Part 1

1.2K 72 30
                                    


1988

Tony elinde ki ağzına kadar dolu olan pasta tabağını düşürmemeye dikkat ederek tahta kapının kolunu indirdi. Her sene yaşanan  samimiyetsiz partilere biraz daha katlanırsa eğer beyni patlayabilirdi. Bugün 29 Mayıs onun doğum günüydü. Ve babası her sene yaptığı gibi nerdeyse dünyada ki bütün iş adamlarının olduğu samimiyetsiz bir parti veriyordu. Bunun Tony'i mutlu ettiğini düşünse de partilerden en çok sıkılan şüphesiz Tony'di. Geniş beyaz odada bulunan tek sandalyeye oturup omzunu silkti, doğum günlerinde en sevdiği şey pastalardı. Bir kaç çatalda bitirdiği pastasının tabağını yanında ki ahşap masaya koyup her zaman ki odak noktasına döndü. Doğduğundan beri aynı evde yaşıyorlardı fakat Tony onun varlığını iki sene önce öğrenmişti. O günden beri her gün onu ziyarete geliyordu. Yavaşça yatakta yatan adamın yanına adımladı. Sarı saçları her zaman dikkatini çekiyordu, eliyle her geldiğinde düzeltir şekil verirdi fakat bugün her zamankinden güzel duruyordu sarışın. Göz rengini hiç görmemişti ama babası mavi yada yeşil olduğunu söylemişti. Görmese bile etkilemişti Yüzbaşı'nın gözlerinden. Yavaşça ellerini yüzüne götürdü, pürüzsüz yüzünde gezdirdi parmaklarını. Yüzbaşı'nın yanına oturdu, her zaman onu inceliyordu fakat ilk defa bu kadar cüretkardı. Onu uyuyan güzele benzetirdi, her ne kadar masalları sevmese bile. Arkasında ki makine ötmeye başladığında panikledi, oturduğu yataktan kalkıp hızla makineye adımladı. bu makine Tony'nin icat ettiği bir buluştu.  Steve'in kalbi çok hızlı atıyordu, bu esmer genci korkuturken parmaklarını kahverengi saçlarından geçirdi. Ne yapabilirim diye düşündü, doğru ya babasına haber vermesi gerekiyordu. Tam kapıdan çıkıp babasına yanına gidecekken gelen ses ile olduğu yerde kalmıştı.

"Kimsin sen? Neredeyiz?" iki yıldır merak ettiği sesi duymak onu heyecanlandırsa bile korkmuştu da. Yıllardır uyanamayan adam nasıl oldu da bir anda uyanabilmişti. Yavaşça arkasını döndü, gördüğü sert yüz ile yutkundu. Sarışın adamın gözlerinden şüphe vardı. Normaldir diye düşündü Tony. Ellerini yavaşça yukarıya kaldırdı, isteyerek yaptığı bir şey değildi bu. Fakat gözlerinin önünde Yüzbaşı'yı görünce ani bir refleks ile elleri havaya kalkmıştı.

"Sana bir soru sordum!" gereksiz yere bağırmasını saçma bulup ellerini yavaşça indirdi Tony. Omzunu silkip sandalyeye geri oturdu.

"Ben Tony Stark'ım ve burası Stark Malikanesi." kafası karışmıştı Steve'in. Dostu, Howard Stark'ın evinde olmalıydı. Ama karşısında ki bu genç adamı tanımıyordu. Üstelik odanın dizaynı hiç de 1940'ları yansıtmıyordu. Aklına verdiği söz geldiğinde esmer adama döndü.

"Peggy, Peggy Carter nerede?" Tony yanaklarını şişirip ofladı, bu konuşmadan şimdiden sıkılmıştı.

"O muhtemelen evindedir. 67 yaşında olunca bazı şeylerden vazgeçti." Steve Rogers duyduğu şey ile geriledi. Korktuğu başına gelmişti, sözünü tutmamıştı. 

"Biz şuan 1988 yılında mıyız?" Tony Stark gözlerini devirip sırıttı. Ayrık dişleri göz önüne çıkmıştı.

"Aferin zeki şey seni, demek ki matematiğin güzel. Şimdi izin verirsen babama haber vermeliyim. Uyanmanı dört gözle bekliyordu." yine gözlerini devirerek söylemişti bunu. Tam odadan çıkacakken kolunu tutan güçlü parmaklar ile arkasını döndü.

"Bana neler olduğunu anlatmadan hiç bir yere gidemezsin!" kolunu adamın elinden çekmeye çalışsa da çekmemişti. Bir kaç saniye sonra kolu serbest kalınca sandalyesine geri oturdu.

"Neyi anlatmamı istiyorsun?" cevap gelmeyince gözlerini devirip konuşmaya başladı.

"Sen buzun altındayken bir süre sonra seni bulmuşlar. Ve o zamandan beri uyuyormuşsun. Bende seni iki yıl önce gördüm. Hayatın boyunca yarı ölü bir adamla aynı evde yaşamak tüyler ürpertici." omuzlarını titreterek söylemişti.

"Peki Peggy, o ne yaptı?" ne çok Peggy'i düşünüyor diye düşündü Tony.

"O şuan evli ve mutlu. Çocukları var galiba. Pek konuşma fırsatımız olmadı." sarışın adam yutkundu. Peggy'nin onu beklemeyeceğini biliyordu elbet. Ve buna kızmaya hakkı yoktu. Belki de aramızda geçen şey aşk değildi diye düşündü fakat hemen sonra kendine kızdı. Aralarında geçen şey aşktan da özel bir şeydi, daha önce kimse de tatmadığı bir şey.

Kapı hızla açıldığında eski dostunu yaşlanmış olarak görmeyi beklemiyordu. Howard hızla kapıdan girip ona sarıldığında gülümsedi Steve, eski arkadaşlarından birilerini görmek onu sevindirmişti.

"Dostum, uyanmana çok sevindim. Yıllardır bu anı bekliyorum, bekliyorduk. Oh ne kadar aptalım şimdi sen şoktasındır, istersen bir banyoya gir kendine gel sonra konuşalım." kafasını salladı Steve. Kirli hissetmiyordu fakat beyninde ki düşünceleri atması gerekiyordu.

Banyoya girdiğinde çok fazla şeyin değiştiğini gördü, zorlansa bile kısa sürede halledip soğuk suyun altına girebilmişti.

Hayatı değişecek miydi?

Kesinlikle.

 Peki o buna hazır mıydı?

Kesinlikle hayır.

*

"Steve bir süre ölmediğini kimseye açıklamayalım. Halk çok fazla sorgulayacaktır. Senin buna hazır olmadığını düşünüyorum. Bir süre burada yaşa ne dersin?" kafasını aşağıya yukarıya yavaşça salladı Steve. Elinde ki acı kahvesini içerken beyninde ki soruların cevaplandığı için huzurluydu. Jarvis elinde ki tabakalar ile içeriye girdiğinde gözleri açıldı Steve'in. Koca evi yiyecek kadar açtı.

Tony'nin gözleri nefes almadan yemek yiyen adamda takılı kalmıştı. Onun haline üzülmüyor değildi, fakat babasının hayatı boyunca ona örnek sunduğu adamın bu olduğuna inanmak istemiyordu.

"Bay Stark, dersinize 20 dakika kaldı." Jarvis'in ona seslenmesinin ardından hemen ayağı kalktı Tony. İlk dersi onun için çok önemliydi. Çantasını alıp evden çıktığında onu bekleyen arabaya bindi. Her gün görmeye gittiği , gözlerini merak ettiği adam uyanmıştı. Bu ona garip gelse de alışabilirdi, belki.

---------------

Belli aralıklarla bölüm atmaya çalışacağım.

Kendinize iyi bakın 👻

Kendinize iyi bakın 👻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


{Forgive} Stranger & Winter Soldier | StonyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin