{Forgive} Stranger & Winter Soldier | Stony

S2 Part7:Felicia Hale and Kurt Adams

Sarışın kadının devamlı uyarılarından sonra en sonunda arabadan inebilmiş bara doğru ilerliyorduk. Buraya gelmeden önceki düşüncem kalabalık sırası olan bir barken gördüğüm kapının önünde sigara içen bir kaç kadındı. Sakin olması işime gelirken derin bir nefes aldım. Sevgilisine takıntılı derecede aşık olan kızı canlandırdığımdan dolayı onun elini sıkıca tutup bedenimi ona yapıştırmıştım. Bu görev yüzünden oldukça gergin olduğunu biliyordum. 

"Stranger, dikkat çekmemek için barın ve kalacağınız odanın içine kamera yerleştirmedim fakat unutma ki gözüm hep üzerinde." Dreykov'un konuşmasından sonra kulaklığıma bir anda iğrenç bir cızırtı geldiğinde yüzümü buruşturdum. 

"Siktir!" mavi gözleri bana döndüğünde sessizce mırıldandı.

"Diline dikkat et." gözlerimi devirip koluna vurdum sertçe. Bara gittikçe yaklaştığımızda durmadan sırıtmaya başlamalıydım. Bok vardı şehrin en yavşak kızını canlandırıyordum. Eski tahta bir kapının önüne geldiğimizde sigara içen kadınlar bizi süzmeye başlamışlardı. Sorgulamalarını istemediğimden hızla kapıyı açtım. Eh en azından içerisi dışarısından daha hareketliydi. Filmlerde gördüğüm yüksek ses asla yoktu, kısık seste muhtemelen hit olan parçalar çalınıyordu kulağıma. Barmen önündeki taburelerde oturan sarhoş insanlara içkiyi dayatıp duruyordu, emindim ki bunu ona patronu tembihlemişti. O kadar da büyük olmayan alanda sadece bir kaç masa vardı ve bunlardan sadece biri doluydu. Biz mekanı incelemeye devam ederken yanımıza yaklaşan adamın tipinden buranın patronu olduğunu anlamıştım. 

"Siz şarkı söylemek için gelen çift olmalısınız. Benim bu tür şeylerde pek işim yoktur ama ortağım buraya şarkıcı almakta ısrarcıydı. Uzatmadan sadede geleyim. Sabahları gördüğünüz barmen burada değil yani oraya siz bakacaksınız. Akşam 8'den sonra o geliyor, işte o zaman siz sahneye çıkacaksınız. Gece boyu şarkı söylemeyeceksiniz, bir süre sonra bayar. Ara sıra doğum günü falan olacakmış bunun bilgilerini ortağım size verecek. Öğlen 12 de gelip gece 12 de buradan çıkacaksınız haberiniz olsun." hızlı ama anlaşılır konuşmasından sonra bizim bir şey dememizi beklemeden kapıdan çıkmış ve arasında iki şaşkın insan bırakmıştı. 

"Hey bu çok kabaydı, piç dölü." sessizce mırıldandığımda o sadece kolumu dürtüp gülmüştü. Tabi ben şehrin cırlak kızıyken o ağır abisiydi. Biz nasıl bir ergen dizisinin içindeydik böyle. Daha deminki adamın aksine oldukça güler yüzlü bir adam bize doğru geldiğinde sırıttım. Uzattığı elini ikimizde hafifçe sıktığımızda bize boş olan bir masayı gösterdi. Eh en azından bu adam kibardı. Oturduğumuzda barmenden birer viski istediğinde hala sırıtıyordu.

"Ben Wade Wilson, açıkçası baştan beni tanımanız için söylüyorum ki bu bara ortak olduğumda düşündüğüm şey asla böyle bir ortam değildi. Daha gençlere uygun bir şey yapmak isterken şuan buraya sadece yaşlı bunaklar geliyor. Ve emin olun onların kusmuğunu temizlemek hiç güzel bir şey değil." sanki kırk yıllık dostuyla konuşuyormuş gibi konuşması beni mutlu ederken gülümsedim fakat son söylediği midemi bulandırmıştı. 

"Neyse artık bundan endişe etmemize gere yok çünkü eskiden %50 olan hisselerimizin büyük bir kısmını ben aldım. Queens daha çok aile şehri olsa da eğlenmesi gereken bir gençlik de barındırıyor. Ve bende sonunda dayanamayıp buna el attım. Oh lafı çok uzattım, daha demin size bir şeyler söyleyen ihtiyar, ah onu sikeyim çok hızlı konuşur. Çoğu zamanda kafa siker. Siz onu takmayın, Biraz araştırma yaptım ve buraya devamlı gelen bir eleman sizi önerdi. Başka bir eyalette bir kaç mekanda çıkmışsınız. Açıkçası size burada sabahtan akşama kadar kafa sikmeniz için para vermeyeceğim bu yüzden bu tür müzik gecelerini arada yapmayı planlıyorum. Hem güzel olan şeyler sık sık olmaz değil mi ama? Mekanı ihtiyar James açar ve ben öğlen 12'de gelirim, o bundan şikayet etse de yapabildiği tek şey söylenmektir." boğazının kuruduğunu düşünmeye başlamıştım ki önüne koyulan viskiyi içtiğinde buna emin oldum.