Part 6💪

36 3 1
                                    

Yeni bölüm geldi. İyi okumalar.

𝘓𝘪𝘴𝘢'𝘥𝘢𝘯

Çocuğu bahçeye çıkarmış kuytu köşe bir yerde oturmuştuk. "Ee hadi anlat. " çocuk önce gözüyle etrafı taradı. "İlk olarak Jungkook ve Jimin ikiz değil. Hatta abi kardeş bile değiller. Jimimin soy ismi Park. Jungkook'un soy ismi Jeon. Tam olarak 10 tane asıl kullanılan depoları var. Alış-satışı orda yapıyorlar. Burda olan el altılarını bilmiyor. Şu Bangtan çetesi burada bir mafya grubu gibi. Şu an size 2 ayrı bilgi verdim. Sadece bunları biliyorum. Başka bildiğim bir şey yok. " Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Tamam. Hadi git. Fazla göze çarpma." Ruby çocuğu kovduğunda bir araya oturduk. "Şimdi kızlar elimize güzel bilgiler geldi. İyi kullanmamız lazım. " Laurel konuşup ayağa kalkdı. "Hadi kalkın. Sınıfa gidelim yavaştan. " Kalkıp içeri girdik. Yukarı çıkıp ayrıldık.

Sınıfa girdiğimizde bir anda atılan çantayla irkilip geri gitdik. Ne olduğunu anlamadan öne düşen Jungkooka baka kaldık. "Lan piç! Sen nasıl benim manitama asılırsın?! " Adının Sehun olduğunu düşündüğüm çocuk Jungkooka yumruk. Jungkook yere düştüğünde herkes çığlık atdı. Ben bile.

Jimin gelip onu çektiğinde Sehun kolunu itip onu sendeletti. "Sehun yapma. Bırak lütfen. " Sevgilisi yani Tzuyu onu sakinleştirmeye çalılıyordu. Jungkook ayağa kalkıp Sehun çok sert bir yumruk atdı. Sonra üstüne çıkıp ard arda yumruk atmaya başladı. Jimin ayırmaya çalıştı. Ama onu çok sert itip yere düşmesini sağladı. Ben biraz endişelenmiştim. "Rosé bir şey yapmadan neden bekliyoruz? " Bana garip baktı. "Kızım bize ne. İyi işte. Kavga var. " Sehun Jungkook'un yumruklarından kurtulup onu itdi. İkisininde ağzı yüzü yara içindeydi. Sehun tam Jungkooka vuracakken bağırdım. "Durun! Sizin yüzünüzden sınıfa giremiyoruz! " Aralarına girmeye çalıştım. "Ayrılın bakalım. Hadi herkes kendi işine! Valla bıktım! "

Arkaya geçip sırama oturdum. Rosé yüzü düşmüş şekilde yanıma oturdu. "Niye yaptın ya. İyiydi işte. Biraz 'erkek' kavgası izliyorduk. " Kafamı sallayıp Jungkooka baktım. Sırasında üstü başı kan oturuyordu. Bana döndüğünde yüzümü kaçırıp önüme baktım. Öğretmen sınıfa girdiğinde herkes sakinleşti. Bayan Solar Jungkookla Sehunu gördüğü gibi bağırdı. "Siz kavgamı ettiniz? Yüzünüz kan! Kalkın gidin revire. Yanınızfa biride gitsin. Mazallah kavga edersiniz. " Kimin hemen kalktı. "Ben giderim. " Kafasını salladığında sınıftan çıktılar. Bayan Solar Kitabını açıp bize döndü. "İlk önce yoklama yapalım. "

𝘓𝘢𝘶𝘳𝘦𝘭'𝘥𝘦𝘯

Bay Jinu sınıfa girip yoklama aldıktan sonra derse geçmişti. Şu an yazı tahtasına yansıtılan belgesele bakıyorduk. Bir kaplan avını izliyor, ne zaman saldırıya geçe bileceğini bekliyordu. Tam ava saldıracakken bir tane çakal onu engelliyor ve avı korkutup kaçmasına izin veriyor. Kaplan sinirlenip çakala saldırıyor. Ama çakal ona kum atıp kaçıyor.

"Evet arkadaşlar gördüğünüz gibi neden 'çakal insan' dediğimizi anladınız mı? Bence evet. Hayatda asla kötü ve korkak olmayın. Her zaman önünüze çıkacak problem ve engellere karşı hazır olun. " Hoca konuşurken masama atılan kağıtla irkildim. Kimin attığını görmemiştim. İçini açıp okudum. 'Bu akşam boş musun? ' sırıtarak kağıtı kapattım. Kafamı kaldırıp tüm çocuklara baktım. Bana ağzını açmış bakan bir kişi vardı. Ona gülümseyip kağıdı gömleğimin içine koydum. Sırıtıp önüne döndü.

Zil çaldığında bay Jinu dışarı çıkmamıza izin vermedi. "Arkadaşlar size bir ödev vericem. Ama bu ödev takım çalışması ile olmalı. 4der kişilik qruplar kurmak gerek." Biraz durup düşündü. "O zaman yarın takımları belirleriz. Çıka bilirsiniz. " kalkıp Ruby ile birlikte sınıftan çıktık.

"Laurel az önce noldu? Yani sana sanırım bir mesaj geldi. Hı? " Sırıtarak ona baktım. "Şu salak Jeonmyeon varya bana akşam boş olup olmadığımı sordu. " Ruby biraz yaklaştı "ne dedin? " Gömleğimin içinden kağıtı çıkardım. "Evet mi dedin? " kafamla onu onayladım. "Tamam. Ne istersen onu yap. " Koluma vurup yanımdan ayrıldı. "Naber? " Biri kulağıma fısıldadığında irkildim. "Pardon korkutdum. " Bu Seokjindi. Hiç bir şey söylemeden adımladım. "Onunla buluşma. " Duraksadım, arkamı dönüp şaşkınca baktım. "Anlamadım? " Seokjin bana bir adım atıp yaklaştı. "Onunla buluşma. İyi birisi değil. Bana güven." Sırıtdım "sence ben ondan korkan birisine benziyor muyum?" Bana aşağıdan yukarı bir baktı. Sırıtıp bir adım daha yaklaştı "Benzemiyorsun." Kahkaha atıp ona yaklaştım. "Anladığına sevindım." arkamı dönüp Ruby'yi aramaya başladım. "Nereye gitdin kızım?" Kantine indiğimde Lisayla Rosé oturuyordular. Beni görmüyordular. Onlara doğru adımlayıp masaya yaklaştım. "Ruby yi gördünüzmü?" İkiside kafasını hayır anlamında salladılar. "Nerde bu kız ya?"

Kantinde bir bağırma sesi duymamızla kapıya döndük. Yere düşen Ruby'le kızlar ayağa kalktı. Koşarak yanına gittik. İçeri Taehyung girdiğinde üstüne yürüdüm. "Senin bizimle, bu kızla derdin ne? Neden bize bulaşıyorsun? Kendi işine baksana! " Sonda sert bağırmamla kızlar yanıma geldi. "Sen kimsin de bana bağırıyorsun?! Ha! " Sırıttım. "Sen kimsin bilmiyorum, umrumda da değil. Ama bence sen bizden uzak dur. Çünkü kim olduğumuzu bilmiyorsun. " Ruby sinirle yakasına yapışmaya çalıştığında onu tutdum. "Ruby! Yapma. " Bana sert bakış atdı. Aslında şuan onu bırakmalıydım. Ama bunu yapamazdım. Görev tehlikeye düşerdi. Ruby sinirle elini çekip herkesi iterek kantinden çıktı. Şuan ne yapmam gerekiyor gerçekten bilmiyorum. Bizde kantinden çıkıp sınıfa yöneldik. Ama Ruby sınıfta yoktu. "Bu kız nereye gitti ya?" Hepimiz biraz endişelenmiştik. Açıkçası neler olduğunu tam olarak bilmiyorduk ve Ruby'nin neye sinirlendiğinide. Aynı zamanda o çocukla problemin ne olduğunuda bilmiyorduk. "Hadi çatıya çıkalım. Belki ordadır." Lisanın fikriyle çatıyı bulmaya çalıştık. Okulun baheçesinde merdivenler gördüğümü hatırladım "kızlar hadi bu tarfatan. " Merdivenler olan tarafa gidip koşarak çıkmaya başladım. Doğru bilmiştik Ruby burdaydı. "Ruby kızım ne yapmaya çalışıyorsun? Vallah yoruldum." En kenarda oturmuş ayaklarını aşağı sarkıtıyordu. "Sinirliydim. Fazla arıza çıkarmamak için buraya geldim." Hepimiz ona yaklaşıp yanına oturduk. Bizde ayaklarımızı sarkıtıp gök yüzüne baktık. " Neden burdasınız? Beni yalnız bırakın." Gözümü devirip ona baktım.Telefonumun çalmasıyla ayağa kalkdım. Bu bay Yangdı. Telefonu açıp hoparlöre koydum. "Merhaba bay Yang." Kızlarda ayağa kalkdı. "Merhaba kızlar. Atağa geçin hemen. " Bay Yangdan emri aldığımıza göre işe başlaya biliriz. Telefonu kapatıp kızlara döndüm. "Ama daha akıllı başlı bilgi toplayamadık. " kafamı salladım. Rosé doğru söylüyordu. "Tamam bu akşam hem bilgi toplayacapız hem de işe koyulucaz. " Akşama hazır olmalıydık.

Odada oturmuş okulun kapanmasını bekliyorduk. Giysilerimizi ve maskeleri saklamışdık. Çünkü teftiş vardı. Dışarda ışıklar söndüğünde biz hazırlanıp çıkacaktık.

7 dakikanın arsından ışıklarını kapandı. Bizde hemen giyinip camdan dışarı çıktık. Eğitim sayesinde çatıdan zıplaya biliyorduk. Azda olsa jimnastik yapıyorduk. Lisa en önde, jennie arkasında, Rosé ve en son olarak ben okulun çatısına çıkmaya çalışıyorduk. Ben ayağımın boşa çıkmasıyla birlikte ölüme giderken Rosé elimden sıkıca tutdu. Hemen kendimi toplayıp duvardan tutundum. Çatıya vardıkta okula inen merdivenlere yöneldik. Öğretmenler ve müdürün odası için ikiye ayrıldık. Lisa ve ben Müdürün, Ruby ve Rosé öğretmenler odasına girdi.

Odada etrafı arayıp tüm belgelere baktık. Dolabı açtığımda içinde bir kasa olduğunu gördüm. Hemen Lisayı çağırdım. "Laurel, burda bir kasa bulduk. " Kulağıma gelen sesle Lisa'ya baktım. "Bizde kasa bulduk. " Şu an şaşırmıştım. Çünkü öğretmenler odasında geçen sefer kasa yoktu.

Bu neydi böyle? Yoksa birisi bizimle oyun mu oynuyordu? Gerçeği kısa zamanda bulmalıydık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 07, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Agents/BangtanpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin