Sahne arkasında bir el müziğin sesini açtığında merdivenlerinin önünde duran ve ellerini çırpan görevli ile sıra sıra bekleyen modeller hızla podyuma çıkmaya başladılar.
"Müziğin sesini açın! Üç numara adımlarını kaçırma." kulağına kulaklık takan adam bir kez daha haykırdı "Sen biraz daha önde dur." Modeller podyumda üzerlerindeki tasarım harikaları ile yürürken bir yandan da koreografiye alışmaya çalışıyordu. Bir gün sonra çıkacakları moda haftası defilesi hepsi için çok önemliydi ve herkesin stresi hat safhadaydı. Uzun zamandır bu defileye hazırlanan tasarımcı Park her zamankinden daha detaycı davranıyordu ve bu durum modellerin de üzerinde büyük bir baskıya neden oluyordu. Bir haftadır hekes patlamaya hazır birer bomba olarak dolaşıyordu. İlk sırada çıkan modeller hızla podyumdan inip kıyfetleri değiştirmek için soyunma odasına girerken podyum arkasındaki görevlilerin her biri birer kulak mikrofonu takmış gerçek bir defiledeymiş gibi hızla hazırlanmalarına yardım ediyordu. Tek bir hata bile yapmayan çocuk merdivenleri tek bir adımda zıplayıp kızın elinden ikinci kıyafeti alırken yorgunluktan bayılmak üzere olan yardımcısına göz kırparak kıza bir hafta daha yetecek enerji vererek kendini en yakın paravanın arkasına atıp hızla üzerini değiştirdi. Önü açık bırakan tasarım ile dışarı çıktığında kızların sesli nefes alışverişlerine artık alışmış genç yanına gelen makyözün makyajını tazelemesi için eğildi ve "Son bir dakika" uyarısı ile hızlanan kıza gülümseyip "Bitti" sözünü duyar duymaz podyumun altındaki merdivenlere koştu.
"Son on saniye"
Son mankenin geri dönüş yolunda olduğunu görüp derin bir nefes aldığında merdivendeki görevlinin "Taecyeon çık" demesi ile genç adam podyuma çıkmış sert adımlarla yürüyüp podyumun soluna doğru alttan ciddi bir bakış gönderdikten sonra bir süre bekleyip elini ensesine atmış sonra yine hızlı adımlarla öne doğru ilerlemiş ve tam olması gereken yerde biraz daha uzun süre bekleyip önce sağa sonra sola döndükten sonra göz kırpıp geriye doğru yürümeye başlamış yolun yarsında bir daha durup elini cebine atıp yan dönmüş ve üç saniye kadar öyle kalıp sahnenin arkasına ilerleyerek en son ineceği merdivenlerin bir metre kadar önünde durup önde olduğu gibi tasarımın her açıdan görülebilmesini sağlayan duruşunu yaptıktan sonra hızla aşağı inmişti. Koreografiden sorumlu kişinin uyaracak tek bir noktası bile kalmamıştı. Bir kez daha aynı şekilde giyeceklerini asistan kızdan alırken arkadan ona bakıp kıskançlıkla lanetler okuyan çaylak modelleri geçip paravanın ardında kayboldu. Herkesin sinirlerini bozacak bir pozitiflik, yumuşak ve sıcacık gülümsemesi ile bir defilede de bir provada da herkesin gerildiği durumlarda da tek bir hata yapmayan bu adamın podyumda ışıl ışıl parlaması melektaşları arasında fazlasıyla kıskanılıyordu. Bu defilenin de en güzel parçalarını o taşıyordu ve defilenin ana mankeni olarak kapanış yürüyüşünü de o yapacaktı. Sahnede tek başına yürüyüp kreasyonun en özel parçasını sunmanın vereceği gururu hayal edemeyen çaylaklar için o podyumun kralı gibiydi. İlerleyen ve zorlu prova boyunca yüzündeki gülümsemenin bir an olsun silinmemesi de profesyonelliğinin bir diğer göstergesiydi. İki buçuk saatlik provanın ardından son sahne için hazırlanan teknik ekip sürekli yaka ve kulak mikrofonları ile birbirlerine durum güncellemesi yapıyordu. Son vuruş için özel olarak getirilen dj sesi sınırları zorlayarak açmış her tarafta elektriksel efekt veren ışıklar süzülürken izleyicilerde elektrik çarpmış etkisi bırakacak çocuğun makyajı tamamlamış ve "Çık" uyarısı ile podyuma çıkmıştı. Gözleri kamaştıran ışıklar arasında müziğe ve ışıklara uyum sağlayarak yürüyor ve üzerindeki tasarım ile yakışıklılığının ve seksiliğinin vurgulandığı konsepti tamamlamak için gözlerini kırpıp dudaklarını ısırarak podyumda ön kısımlara kadar ilerliyordu. Karın kasları kendilerini giydiği kıyafetin altından bile belli etse de koreografın parmağını şıklatması ile üzerindeki kumaşı yukarı kaldırmış ve aynı anda patlayacak alevleri beklemişti. Alevler bir anda genç modelin önünde parladığı anda hızla arkasını dönmüş ve devam etmeye başlamıştı ki büyük bir çığlık duyuldu. Taecyeon nereden geldiğini fark edemediği çığlığın nedenini anlayamadan üzerinde bir gölge görmüş ve içgüdüsel olarak kendini alev kusan sahne aparatlarının olduğu kısma atmıştı. Düştüğünü hisseden adam vücdunun her yerinde duyduğu acı ile gözlerini kapattığında neler olduğunu anlayacak vakti bulamamıştı. Herkes bir an yerde yatan yakışıklı gence ve nasıl düştüğü anlaşılmayan ışıklandırmaya bakakaldı. Yerde yatan çocuğa öylece bakan ekibi uyandıran bir kız çığlığı ile teknik ekip yanan alevleri söndürüp hala kablolarının bir kısmı podyumda olan ışıklandırma yüzünden elektrik girişlerini kesmişti. Podyuma çıkan onlarca model, teknik ekip, sahne arkası çalışanları makyözler ve asistanlar yerde yatan genç adama dokumaya cesaret edemeden başında çember oluşturmuştu. Genç modelin birlikte çalıştığı asistan kız titreyen sesi ile ambulansa haber verdiğinde sonunda cesaret bulan tasarımcı genç adamın durumunu kontrol etmek için üzerine eğildi. Önce nabzını kontrol eden adam derin bir nefes verdiğinde etraftakilerden de benzer tepkiler geldi. Yarım saat sonra genç adam sedyeye taşınıp tasarımcı ve menejeri ile birlikte hastaneye doğru yola çıkmışt. Menajeri endişeli bir şekilde sedyede baygın yatan gencin durumunu öğrenmeye çalışıyor ama ambulans doktoru onun yakarışlarını duymazdan geliyordu. Menajer aldığı telefon ile anca Taecyeon ambulansa taşındığında yetişmiş ve neler olduğunu bilmediği için daha da telaşlanmıştı. Hastaneye geldiklerinde kapıda bekleyen doktorlara durumu anlatan ambulans doktorunu dinleyen menajer gözyaşlarına artık hakim olamıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skandal
General FictionHer şey bir yanlış anlaşılmayla başladı... Biri gerçek olamayacak kadar mükkemel bir model diğeri tek gülüşüyle insanların dünyalarını aydınlatan bir iyilik meleği. Ne yaşayacaklarını bilmiyorlardı... Başlarına geleni de... Tek bir hatanın...