✦
Mayıs ayını yeni atlatmış sonunda yaza kavuşmuştuk. Bunun farkına varmamı sağlayan ise oksijenden yoksun odamda sırtım ıslak bir şekilde uyanmam olmuştu. Şişmiş gözlerimi sertçe ovalayıp çıplak ayaklarımı yere sarkıttım.
Omzumu arkama doğru esnetip ısınmış zemine ayaklarımı bastıktan sonra ilk yaptığım pencereye adımlayıp perdeyi bir kenara çekmek oldu. Havada uçuşan toz tanelerine iğrenir bir bakış atarken kulbu çevirip temiz havanın içeriye dolmasını sağladım. Altımdaki pijamanın kaymış belini düzeltirken bir elimle de pencerenin kenarına tutunup sokağa doğru bir bakış attım.
Seo Changbin, en yakın arkadaşım, her sabah olduğu gibi üzerinde beyaz atletiyle yine karşı balkondaki yerindeydi. Omzuyla kulağına telefonunu tutarken bir sigara yakıyordu. Sehpanın üzerindeki küllüğü buradan göremiyordum ama bahse varım ağzına kadar doluydu. Haddinden fazla içiyordu, ciğerlerine yazık ediyordu. Hem de bir kız için. Tanrı'm, yöneliminin erkekler olduğunu bir an önce fark edebilmesini ve üç aydır çıktığı ömür törpüsü kızdan kurtulmasını umuyordum.
"Ya kızım, yok öyle bir şey!"
Her sabah onun telefonla konuşması sayesinde uyanırdım. Bu sabah kavga etmeleri biraz gecikmiş olmalıydı. Babamın arabası bahçede değildi, saatin en az 10'a vardığını varsaydım.
"Günaydın kardeşim." diye seslendim elimi havaya kaldırarak. Telefonu kulağından uzaklaştırdığı sırada sesimi duyup sigarayı tuttuğu elini havaya kaldırarak selam verdi. Bana günaydın deseydi büyük ihtimalle sevgilisi onu takmadığı hakkında yeni bir tartışma başlatırdı. O yüzden karşılık vermek için elini kullanmasıyla yetindim.
Yaz geldi mi sabahtan akşama kadar sokağı turlayan bisikletçi çocuklar zillerini çalarak geçerken gülümsedim. Yaz harbiden geldi diye düşündüm içimden.
"Günaydın Chan Hyung!"
3 tekerlekli bisikletiyle takır tukur sesler çıkararak Jeongin geçti o sırada önümden. 3 tekerlek sürdüğüne bakmayın, kendisi geçen ay 17 oldu fakat bisiklet sürmek konusunda pek iyi sayılmaz. Arkasındaki sepette duran poşete bakılırsa ekmek almaya gönderilmişti. Minho itinin kalkıp ekmek alacağını zaten sanmıyordum. Evin en küçüğü olduğundan çok abisinin Minho olmasından kaynaklı Jeongin'e double üzgündüm. Ama o pek söylenmezdi. Seviyordu böyle takılmayı.
"Günaydın Jeongin. Abin olacak hıyara söyle beni arasın."
Başını sallarken el sallayarak geçip gitti.
İçeri geçmek için arkamı döndüğümde beklenen kıyamet sonunda kopmuştu.
"Şu şehri sırf senin yüzünden terk edeceğim! Tanrı'nın cezası, bir sabah olsun izin verin de uyuyayım!"
Hyunjin Changbinlerin üst katında oturuyordu. Her sabah Changbin'in kız arkadaşıyla tartışmasını duymaktan illallah etmişti. Ama ben tek derdinin bu olduğunu sanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
izleri kalırdı öpüşlerimin | chanlix
FanfictionBang Chan onu seviyordu. Felix ise görmezden geldi. chanlix, changjin