✦Bilgisayar ışığı yüzünden kuruyup ağrıyan gözlerimi yumruklarımla ovuşturduğum sırada duyduğum tıkırtıyla apar topar sirkelendim. Gelen Roséanne idi. Elinde bir fincan tutuyordu.
"Selam." dedi gülümseyip fincanı masamın üzerine bırakırken.
"Sana kahve getirdim çünkü her an uyuyakalacak gibisin."Yorgunluğumu saklayamaya çalışma çabamın tamamen boşa gittiğini öğrenince artık tamamen pes ederek omuzlarımı düşürdüm. Dün gece Felix ile haddinden fazla ayakta kalmıştık. Onun dönmeden önce İngiltere'de yaptıklarını, buralarda olup bitenleri konuştuk ve sonrasında da elbette arkadaşlarımın gıybetini yaptık. İyi şeyler yaptığımızı savunmayacağım. Aslında bakarsanız gıybet yapmaktan haz etmem dahi. Daha çok kendi içimde gözlemler yapar ve kendime saklamayı tercih ederim. Lakin konu Felix olunca, onunla sohbet ettiğimiz şeyin pek önemi kalmıyordu. Sonuçta tek odağım onun kusursuz yüzü, yanaklarını özenle bezeyen çilleri, pembe dudakları ve anlattıklarıma verdiği sevimli tepkileri oluyordu. Her mimiğini ezberlemeye karşı dayanılmaz bir istek duyuyordum ve evet, o sırada deprem olsa fark etmezdim.
"Dün biraz geç uyudum da.." mahcubiyetime gülüp elini havada önemli değil mahiyetinde salladı.
"Yarım saat sonra Yoongi ofisine gelecek. Celine bana senin hazır olduğunu iletti. Normalde yarına bırakacaktık ama bizimkinin biraz acelesi var. Toplantıyı bugün yapacağız."
İşten çıkış saatimin neredeyse gelmek üzere olduğunu hatırlayınca biraz hayal kırıklığına uğrasam da bunların hepsine hazırlıklı olmam adına daha başından uyarıldığım için aksi bir tepki vermemeye gayret gösterdim.
"Tabii."
Sunumu iki saat önce hazırlamıştım. Ama henüz yeterince hakim olacak kadar tekrar edememiştim. Yarım saatin yeterli geleceğini, pat diye uyumayacağımı umdum. Bu gece katiyen geç yatmamalıydım. Bay Yoongi'nin öyle acelesi vardı ki yarın sabah işe başlayacağımıza adım kadar emindim.
"Ben projeksiyonu ve odayı hazırlamaya geçiyorum. Hazır olduğunu hissedersen Yoongi gelmeden de odaya geçebilirsin."
Başımı salladığımda tekrar tebessüm etti ve gözleriyle tahminen ortalıktan bir anda kaybolan Celine'i arayarak görüş açımdan ayrıldı.
Sunumu tekrar etmek için yaklaşık çeyrek saat harcadıktan sonra zaten yeterince aklımda kaldığını fark edip flashımla birlikte yerimden kalktım. Kattan ayrılmak üzereyken geriye dönüp masanın üzerinde unuttuğum telefonumu kaptım ve hevesle uzun süredir yoklamadığım ekrana göz attım. Felix ben erken saatte dedesinin evinden ayrılırken uyanmış ama halsiz olduğunu söyleyerek bana şans dileyip geri yatmıştı. Ağrısı olduğunu fark edince bundan bahis açmamasını utanmasına yormuştum. Eve gidip hazırlanırken annemden sandviç yapmasını rica etmiştim. İşe gitmeden önce Felix'in yanına tekrar uğradığımda kapıyı bana çıplak ayaklarıyla şıp şıp yeri dövüp huysuzca yüzünü sıvazlayarak açmıştı.
Beni görünce kıvrılan gözlerine minik birer öpücük kondurup ağrı kesici ve sandviçi eline bırakarak geç kalmamak için koştura koştura işe gitmiştim.
Ve şimdi iyi olmalıydı ki bana birkaç mesaj atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
izleri kalırdı öpüşlerimin | chanlix
FanficBang Chan onu seviyordu. Felix ise görmezden geldi. chanlix, changjin