Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✦
Cumartesi günü tabiri caizse karga bokunu yemeden annemin spatulası yardımıyla artık eşgalimin izi çıkan yatağımdan kazınarak kaldırıldım. Tatil günlerinde neden erken kalkarak kendimize bu eziyeti yapıyorduk anlam veremiyordum. Ama karşı çıkamazdım.
Sırf elimin suya değdiğine annemi ikna etmiş olmak için yüzüme sıvadığım su çenemden damlarken masadaki yerime oturdum. Lanet olasıca henüz demini almamış çay yine her hafta olduğu gibi önümdeydi. Tadına bakmadan anlayabiliyordum artık. Çünkü hiç sekmezdi. Bir şey de diyemezdim. Zaten bu aileye karşı suçlu ve yük hissederken bir de hafta sonu tatillerinde 'bu çay olmamış' deyip tat kaçırmak istemiyordum. Her neyse, kısaca evde her şey normaldi.
Ama şehir uzun süredir güne Lee Felix ile uyanmamıştı. Hey, Lee Felix artık Kore'deydi. Kulak misafiri oldum demek yalan olacak, Changbin ve Hyunjin'in konuşmalarını dinlediğim kadarıyla bir daha gitmek gibi bir planı yoktu. O artık buraya aitti ama geldiğinden beri bana bir telefon açmamıştı hala.
Beklemek yanlış mıydı?
İyi ama uzaklardan gelen, yolunu gözleten O'ydu. Araması gereken de O olmalıydı.
"Bu suratının hali ne?"
Babamın elindeki ekmeği sanki sevmiyorum diye özellikle bol domatesli yapılan menemene batırmadan önce sorduğu soruyla birlikte annem gözlerini üzerime dikti. Şükür ki sorgulanmak üzereyken kız kardeşim insana aklını kaçırtacak kabarık saçları ve buruşuk pijama takımıyla kapıda belirerek dikkatleri üzerine çekti.
Annem onun masaya geldiğini görünce gözlerini irileştirip "Sonunda." dedi. Masanın boş ucunda duran servis tabağına benim önümdeki tabağın bir kopyasını doldururken kapıdan henüz yeni giren ucube kılıklı, mutfaktaki kimseyi umursamadan pijaması üzerinden poposunu kaşımış ve dolabın alt rafından aldığı paket ve dünya para verip takımını aldığı inek desenli kasesiyle yanımdaki yerini aldı.
Yalnızca on saniye sonra Hannah masadan bağımsız, gürültülü bir şekilde mısır gevreği yemekle meşguldü. Annem ondan bilgi almaya çalışacaktı, emindim. Hannah talihsiz aşk hikayemin her detayını bir şekilde biliyordu ve bununla herkese övünüyordu. İlginç olan ise 5 kuruşa götünü satacak seviyede karaktersiz olan biricik kardeşim annem ne yaparsa yapsın ona bilgi vermiyordu. Sanıyorum annemin beni yargılamasından tedirgin oluyordu. Ya da bilmiyorum, her neyse işte. Nihayetinde yanımda olan biri vardı. Belki de tek kişiydi. Ama hiç yoktan iyidir sonuçta.
Tahminen çoktan Lee Olivia ile, kendisi ilk ve tek aşkım Lee Felix'in kız kardeşi olur, haberleşmişti. Olivia babasıyla kalmaya karar vermiş ve Kore'den ayrılmamıştı. Mahallede yaşları tutan tek kızlar olarak Olivia ve Hannah birbirlerinin yoldaşı ve en yakın arkadaşları olmuşlardı.
