4: ihtimallerin heyecanı

372 53 73
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Elimdeki son iki kuruşu, bunun yalnızca bir para tuzağı olduğunu söyleyen tüm herkese rağmen, o sevimli peluşu almak için oyuncak makinesinin midesine gönderdikten sonra büyük bir heyecanla oyun kolunu kavradım.

Kolu çevirdiğim yöne doğru giden kafes ağır ağır ilerledikten sonra sonunda istediğim oyuncağın üstündeyken kafeslemesi için gereken büyük kırmızı tuşa bastım.

Olmadı.

Yılmayıp ikinci hakkım için yaşadığım hayal kırıklığını bir köşeye bıraktım ve oyun koluna yeniden tutundum.

Lafı uzatmayacağım, yine olmadı.

Son derece çulsuz ve mutsuz bir halde evime giden sokakta adımlarken kafamın içi yine karman çormandı. İçinizden geçeni biliyorum. Sahiden, ne zaman dağınık değildi ki?

Düz taban, yazlık ayakkabılarım yerdeki tüm pürüzü hissetmemi sağlıyordu. Bir başkası olsa yüksek ihtimalle bundan hoşlanmazdı. Neyseki ben hissetmeyi severdim. Aksi takdirde kendimi Pasifik'in ortasında yakıtı bitmiş bir gemi gibi hissediyordum. Yapayalnız ve aptal. Sürekli düşündüğüm birkaç soru var. Mesela ilki 'benim burada ne işim var?' Diğerlerinin ondan çok farklı olmadığına emin olabilirsiniz. Şimdi sorumuza dönelim. Evet, benim burada ne işim var? Niçin yapayalnızım ve Amerika'yı yeniden keşfetmenin peşinde kuru sancılar çekiyorum?

Bunun cevabını vermek kendime en büyük küfür olacaktır o yüzden henüz arka sayfayı çevirsem göreceğim cevaptan sakınıyorum.

Cebimde zırıl zırıl ötmeye başlayan cep telefonumla sokağın ortasında öylece durup ekrandaki ismi kontrol ettim. Tam da beklediğim gibi arayan isim Seo Changbin'di.

"Alo?" Sesimin son derece sakin çıkmasına özen göstermiştim. Neler olduğunu tahmin etmek kolaydı. En azından benim için, kendim hariç yakından tanıdığım çoğu kişi hakkında tahmin yürütmek kolaydı.

"Abi..." Kırık, alçak sesi duyduğumda yalnız tahmin etmiş olmayı dilerdim ama çok geçti. "Abi biz ayrıldık lan!"

Kahin olmaya gerek yoktu. Changbin toplum baskısı yüzünden garipsenmemek için onu seven ve peşinden koşan kızlardan birine yüz vermiş ve uzun süre hem onu hem kendini ucuz bir aşk masalıyla kandırmıştı. Hyunjin'i sevdiğini kabul etmemesi normaldi. Öyle bir durumda şu an ailesinden tek bir kişi arkasında durmazdı. Hatta dahası sanayide adı çıkarsa yaşlı başlı adamlardan zorbalık çekerdi. Fakat sonunda ucuz aşk masalı etkisini kaybediyordu. Çünkü dağları devirmeye gücünün yeteceği sevdasının karşısındaki en büyük engelden, Hyunjin'in erkeklere olan yöneliminden emindi. Kendisini kolayca kabul etmeyeceğini, içindeki potansiyel aşkı keşfetmesi için uzun bir yolculuğunun olduğunu görebiliyordum fakat o kızla ilişkisini bitirmek için ihtiyacı olan şey uzun bir zaman değildi. Yalnızca kibriti yakacak ateş gerekti. Hyunjin o gün ibne olduğunu avaz avaz itiraf ederken aslında gereken kibriti çakmıştı.

izleri kalırdı öpüşlerimin | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin