Mayıs 2005:
Bishamon: Hay anasını sikeyim böyle işin ben.
Son kez çıkan, hırıltılı sesi ile bir küfür savurup ağzını sildi kız. Saçlarını amatörce geriye tarayıp parmağının etrafına doladıktan sonra arkasına yaslandı.
Tam soğuk fayansı, yarı çıplak teninde hissettiğinde yeniden öğürüp, klozet ile birbirlerine el salladılar. Tam bu sırada, Ebisu'nun kapıya vurduğunu duydu.
Ebisu: Ne zaman çıkacaksın Nee-chan, banyo sana ait değil! Ayrıca geç kalacaksın!
Bishamon son bir gayretle derin bir nefes alıp öğürmemeye çalışarak kardeşine cevap verdi. Tamamen nefes nefese kalmıştı ama belli etmemek için elinden geleni asla ardına koymuyordu.
Bishamon: Ç-çıkarım şimdi, biri banyodayken kapının önünde beklenmez!
Ebisu: İYİ BE!
Tam tamına, bir yıldır sürekli olarak yediklerini çıkarıyor ve eskisine kıyasla daha da güçsüz hissediyordu kendini. Bu durum git gide canını sıksa da, bundan da kimseden bahsetmemeye karar vermişti.
Ebisu'ya ve Baji'ye sorunlarını yansıtıp onları boğmak istemiyor, Chifuyu'ya ise bunları anlatacak kadar güvenmiyordu çünkü Baji'ye olan saygısından ötürü ondan tek bir şey gizleyemezdi.
Mikey ve Draken ile de eskisi kadar yakın değillerdi. Mitsuya ise kendi kardeşleri ile meşguldü, bir de kendinden bahsetmek yüzsüzlük olurdu. Emma da zaten Draken hakkında düşünmekle ilgileniyordu.
Son kez, bir gayret derin bir nefes alıp ayağa kalktı ve banyodaki aynada kendisine baktı. Gözlerinin altı morarmış, suratı ve elleri incelmiş, dudaklarında yaralar oluşmuştu.
Banyonun dolabını açıp içinden bir kapatıcı çıkarttı ve gözlerinin altına sürmeye başladı. Baji onu böyle görmemeliydi, endişelendirdi. Ebisu da aynı şekilde, korkar ve üzülürdü...
/ ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ / ~ /
Yavaşça çenesinin altındaki elini geri çekip dışardaki Sakura ağaçlarını ve etrafa düşen yapraklarını izlemeyi kesti kız.
Bu yapraklar ona Baji'yi hatırlatıyordu nedense. Yorgun bir şekilde salınıyorlardı ama hala renklerini yitirmemişlerdi.
Son zamanlarda öylesine düşmüştü ki moralleri, Hanma hakkında konuşalı bir kaç gün olsa da, önceki kadar yakın değillerdi nedense...
Bu çok sıkıyordu canını ve aklını daha da kurcalıyordu. Acaba onu casus falan mı sanmıştı, ya da hakkında kötü mü düşünüyordu? Öylesine fazla endişeleri vardı ki...
Çocuğun gözleri hala sevdiği kızdaydı. Yüzünü asmış, öylece tahtaya bakarken onun aslında ne kadar güzel olduğunu düşünüyordu.
Güneş ışığı onu tıpkı ilk gün gördüğü gibi aydınlatırken, yüzündeki gülümsemenin düşmesi de üzmüştü onu.
Bir anda kendi kendine gülümsedi kız ve ne düşündüğünü belli etmemeye çalıştı onu izleyen çocuğa. Halbuki aklındaki düşünceler, ona sevmeyi öğreten çocuğun onu bırakacağı senaryolara kadar ileri gitmişti.
Öğretmen: Gördünüz mü, bu açı ile bu birbirine eşit. Biz de burdan yola çıkarak burayı bulacağız, bunu geçen dönem de anlattım.
Çoktan canı sıkılmıştı Bishamon'un. Okulda dinlediği tek ders İngilizceydi ve Matematikten ebediyen nefret ediyordu. Yine de öğretmeni biraz daha süzdü ve kıpkırımızı ojeleri ile göz göze geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Angels Like You // Baji X OC
Fanfiction𝐘𝐨𝐮 𝐚𝐫𝐞 𝐭𝐡𝐞 𝐟𝐢𝐫𝐬𝐭 𝐠𝐮𝐲 𝐰𝐡𝐨 𝐦𝐚𝐤𝐞 𝐦𝐞 𝐟𝐞𝐞𝐥 𝐢 𝐥𝐨𝐯𝐞𝐝 𝐛𝐲 𝐬𝐨𝐦𝐞𝐨𝐧𝐞 Mikey: Bu arada... Dedi ve devam etti. Bizi evine aldım falan ama, adın ne senin? Düşününce... Birbirlerini gördükleri şu andan itibaren 2 saat ge...