BONUS: High School

326 38 5
                                    

Eylül 2009:

Yavaşça sarı, beline kadar uzanan saçlarını geri taradı kız önündeki demir kapılar bir bir açılırken. Ellerindeki torbayı ona uzatan görevliye gülümsemeden aldı eşyalarını.

Görevli: Bir sene daha rahat dur, zaten düzelirsin ondan sonra.

Bishamon sadece onlara doğru dik dik baktı ve yürümeye devam etti. Ardından başka bir ses yükseldi arkasından. İmalı ama bir o kadar da sakin bir sesti bu. Yine de onun sinirlerine dokunmak için oldukça yeterliydi.

Görevli: Gerçi sizin gibilerden bir bok olmaz!

Bir anda yanındaki gardiyana aldırmadan arkasına döndü kız. Tip tip ona doğru baktı ve kolundan çekiştirildikten sonra her zamanki gibi tek kelime etmeden çıktı oradan.

Sonunda önünde görmüştü ışığı. Tam önünde durduğu kapının arkasından sızıyordu. Hafifçe gülümsedi bununla birlikte.

Kapı sonunda açılınca dışarı attı adımı ve temiz havayı içine çekti iyice. Öylesine uzun zaman olmuştu ki...

Öylesine uzun zaman olmuştu ki şu havayı adam gibi solumayalı, ayakları yere adam gibi basmayalı... Bu üç yıl, ona üç asırdan farksız gelmişti.

Ayrılırken o bahçeden, tamamen özgürlüğe kavuşmak için ayrılırken aklında tek bir fikir vardı o da Baji'yi ziyaret etmek.

Başka hiç bir şey düşünemiyordu. Ona bakıp, iyice gülümseyip mezarını çiçeklerle donatarak söylemek istiyordu başardıklarını.

Kocaman kapı yeniden arkasından kapanıp, onu bir kez daha hayatla baş başa bırakınca kırmızı bir taksi tam önünde durdu.

Kız hafifçe gülümsedi ve arabaya yürüdü. Onun kime ait olduğunu çok iyi biliyordu.

Sanzu bir elini koltuğa atıp arkasına döndü ve arka koltukta oturan Mikey'e baktı. Mikey ona doğru kafasını salladığında indi arabadan.

Elindeki kıyafet poşedini kıza uzattı. Bishamon poşeti aldığı gibi olduğu yerde soyunmaya başladı.

Sanzu: Burada mı ci- NAPIYORSUN LAN SEN?!

Bishamon: İçeri girer girmez çırılçıplak soyunuyorsun. İçerde de alışıyorsun böyle şeylere, erkek gardiyan varsa paso izliyorlar.

Sonunda kimosunun ikinci katını da giyip üzerine kuşağı sıkıca sardığında saçlarının içerde kaldığını farketmesi uzun sürmedi.

Bishamon: Şu kuşağı bağlasana. Ama çok sıkma ve büyük olsun.

Sanzu: Delisin sen...

Bu saça hala daha alışamamıştı. Saçlarını kimonodan dışarı çıkardı ardından kuşağını düzeltti ve arka koltuğa, Mikey'nin tam yanına oturdu.

Mikey: Sonunda çıktın Ölüm Meleği...

Arabanın cebini karıştıran kıza bir göz attı çocuk. Değişmişti, hem de çok değişmişti. O, üç yıl önce buraya bırakılan çelimsiz kız değildi. Yüzünde, tam yanağında Baji ile girdiği son kavgadan kalma iz dışında, mükemmeldi yüzü.

Ne gözlerinin altı morarmıştı, ne de boynundaki zincir izinden eser kalmıştı. Yine de Mikey ile Sanzu'nun hayatları boyunca ilk defa gördüğü ama Baji'nin alışık olduğu o yaraları duruyordu. Saçları ise oldukça uzamış, beline kadar gelmişti.

Sonunda aradığını bulmuşçasına sevindi kız. Elinde mavi, küçük bir kutu tutuyordu şaşkınca. Bu Emma'nın kutusuydu...

İçinde makyaj malzemelerini ararken sonunda istediği buldu ve dikiz aynasınun ayarını bozup ruhunu sürmeye başladı.

Angels Like You // Baji X OCHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin