Ünlü

1.5K 176 51
                                    

"Zerda ben senden kurtulamayacak mıyım? Eve yollamıştım, birini tutuklayıp gelmişsin." diyerek yanımıza gelen başkomiseri görünce tebessüm ettim.

"İşten çıksam da polisim." dedim.

"Yapabileceğim bir şey var mı?" diye soran başkomisere "Yok, efendim. İşimiz bitti. Karakoldan çıkacaktık." dedim.

Başkomiser, Buğra'ya baktı ve "Tanıklardan biri mi?" diye sordu.

"Hayır, meslektaşız. Hırsızı yakalamakta yardımcı oldum."

"Anladım, size iyi akşamlar." diyen başkomiserimize "İyi akşamlar." dedim.

Başkomiser yanımızdan ayrıldığında Buğra, "İşimiz bittiğine göre ben gideyim." dedi.

"Ben de gideceğim, beraber çıkalım." dedim.

"Haydi."

Buğra ile karakoldan çıktığımızda "Bu saatte otobüs geçer, değil mi?" diye sordum.

"Gideceğin yere kadar istersen seni ben bırakayım." dediğinde hiç düşünmeden "Çok güzel olur." dedim.

Sanki bu teklifi bekliyormuş gibi ortaya atıldığımı gördüğünde gülerek, "İnsan az kibar olur, reddeder." dedi.

"Pat diye teklifine atlamış olabilirim ama neden kibarlık olsun diye işime yarayacak bir teklifi reddedeyim? Bence çok saçma." 

"Normalleşmiş, aslında saçma olan kibarlık anlayışı. Yine de pat diye dalman komik oldu." dedi.

"Şimdi reddetsem ısrar edecektin ve böyle zaman kaybederdik. İkimiz de fazladan mesai yaptık gibi bir şey oldu. En iyisi daha fazla bu sohbeti de uzatmayıp arabaya binmek." dedim.

Buğra arabasının kilidini açtıktan sonra kollarını "buyur" anlamında uzatınca "Teşekkürler." deyip arabanın ön kısımdaki yolcu koltuğuna oturdum.

Buğra da şoför koltuğuna oturunca "Yolu tarif edebilir misin?" diye sordu.

"Hep otobüsle gidip geldim. İstersen navigasyon açayım." dedim.

"Bana fark etmez." dediğinde telefonumun harita uygulamasına giriş kayıtlı olan adres için navigasyonu aktifleştirdim.

Buğra yol tarifini kısaca inceledikten sonra arabayı çalıştırınca kemerimi taktım.

Birkaç dakika sonra telefonum çalınca arayana baktım. Annemdi.

Buğra, "Yolu ezberledim, telefonu açabilirsin," dediğinde şaşırarak telefonumu alıp açtım.

Telefonumu kulağıma götürür götürmez annemin endişeli bir ses tonundaki bağırışı duyduk. "Zerda!"

"Efendim anne."

"O bıçaklı adam ile olanlar ne? İyi misin? Şu an neredesin? Ceza aldı mı? Niye bana haber vermiyorsun? İlla kendim mi öğrenmeliyim?"

Annemin durmaya niyeti olmadığını anladığımda "Anne öncelikle sakinleş ve teker teker sor." dedim.

Bıçaklı adam dediğinde aklıma direkt bugünkü olay gelmişti lakin annemin o olayı öğrenmesi pek mümkün değildi.

"Bizim Nuriye ve kızı geldi bugün." dediğinde Nuriye'nin kim olduğunu düşündüm. 

İsim tanıdık geliyordu fakat kim olduğunu çıkaramamıştım.

"Anne onlar kim?" diye sordum.

"Üst kat komşumuz var ya, sen buradayken onlarda gün yapmıştık."

Annemin hatırlamam için dedikleri sayesinde Nuriye Teyze'yi hatırlamıştım. 

Bana zorla yaptığı kekten yedirmeye çalışmıştı.

"Hatırladım. Ee ne oldu?" diye sordum.

Annem, "Kızı bugün bana şu gençlerin takıldığı sosyal medyada videonu gösterdi. Bugün bıçaklı bir adamla boğuşmuşsun. Sosyal medyada ünlü olmuşsun." dediğinde "Ne!" diye bağırdım.

Buğra göz ucuyla bana bakınca telefonu kendimden uzaklaştırıp Buğra'ya fısıldayarak "Pardon." dedim.

"Sorun yok." dediğinde geri telefonu kulağıma yakınlaştırdım.

"Kızımın boğulduğunu gördüm! Hastaneye gittin mi?" diye soran anneme "Ben iyiyim, hiçbir şeyim yok. Birazdan eve gitmiş olurum. Yatıp dinlenirim, hiçbir şey olmaz." dedim.

"Görüntülü arayacağım." diyen anneme "Şimdi görüntülü konuşma için müsait değilim. Seni bir iki saate ararım." dedim.

"Eğer bir şey saklıyorsan." diye söze başlayan annemin sözünü kestim.

"Hiçbir şey saklamıyorum. Şimdi kapatıyorum, geri arayacağım." dedim.

"Çok bekletme." diyen anneme "Bekletmem." dedim.

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattığımda "Anneler işte." dedim.

"Anlıyorum." 

44. BirimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin