05- Kimliksiz

3 0 0
                                    

   "Büyükannen defnedildi Barlas, üç gündür uyuyorsun... En yakın arkadaşın... Tescilli olduğu belli... Bağışlayın efendim!.. Hep ukala mısındır? Şu an öyle miyim?.. Biri Tedan-ı Kamer, diğeri düşmandır... Kıvanç kim Allah aşkına! Yolun ortasında çocuk!.. Ben de gördüm. Gözlerini araladı şimdi... Aramaktan vazgeçtiğimizde buluruz... Özel olmasaydın bir hikâyen olmazdı... Lütuf Diyarı, şu kaya kapının arkasında... Uyanmasını bekleyelim... Seni bekliyor olmam gerekir-di... Sanmak yerine bilmenin vakti geldi... Yöneticilere bahsetmelisin... Barlas!... Karanlığın yolunu seçen cezasını elbet bulur!.. Biri intihar etti, diğeriyse kayıplara karıştı...İndikçe hiçliğe karıştılar..."

Karmaşık ama en azından normal görünümlü rüyaları onu uyandırdığında, bir tam gündür burada olduğunun düşüncesiyle mutlu hissetmişti, yatağında yalnız olmadığını fark ettiğindeyse şoke olmuştu; onun bir minyatürü, el kadar boyuyla baş ucunda yatmaktaydı. Onu olabildiğine nazik hareketlerle uyandırıp neler olduğunu anlamaya çalışmıştı; Bir Ayn olduğunu, her odada var olduklarını öğrenmişti, "Çünkü bazılarınız o kadar yalnız ki..." demişti incecik sesiyle Ayn, "Hanımefendi Neria'nın fikriydi, size arkadaş olmak için bu saraydayız." Küçücük de olsa kendisini görmek farklı bir deneyim yaşatmıştı, odasından çıkmadan önce Ayn'ının son lafı, "Döndüğünde bana vereceğin bir isim olsun elinde." olmuştu. Arkasında uykuya pek meraklı minyatür bir Barlas bırakarak kahvaltı etmeye gitmişti. Kıvanç ve dün tanıştığı arkadaşların olduğu masaya oturarak önüne koyulan otlara burun kıvırmıştı. Rüzgâr'ın otların aromasına dair getirdiği iyimser yaklaşımlara kulak asmamış, Mathew aracılığıyla, Saray'a makyaj malzemelerini getiren tek kız olduğu söylenen, Adelpha Hera isimli bir kızla tanışmıştı; solgun yüzlü, soğuk bakışlı, kızıl saçlı bir kızdı. Kız'ın gelişigüzel konuşmalarına dikkatini ancak elinde yeni şişelerle yanlarından geçerek odasına giden Alp'e verdikten sonra toplamıştı. Kız, Mathew'le Alaycı Köprü'de tanıştığını, geçen yıl geldiğini anlatmıştı. Derken hepsinin dikkatini fazlasıyla çeken konuşmalarına başlamıştı,

"Saray'da kaldığınız sürece burası masallar diyarı gibi gelecektir ama dışarı çıkıp köyleri dolaştığınızda Gizem Diyarı Anusia'nın, karanlık yüzünü göreceksiniz..."

"Sen ne yaptın Barlas, görüşmen güzel geçti mi?" dedi Kıvanç bunun üzerine Barlas'ın suratına bakmadan, konuyla alakayı nasıl kurduğunu kimse anlamadı.

"Tabii." dedi Barlas alayla, "Ne için burada olduğumu öğrendim. Görevimin ne olduğunu ve neler yapmam gerektiğini." Kıvanç sonunda yüzüne bakmıştı, diğerleri de meraklanmıştı. "Kıvanç hatırlar, 'Gözyaşını tut...'la başlayan bir kehanet var. Pars hapsedildiği yerden kaçmak üzereymiş ve kehanete göre bu vakitten sonra onu ancak yazılanları gerçekleştirerek durdurabilirmişim."

"Durdurabiliriz." dedi Adelpha, "Bunca şeyi tek başına yapabileceğini mi sanıyorsun?"

Kıvanç mektubu anımsasa da Mathew, Rüzgâr ve Evrim anlamaz gözlerle bakıyorlardı. "Nasıl yani, tekrar söyler misin?" dedi Evrim.

"Pars, Gazandi adında, kayıp bir mezara hapis. Mezar ona her gün işkence ediyor. Beş yıl önce birçok kişinin ölümüne sebep olmuş. Yıllar önce babası iktidar kavgasında öldürülmüş, o ise intikam almak için karanlık soylarla işbirliği yapmış. Eğer o mezardan kurtulursa, ortalık karışacak... Yasak Dağlar'ın arkasında bir Hanedanlık varmış-"

"Kehanet Hanedanlığı. Hatta Carmeletha o hanedanlıktan." dedi Rüzgâr.

"Aynen, Kehanet Hanedanlığı'na her altı yılda bir kehanet iniyormuş. Bundan on iki yıl önce bahsettiğimiz kehanet inmiş. Kehanette on aşk, on bakış ve on şeytandan bahsediliyor ve bunları geçirmem gereken tılsımlardan."

UYANIŞ (LS1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin