Orman sakinlerinin uyandırıldıklarına dair o huzursuz kıpırdanmalarını işitebiliyorlardı. Ağaçlar giderek sıklaşıyor, Yasak Dağlar giderek devasa hale geliyordu. Barlas, Dağlar'ın zirvesine bakmaya yeltendi ki, kafasını geriye doğru havaya kaldırmaktan boynu ağrıyınca vazgeçti; ne sınırdı ama, ilk geldiği vakitler Diyar'ı dosdoğru ikiye bölen bu dağların, bu kadar yüksek olduklarını sanmıyordu ama belki de bu, Saray'ın çevresindeki araziye göre yüksekçe yere inşa edilmesinden kaynaklı bir yanılgıydı. Sirius Ormanı'ndan Dağlar'a doğru yürüdükçe aşağı iniyor gibiydiler. Gözüne, henüz uykuda olan birkaç Medus takıldığında, tam da buralarda yaptığı o dansı tekrar aklına getirmeden edemedi; yaptığı göz dansı ona çok özel ve çok etkileyici gelmişti, ne var ki Layn Katliamı'nda karşılaştığı Meduslar onu yeterince soğutmuştu, gülümsedi, Layn Katliamı... İki gün önce, Saray'da çalışan tarih yazarlarının, kendini savunmak istediği o olaya bu ismi takıp Diyar Tarihi'ne eklediklerini gözleriyle görmüştü, üstelik açtıkları bu başlığın altına büyük puntolarla onun ismini yazıp, isminin yanına parantez açarak Sekizinci Othena notu düşmüşlerdi, tam altına da açıklama başlığı: Ölüm Damgası. Saatlerce güldüğünü hatırlıyordu, o günün akşamına kadar susmamıştı, arkadaşları gelip haklarında soruşturma açıldığını söylediğinde son verebilmişti bu gülme işine. Yanından geçtikleri orman açıklığına doğru histerik bir bakış fırlattı; nelerle imtihan ediliyorlardı ama! Kim bilir daha nelerle edileceklerdi... "Mola vereceğiz." dedi onları götüren Kersler'in başına verilmiş iri kers, "Henüz bir saat oldu ancak sonrasında yürüyeceğiniz yol için yemek yemeye ihtiyacınız var. Bu süre zarfında kaçmaya yeltenmeyin!"
"Bize yolun sonunda ne yapacaksınız?" dedi Barlas alayla karışık bir sinirle.
"Biz mi? Hiç." dedi İri Kers, "Yapacaklar..." Son kelimenin altında yatan ürkünç ses tonu hepsinin tüylerini diken diken etti; yemek için zorlandıkları otları ağızlarına götürüp zorla yutkundukları sırada, birbirlerine sıkça bakıp kaçış yolu aradılar. Özellikle, verilen mola boyunca yan yana gelmelerine hiç izin verilmedi. Konuşmak için ağızlarını açtıklarında susturuldular. Hepsinin gözleri, olağanca bir çaresizlikle havada görecekleri Kara Kartal'ı arıyordu. Yeniden yola koyulduklarında mümkün olduğunca yan yana geldiler, bir şekilde konuşmaya ihtiyaçları vardı,
"Barlas!" dedi Kıvanç kısık ama hepsinin birden duyabileceği bir sesle, "Bir şey mi biliyorsun? Neler oluyor, ya da neler olacak bize de anlat." Barlas'ın umursamaz tavrı dikkatlerini çekmiş olacaktı.
"Hanedanlık." dedi Barlas, "Kehanet Hanedanlığı'na gideceğiz."
"Ne!" dedi Kıvanç, "Nasıl yani, ki-"
"Ayrılın!" diye gelen otoriter ses, nedenlerin ve nasılların bilinmezliğinde ayrılmalarına neden oldu. Saçmalıktı, koca bir saçmalık... Yaşadıkları şu anların tarifine katılacak daha da söz yoktu, saçmalık içinde varlık, varlığın içinde boşluk... Sahi, yanlarına bir tane Kurul Üyesi ya da Yönetici bile verilmemişti, bir şey yaptığını sanan dört Kers'in, kısacık mızrakları eşliğinde, zifire bulanmış o ormana; karanlığa doğru sallanıyordular. Verilecek asıl cezanın ne olduğunu Kersler'in dahi bilmediği konusundaki şüpheler sabahı edip uyanmışlardı. Kara Kartal'ın gözlendiği gökyüzü, mordan siyaha doğru akıyordu. Kraliçe ve kurtarıcılarının gelmesi beklenen orman açıklığı ise bakışlarla giderek yıpranıyor, yıprandıkça umuda gölge düşürüyordu...
Yürüdüler; kaşıntılar, dakikalar, çalılıklar ve ağaçlar boyu devam ettiler yürümeye. Gözler, cezalarının verileceği ormanı daha önce görmemiş de olsa; iç huzur, giderek güçlenen korku ezgileriyle parçalanmaya başlamıştı... Evet, parçalanıyordu... Hem de acımasızca... Barlas içindeki sıkıntıya daha fazla dayanamıyormuş gibi durup gözlerini kapadığında diğerleri de durdular, "N'aptığını sanıyorsun sen çocuk!" diye bağırdı İri Kers, anlaşılan iç huzuru parçalanan bir tek onlar değildi. Barlas tepkisizliğini sürdürdüğünde bir şey oldu sanıp yanına toplandılar. "İyi misin?" diye sordu Kersler'den biri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYANIŞ (LS1)
FantasyUYANIŞ (Lütfedilmiş Serisi 1) / 2015*2021 Barlas Morel, anneannesinin ölümü üzerine en yakın arkadaşı Kıvanç'la yaşamaya başlar. Çok geçmeden kendini garip olaylar silsilesi içinde bulur: Hiç tanımadığı kişilerin kapısına gelmesi, gittiği ortamlarda...