Adımlar arttıkça yükselen sesler boyu yürümüşlerdi. Kalabalık salkım saçak olup önlerine dizilmeye başladığında, her biri ötekini gözler olmuştu. Kimse bu kalabalıkta yalnız kalmak istemezdi, bu yüzden birbirlerini kaybetmemek zorundaydılar. Üzerlerinden kalkan esaret büyüsü, gerçeklik algısını daha da fazla gözlerine üflüyor, o ana; Diyar'a ait olma hissi, beyinlerine afallama emri veriyordu. Endişe dolu gözlerle etrafa bakıyor, sanki birileri her an onları alıp götürecekmiş gibi oraya buraya yalpalıyorlardı. Kalabalıktan göremedikleri Merkez Meydan'ın az ötesinde durup, birbirlerine sokuldular. Etrafa bakma lüksünü yeni elde etmişlerdi. Meydan'ın çevresini saran evlerin her biri köşkü andırıyordu; içleri, satışa açılmış sergilerle kaplıydı. Köylülerin durumları da evlerin durumlarıyla aynıydı; bazısı oldukça zengin görünümlü, bazısıysa varlık yoksunu gibiydi. Kalabalık her telden, her tabakadan insanla süslüydü. Pazarlıklar, bağrışmalar, kahkahalar ve tıngırtılar tüm meydanı esir almıştı.
Coulson'un gürültüde kaybolan sesini işittiklerinde duyabilmek için kulaklarını verdiler, "Toplanın." diyordu. Nereye toplanacaklardı? Birbirlerine bakıp cevabı aradılar. Ardından Coulson'un el işaretini görüp itişe kakışa yanına vardılar, onları daha da merkeze götürüyordu! "Aklını mı kaçırmış bu adam?" dedi Alp Barlas'ın yanında bağıra bağıra -doğrusu sesi ancak duyulabiliyordu- "Adamın evi Meydan'ın yakınında olmalı!" dedi Barlas aynı duyurma çabasıyla, "Kimse eksik değil ya?" Alp anlayabildiği kadarına cevap verdi: "Yok! Evrim'le Rüzgâr arkada kaldı biraz! Ama kimse kaybolmadı!"
Sürtüne sürtüne yırtılmaya yüz tutan giysilerini çaresizce çekiştirip peş peşe yürüdükleri sırada, tam da diplerinden bir oğlan geçti; elinde tuhaf boynuzlarla kalabalığı ezerek ilerliyor, ardına bile bakmıyordu. Oğlan'ın önüne çıkanı düşürerek ilerlemesini izlerlerken, iri yapılı bir adam aynı çabayla koşuşturup Evrim'e çarparak Oğlan'ın peşi sıra gözden kayboldu. Evrim kalabalığın arasında yere kapaklanmış, birkaç İnsan'ın ezip geçmesine maruz kalmıştı. Kıvanç Barlas'ın yanından ayrılıp Evrim'in yanına koştuğu sırada, iki iri adamın ayakları, yerden kalkamayan Evrim'e takıldı. Adamlar'ın özür yerine küfretmesi üzerine, Kıvanç öfkelenip zıplayarak yumruğunu Adamlar'a savurdu. Biri acı içinde çömelirken öteki Kıvanç'ın sıska bedenine karşı sert darbeler arzulamaya başlamıştı. Kıvanç kim varsa görmezden gelip Evrim'i kucaklayarak ayağa kalktı. Kollarına binen ani yük sebebiyle titremeye başlamışken, tam sırtına öldüresi bir darbe alıp olduğu yere yığıldı. Alp, olanları henüz görmemiş olan Coulson'un yanına doğru koşarken, diğerleri büyük bir şokla Kıvanç'ın yanına toplandı. Neler olduğunu anlamak için arandıkları sırada Barlas, vuran adamın Mathew'e de kalkmış yumruğunu havada tutup öfkeyle suratına baktı, "Kalıbından utan!" dedi tiksinerek.
Adam, Barlas'a aşağılar gibi bakıp sırıttı, "Kimsin lan sen!" dedi küfreder gibi.
"Vurduğun çocuğun arkadaşı!" dedi Barlas, "Lafına dikkat et yoksa-"
"Yoksa ne lan! Kırarım kafanı, doğru konuş!"
"Kafasını kırmadan önce birkaç not düşeyim." dedi Adelpha asi bir tavırla -Adam mimikleriyle onu alaya almışken devam etti- "Bu çocuğun gözlerinde öyle bir kıyım yaşarsın ki, ruhun bedenini siper edemeden cayır cayır yanmaya başlar. Küçük beynin kafatasında fokur fokur kaynayıp karanlığa yem olur. Benliğini şaşar, çektiğin acıdan kurtulmak için it gibi ciyaklarsın!"
Adam öfkeyle yüzlerine baktı, "Ne işiniz var burada, Saray köpekleri!" diye bağırdı. Kalabalık sesini yutarken yüzünde korku belirmeye başladı, "Büyü mü yapacaksınız! Sesimi biraz daha duyurayım da darp etsinler iki saniyede!"
Adam ağzını açmıştı ki Kıvanç doğrulup öfkeden kararan gözlerini ona dikti, "Sakın!" dedi tehdit ederek, "Kaybettiğin şerefi de alıp defol buradan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYANIŞ (LS1)
FantasíaUYANIŞ (Lütfedilmiş Serisi 1) / 2015*2021 Barlas Morel, anneannesinin ölümü üzerine en yakın arkadaşı Kıvanç'la yaşamaya başlar. Çok geçmeden kendini garip olaylar silsilesi içinde bulur: Hiç tanımadığı kişilerin kapısına gelmesi, gittiği ortamlarda...