4.'ÖLEN ZİHİNLER VE CANLANAN KALPLER'

38 4 1
                                    

Dolu Kadehi Ters Tut - Karanlık

𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰𓍰

4.BÖLÜM: ÖLEN ZİHİNLER VE CANLANAN KALPLER

Bir varmış bir yokmuş. Bir kadın varmış, öldürülen; bir kadın yokmuş, yaşayan. Mürekkebimin damlaları kaderimi yazıyordu. Diyordu ki; hâlâ anlamadın mı, yaşadıklarından ders çıkarmadın mı, bir kaosun ortasına bırakıyorum seni yaşayacaklarına hazır mısın?

Parmaklıklara yasladığım kafamla gözlerimi annemin çilli yüzünden, kızıl kahve upuzun saçlarından, beyaz teninden ayıramıyordum. Gerçekten annem miydi o benim? Babamı kaybedip annemi mi kazanmıştım şimdi? Bu adamın ailemle kastı neydi, bizi neden bir arada tutmamak için uğraşıyordu? Benim olanı geri aldım derken kastı da bu muydu yani. İmkansızdı. Ben annemin kanlı bedenine, o atmayan kalbine sarılıp delirircesine ağlamıştım.

"Nasılda benziyorsun annene." Dedi, iğrenç sesiyle. Duymazdan geldim söylediklerini. "Yalan," diye fısıldadım. "Yalan." O katil herifin beni duymadığına eminim. "Yalan!" diye bağırdım, ağlarken. "Benim annem öldü! Onu sen öldürdün!" Elimi sertçe demire vurup Alpos'a döndüm. "Annemi sen öldürdün," dedim, üzerine hızla yürüyüp ellerimi göğsüne yumruk yapıp vurarak. "Sen annemi benden, babamdan aldın!" bir kez daha vurdum göğsüne. "Ne istiyorsun bizden? Konuşsana Allah'ın cezası. Konuş!" gözyaşlarımdan nemlenen gözlerim, önümü görmemi engelliyordu.

Sonunda bana, beni kandırdığını söylemesini temenni ettiğim sesini duydum. "Ben aşkımı öldürmedim." Alpos'la annemin arasında nasıl bir bağlantı vardı da anneme aşkım diyordu, peki babam bu hikâyenin neresindeydi? Linn'in kastettiği de buydu onu şimdi anlıyordum. Öfkeyle geri çekilip sırtımı parmaklıklara yasladım. "Annemi öldürüp ona aşkım diyemezsin!" Dedim, anlaması gerekiyordu annem sadece babamın aşkıydı. "Annen yaşıyor Eva." Dedi, kontrollü sesiyle. "Yalan söylüyorsun, benim annem öldü." Dedim, bağırmaktan tahriş olmuş sesimle. Ellerini arkasında bağlamış, donuk gözlerle bakıyordu bana.

Lanetim tam olarak ne zaman başlamıştı anlamaya çalıştım; ilk cinayetimi işlediğimde mi, annem öldüğünde mi yoksa annemin rahmine düştüğümde mi? "Dön ve annene bir daha bak, o zaman anlarsın yalan mı söylüyorum doğru mu?" dedi. Korktum, hiçbir şeyden korkmadığım kadar onun haklı olmasından, annemi yaşıyor olarak görmekten korktum. Derinden, sessiz, anlaşılamayacak bir nefes aldım; aldığım nefesi tuttum. Arkamı dönüp bakmayacaktım, eğer gerçekten annemse kalbime saplanan hançeri bu sefer söküp çıkaramazdım, o zaman ne yapacağımı bilemezdim. Ölmeyi mi beklerdim ya da kendimle beraber önüme çıkan herkesi öldürür müydüm bunu kestiremezdim.

Kalbime saplanmayı bekleyen hançeri iki elimle kavradım, ellerimden akan kanları umursamadım; tuttuğum hançeri köşeye fırlattım. O hançer bir gün kalbime saplanacaktı ve o hançeri tutan el, benim elim olacaktı. O kadın, Linn, Tanay'ın teyzesi artık her neyse bir bakıma haklı çıkmıştı ama beni sandığı kadar tanımıyordu. Benim kendi yollarım olurdu, ben başkasının açtığı yollardan ilerlemezdim. Eğer yeğeni bu yolda beni koruyacaksa onu hiç düşünmeden harcayacaktım.  

"Annene bakmayacak mısın, Eva? Annene merhaba desene." Dedi, Alpos. Dalga geçer gibi konuşmasının arkasına sığınıp hâlâ arkama dönüp bakmamama, gözlerimi gözlerinin içine dikmemi ve ne düşündüğümü anlamaya çalışıyordu. Zeki ve kurnaz biriydi ama duygularını gözlerinden sakınamayan birinin yaptığı her hamle boşa giderdi. Bunu babamdan öğrenmiştim, hiçbir tepki vermedim.

Kapıya doğru dönüp ilerledim, elimi kulpa uzattım, kafamı Alpos'a çevirdim. "Doğru söylediğini biliyorum ama annemle şu an yüzleşmek istemiyorum. Bunu kaldıramam." dedim. Şaşırdı, ne diyeceğini bilemeyerek ağzı açılıp kapandı. Kafamı önüme çevirip kulpu tutup açtım. Upuzun, kasvetli, taştan koridorda sağa dönüp sonunun nereye ulaşacağını bilmeden ilerledim. Arkamdan gelen adım sesleri Alpos'a aitti, burada bizden başka nefes alan başka bir canlı yoktu.

ELYSİANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin