먼 하늘 바라보며 너를 그려 난

49 7 0
                                    

Bir süreliğine ihmal ettiğim günlüğümün aklıma gelmesiyle aslında son zamanlarda ona o kadar da ihtiyaç duymadığımı fark ediyorum. Günlüğümü genelde kendi kendime olan konuşmalarımı yazmak için kullanıyorum ve bu tahmin edemeyeceğin kadar iyi hissettiriyor. Bazenleriyse kendimi birisine açamayacak kadar kötü hissettiğimde bu sorunlarımı günlüğüme anlatıyorum ve işe yaradığını söyleyebilirim. Yedi aydır günlük tutmama rağmen sadece yirmi sayfa yazabilmiş olmam aslında kendimi ona bile tam olarak açamadığımın göstergesi. Ama eskisine oranla oldukça yol katettiğimin farkındayım, bir yıl öncesine kadar duygularımı zihnimin kuytu köşelerine tıkar ve yok olmasını beklerdim. İşe yaradığını ve yok olduklarını sanıyordum, sanırım o karanlıkta yok olmanın aksine büyüyorlardı ve ben duygularımı uzak tutmaya çalıştığım dünyama bunu fark edemeyecek kadar çok dalmıştım. Kalemi kağıt üzerinde ne kadar süreceğini bilemediğim bir yolculuğa çıkardım. Tereddütle yazdığım satırlar yerini pişmanlıkla yazdıklarıma bırakırken bunun bugün beni rahatlatmadığını anladım. Beni boğmaya başlayan düşüncelerimden uzaklaşmak için kalemi bıraktım ve ellerimi çenemin altında birleştirerek pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Yine evde değilsin Minho. Bu kadar geç saatlere kadar çalışıyor olman beni çok endişelendiriyor. Ama bu sabah dışarı çıkarken şemsiyeni aldığını ve kalın giyindiğini gördüğüm için içim bir nebze de olsa rahat. Çalan kapı zili düşüncelerimi kısa bir süreliğine de olsa bölüyor ve anlam veremeyerek günün normal saatlerinde bile ziyaretçisi olmayan evime gecenin bu saatinde kimin gelebileceğini tahmin etmeye çalışıyorum. Merakla ve bir o kadar da korkuyla açtığım kapının arkasında gördüğüm kişi karşısında sevinçten ne yapacağımı bilemiyorum. Fakat senin yüzün bir anda düşüyor ve endişeli bir hal alıyor.

"Jinnie? Gözlerinin hali ne böyle? Sen ağladın mı?"

Sen diyene kadar fark etmediğim gözyaşlarımı elimin tersiyle siliyor ve kafamı iki yana sallayarak "Sorun yok." dercesine gülümsüyorum. Fakat bu seni tatmin etmemiş olacak ki sorgular bakışlarla içeri giriyor ve kapıyı kapatıyorsun. Aniden beni kucağına alıp yanağıma küçük bir öpücük konduruyorsun ve bunun üzerine kıkırdamama engel olamıyorum.

"Bana sorunun ne olduğunu anlatmak için sabaha kadar süren var Jinnie~ Yoksa Minho sabahları evden çıkarken şemsiyesini almayacakmış."

Bu dediklerin üzerine kaşlarım çatılırken yüz ifademe gülüyor ve odama doğru ilerlemeye başlıyorsun. Beş dakika önceki ruh halimle şu anki ruh halim arasındaki farkı düşünüyorum ve bu inanılmaz geliyor. Bu senin karşındaki güçsüzlüğümü bir kez daha bana hatırlatırken sırtımın yatağa değmesiyle düşünce bulutlarımı zihnimden bir süreliğine kovuyorum. Yanıma oturuyor ve beni kollarımdan tutarak kaldırıp kucağına oturtuyorsun. Bir şey dememi beklercesine baktığın gözlerine kaçamak bir bakış atıyor ve tereddütle konuşmaya başlıyorum.

"Minho, sana bir şey sorabilir miyim? Ama bu soruyu sana güvenmediğim için sormuyorum. Sadece bir şeylerden emin olmak istiyorum. Yanlış anla-"

Ne demek istediğimi anlamışcasına gülümsüyor ve işaret parmağını dudağıma bastırarak beni rahatlatmak istercesine gülümsüyorsun.

"Biliyorum bebeğim, ne demek istediğini anlayabiliyorum. Eğer bir şeyi yanlış anlarsam da bu konuda yapacağım ilk şey bunu sana sormak olacak. Seni asla yargılamayacağım."

Dediklerinin üzerine gözlerimin dolmasına engel olamıyorum. Destek olmak istercesine elini yanağıma koyup okşamaya başlıyorsun. Bu soruyu sormak için şu andan daha iyi bir vakit olmadığına karar vererek kelimelerin ağzımdan bir çırpıda çıkmasına izin veriyorum.

"Minho, benimle oynamıyorsun değil mi? Sadece sana olan ilgimden faydalanmak için böyle davranmıyor-"

Belimden tutarak beni kendine iyice çekmen ve sımsıkı sarılmanla konuşmamın yarıda kesilmesine engel olamıyorum. Başımı omzuna gömüp kollarımı boynuna sarıyorum ve tuttuğum gözyaşlarımı serbest bırakıyorum. Omzundaki ıslaklığı hissedip biraz geri çekilip yüzümü ellerinin arasına alıp burnuma küçük bir öpücük konduruyorsun.

"Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum, biliyorsun değil mi?"

Fısıltıyla karışık söylediklerimin üzerine gözlerin kısılana kadar gülüyorsun ve cevaplıyorsun.

"Biliyorum güzelim, ben de seni hayal edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Ve her zaman da seveceğim."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Outta My Head-[HyunHo]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin