This is my show

85 19 4
                                    

Jaemin, okulun minik penceresinden gördüğü kadarıyla-ki pek bir manzarası yoktu- geçmiş zamana doğru minik bir yolculuğa çıkmıştı. Tüm o hatıralar kalbine bir hançer gibi saplanmıştı. O zamanların üzerinden milatlar geçmiş bile olsa Jaemin hala aptal gibi Jeno'yu bekliyordu. Önceki hayatında bir kalede, şimdiki hayatındaysa tam kalbinin içinde.

Lee Jeno, bir canlının aşık olabileceği en kötü kişiydi. Bir peri, insan ya da Tanrıça olmanız fark etmezdi... hatta tarihin en güzeli olarak anılıyor olsanız da Lee Jeno kalbinde kimseyi barındırmamaya yeminliydi. Sadakat denen kelimeninse en büyük düşmanı. Sizden hevesini alana kadar sevimlilikler yapar ve geceleri tüm maharetlerini gösterirdi ve sonrası yoktu. Jaemin bunu çok düşünüyordu, acaba başka çocukları vardı da kendilerinin mi hiç haberi olmamıştı.

"Çocuk yapacak kadar uzun süre sadece seninle takıldı, Psyche. Bu kadar üzülmemen gerekir."

"Düzeltmek isterim ki adım Na Jaemin, Psyche değil ahmak. Ayrıca beni rahat bırak."

Artemis cidden asla peşini bırakıyordu. Eski hayatlarından tamamiyle kurtulsalarda Chloris ve Artemis hala onlarlaydı. Gerçi Jaemin artık Donghyuck'la kardeşti ama Somin bunu umursamıyordu.

"Ne istiyorsun, Artemis?"

"İzin ver ben de seni düzelteyim, Adım Jiwoo. Eski kardeşin Somin'in biricik eşi sayılırım ama sorun bu değil, Jaemin. Olympos'ta bir şeyler oluyor. Afrodit yine Tanrılar dünyasını birbirine katacak gibi. Somin sizi uyarmamı istedi. Şimdi gidiyorum, biricik yiğenimi öp benim için."

Birkaç dakika içerisinde Artemis gözlerinin önünde yok olmuştu. Jaemin buna da alışmıştı. Dünyalarında kimliklerinden vazgeçen sadece kendisi ve Donghyuck olmalıydı. Apollo ve Jeno'da hala güçlerine sahiplerdi. Bu büyük haksızlığa karşılık derin bir nefes almış ve üst kata çıkacakken koridorda kendisine doğru koşan Donghyuck'u fark etmişti. Ne olduğunu soramadan kolundan tutulmuş ve bir aşağı kata çekiştirilmeye başlamıştı. Önlerindeki oda müzik sınıfıydı ve bugün hiçbir sınıfın dersi yoktu neden buraya gelmişlerdi?

"Artık konuşacak mısın, Donghyuck? Beni buraya neden sürükledin?!"

Donghyuck hızla onu susturmuş ve önlerindeki kapıyı hafifçe aralayıp içeriye bakmasını sağlamıştı. 12 yaşındaki biricik oğlu yüzünü göremediği bir çocuğun üzerine çıkmış ve babasını aratmayacak kadar yetenekli bir şekilde çocuğu yemekle meşguldü. Kendilerinin fark etmediği ama Jaemin ve Donghyuck'un net bir şekilde fark ettiği şey birkaç gece öncesinde Jeno'nun etrafında gördüğü pembe ruhların kırmızıları geziniyordu. Jaemin bunu çok iyi biliyordu. Bu Tanrıların gücünü simgeleyen ve sadece periler ve Tanrıların görebildiği bir şeydi. Bu yüzden Jisung ve diğer çocuk bunu görmemişti. Donghyuck hızla kapıyı kapatırken korkak bakışlarını Jaemin'e çevirmişti.

"Jeno'nun gücü... artık oğluna geçmiş. Ama..."

"Sadece Şehvet, o geceki garipliği fark etmem gerekirdi. Jeno'nun üzerinde sadece pembe ruhlar vardı, oysa kırmızıyla birlikte olmaları gerekirdi."

Jaemin, Donghyuck'un cümlesini devralmış ve bittiğinde ikili birbirlerine bakmıştı, korkuyla. Hayatları tamamen değişiyor gibiydi ve Jaemin bunu hiç sevmemişti. Artemis geç kalmıştı ve Jaemin bunun yüzünden daha sinirli hissediyordu. Belki bunu düzeltebilirlerdi ki bir insan olarak Afrodit ve Ares ikilisine nasıl karşı gelebilirdi bilmiyordu ama biricik oğullarını bile koruyamamışlardı.

Cupid's FrameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin