-11-

117 16 16
                                    

"Şimdi ben bunu içince tam olarak ne olacak?"

Elinde tuttuğu kapsüldeki renkli sıvıya bakmıştı. Her ne kadar anlamayacak olsa da sağdan soldan sallayıp iyice inceliyordu kapsülü. Grisha Hange'nin elinden kapsülü alırken bir şırıngaya doldurmuştu.

"Bunu içmeyeceksin. Birazdan sana enjekte edeceğim."

"Oh...bu biraz tehlikeli gözüktü."

Kadının kıkırdamasıyla istifini bozmadan şırıngayı hazırlayarak hazneyi sıvıyla doldurmuş, enjektör pistonunu iterek hava kabarcıklarını yok etmişti. Hazır olan iğneyi masanın steril alanına koyarken Hange'nin yanına ilerledi.

"Sormak istediğiniz sorular var mı Profesör Zoe? Eğer yoksa yapmanız gerekenleri anlatacağım."

Başını hayır anlamında salladı. Acele ediyordu, bir an önce Levi'a kavuşmak istiyordu. Ama her acele ettiğinde sürekli bi' yerlerinde bir şeyler patlıyordu nedense. "Uygulamaya geçebiliriz."

Grisha başını "Ben de öyle düşünmüştüm" dercesine sallamanın ardından kadının karşısına oturdu.

"Hangi evrene gideceğiniz konusunda endişelenmeyin. Kendi bilinçaltınızla yola çıktığınızdan dolayı her yerde aradığınız kişi olacak zaten."

Hange'nin gözleri büyürken merakla Grisha'ya doğru eğildi. "Yani bu yüzden mi gittiğim her evrende tanıdığım insanlarla karşılaştım?"

"Aynen öyle." ayaklanırken masaya doğru ilerledi. "Şimdi, hazırsanız..." tam elini steril alana götürdüğü zaman donmuş kalmıştı. İğne, yoktu?

"Bir sorun mu var?" Hange kalkarak adamın yanına geldiği zaman iğnenin olmadığını gördüğünde kaşları çatılmıştı. O sırada gözleri kapı aralığına kayarken gördüğü ikili onu hiç memnun etmedi. Eren ve şırınga. Bu ikili Hange'ye büyük bir tedirginlik sunarken Eren hiç düşünmeden koluna iğneyi saplayıp enjekte etmiş, anında yere düşerken Hange gözlerini büyüterek yanına koşmuştu. "Eren!"

Duyduğu isimle Grisha'nın nutku tutulurken gözleri ihanetin uğrattığı şokla açılmıştı. Kadının arkasından koşarken yerde yatan oğlunu kolları arasına aldı.

"Eren...hayır! Bunu senin enjekte etmemen lazımdı..."

Hange elini Eren'in nabzına koymuş, atmadığını gördüğü zaman kaşları çatılmıştı. "Ne yaptın ona?!" bir anda Grisha'nın yakasına yapıştı. Adam gözyaşları içinde kalırken yaptığı şeyin pişmanlığını çekiyordu. "O şırıngada ne vardı?!"

"Ben..." başını öne eğdi. Yaptığı plan bu sefer onda patlamıştı. Ölen kişi karşısındaki lanet kadın yerine oğluydu! "Ben seni öldürüp karımı getirebileceğimi sandım...bir evrende başkası tarafından öldürüldüğün zaman o evrenden tamamen silinirsin. Bu yüzden şırıngada seni öldürebilecek dozda eritilmiş uyuşturucu vardı."

Duyduklarıyla daha da şok olurken bakışları tiksintiye dönüşmüştü. Bu adama güvenmemesi gerektiğini en başından beri biliyordu zaten.

"Seni orospu çocuğu, şırıngayı kendime enjekte ettiğim zaman beni sen öldürmüş olmuyorsun ki!"

"Seni öldürecek şey şırınga değildi zaten!"

"Ne?" kaşlarını kaldırırken biraz geriye ilerlemişti. "O zaman neydi?"

"Y-Yarattığım evrendeki kişi..."

"Ama şimdi o evrende- Tanrım! Sikeyim seni Grisha." Hızlıca ayağa kalkarak askılığa ilerledi. Askılıkta duran önlüğünün cebinden hazırladığı karışımı alırken çalkalamaya başladı. "Bana o evrende neler olduğunu söyle."

Tonight or Never//LevihanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin