Komutan Jungkook geldiğinde tüm askerler hemen hazır ola geçmişti. Jimin en arka sırada olduğu için henüz komutanı göremiyordu çünkü önündeki askerler çok uzun ve iri yapılıydı.
Jimin bir şeyler duyuyordu ama, komutan görünmüyordu. Jimin yerinden zıplamaya başladığında komutanın sadece kafası görünüyordu.
"Askerler Jimin nerede?"
"BURADAYIM KOMUTANIM."
Jimin elini havaya kaldırdığında, tüm askerler sırıtmaya başladı.
"Jimin yanıma gel."
Moral bozukluğu içerisinde komutanın yanına doğru ilerledim. Komutanın yanına geldiğimde, bakışlarımı sırada olan askerlere çevirdim. Moonbin sırıtarak bakıyordu. Sinirimi bozuyordu bu çocuk.
"Jimin bir daha en arka sıraya geçmeyeceksin."
"Ama komutanım yer yoktu ön sırada."
Jungkook bakışlarını en ön sıradaki bir askere çevirdi.
"Sen, Jimin ile yer değiştir."
"Emredersiniz komutanım."
Jimin yerine geçerken, komutan elli şınav istemişti. Tüm askerler yere eğilerek şınav çekmeye başlamıştı.
Jungkook arada bakışlarını Jimin'e çeviriyordu. Jimin gerçektende çok değişmişti. Saç rengi, bedeni, şınav çekme hızı bile eskisinden daha iyiydi.
"Asker elli mekik istiyorum."
Jimin derin bir nefes alarak gözlerini sımsıkı yumdu. Kendini kanıtlamak istiyordu, bu yüzden tüm askerlerden daha hızlı bitirmek için daha hızlı mekik çekmeye başladı.
...
"Komutanım ben bitirdim."
Jimin nefesler içersinde ayağa kalktığında, askerler oldukça şaşkın görünüyordu.
"Aferim Jimin. Şimdi yatakhaneye git, bu gece saat on iki de arka bahçeye gel."
"Emredersiniz komutanım."
Jimin alnından akan terini tişörtünün ucu ile sildiğinde, karın kasları belli olmuştu. Bunu gören Jungkook sertçe yutkunarak, hemen bakışlarını kaçırdı.
...
"Bu gün iyi iş çıkarttın Jimin. Senden böyle birşey beklemezdim."
"Teşekkürler. Bu arada isminiz nedir?"
"Lay."
Gülümseyerek, dolabımdan aldığım tişörtü yatağın üzerine bırakarak, üzerimdeki tişörtü çıkarttım.
"Bu gece seni arka bahçeye çağırdı komutan, neden biliyor musun?"
Tişörtü giyinerek, bakışlarımı yanımdaki adama çevirdim.
"Hiç bir fikrim yok lay. İki yıl önce de beni arka bahçeye çağırmıştı. Galiba çalıştıracak."
"Nasıl yani iki yıl önce mi?"
"Şey benim gitmem gerek."
Daha fazla açıklama yapmadan yatak haneyi terk ettim. Çok açtım ve yemekhaneye inmek istiyordum.
...
Jungkook elindeki kağıda bir süre baktı. Gece yarısı Jimin ile yapacağı küçük bir işi vardı. Jimin den iyi bir asker olacağını sanmıyordu. Sadece Jimin'i asker yapma nedeni, çok hırslı ve istekli olmasıydı.
Jungkook gülümseyerek, elini ensesine götürdü. Jimin Jungkook'a sarılmıştı. Jungkook buna gülümseyerek, odadan çıktı.
...
Jimin arka bahçede Jungkook'u bekliyordu. Hava oldukça soğuktu bu yüzden ellerini montunun cebine soktu.
"Erken gelmişsin asker."
Jimin gülümseyerek, uzaktan gelen komutana çevirdi bakışlarını.
"K-komutanım hava çok soğuk neden çağırdınız beni buraya?"
"Biliyordum havanın soğuk olacağını bu saatlerde. Jimin işte bu yüzden seni bu saatde çağırdım buraya. Baksana hemen üşümeye başladın."
"Anlamıyorum ben komutanım."
Kafam iyice karışmıştı. Komutan önümde duruyor, ve ben soğuktan kızaran burnum ile şaşkın gözler ile komutana bakıyordum.
"Komutanım lütfen ne yapacaksak yapalım ve gidelim buradan. Ben çok üşümeye başladım."
"Beni takip et asker."
Dediğini yaptım ve komutanın peşinden ilerlemeye başladım. Bahçenin en köşesindeki komutanın odasına girdiğimizde, komutan köşedeki şomineye odun atıyordu.
"Komutanım ne olacak? Neden çağırdınız beni?"
"Aslında seni bahçeye çalıştırmak için çağırmıştım asker, ama sen çok üşüdün."
Hüzün ile başımı eğdim. Ne olursa olsun bu komutanın gözüne giremeyecektim sanırım.
"İyi bir asker olamayacak mıyım komutanım?"
"Öyle bir şey iddia etmedim Jimin. Aslında senden asker olunur, çünkü sen çok hırslı ve inatcısın. Ama iyi bir asker olmak için bu bir gerekçe değildir."
"Komutanım demek istediğiniz şey, daha çok çalışmam mı gerekli?"
Bakışlarımı derin bir nefes alarak kaçırdım. Üzülmüştüm ama bunu belli etmek istemiyordum.
"Komutanım size bir şey söylemek istiyorum."
"Söyle Jimin ama ondan önce."
Jungkook kolumdan tutarak beni köşedeki koltuğa doğru çekti. Ben şaşkın gözler ile Jungkooku izliyordum.
"Şimdi söyle asker."
"Şey, komutanım sizin bir kardeşiniz varmış. İsmi Moonbin."
"Evet var Jimin... Malesef ki var."
Komutanın yüzündeki o ifade bir an içimi titretmişti. Neden malesef demişti? Sorunları mı vardı?
"Bir sorun mu var komutanım?"
"Bunu bilmene gerek yok Jimin. Hadi git yatağına."
Bir anlığına başımı cama çevirdim. Hava zifiri karanlık ve soğuktu. Oysa burası sıcak ve aydınlıktı. Sıkıntılı bir nefes vererek ayağa kalktım. Tam kapıya doğru ilerlerken tekrardan arkama döndüm.
"Jungkook- yani komutanım, saçma olabilir ama siz nasıl komutan oldunuz?"
Jungkook belli belirsiz sırıtmaya başladı.
"Ne oldu asker şimdi komutan olmak mı istiyorsun?"
"Şey yanlış anladınız beni komutanım. Ben sadece şeyi merak ediyorum."
"Neyi asker?"
"Sizin odanız ışıklı ve sıcak. Bizim yatakhane oldukça soğuk ve karanlık. Neden böyle acaba yatak haneye lamba mı takdırsak?"
"Geceleri çok mu soğuk oluyor orası?"
"Soğuktan uyuyamıyoruz desem yeridir komutanım. Yorgan bile yetmiyor."
Jungkook tek kaşını kaldırarak yavaşça ayağa kalktı. Biraz düşünceli duruyordu.
"Bu gece burada kal Jimin. Yani bünyen hassas hasta olursun sen şimdi."
Şaşırmıştım, hemde fazlası ile komutanın odasında mı kalacaktım?
"Size rahatsızlık vermek istemiyorum komutanım. Ben arkadaşıma sarılır yatarım. Size iyi geceler."
Hızla arkama döndüm ve çıktım odadan. Bu koşulda ve bu şarta asla kalamazdım Jungkook komutan ile.
...
Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1912 / JİKOOK
Fanfiction(TAMAMLANDI) Askeri bir kurgudur. 1912 & 1914 yılları arasında yaşanmıştır. ... /Kurgu bana aittir. /Benden habersiz kopyalanmasına karşıyım. /Smut vardır.