Berkay'ın gelmesine çok az kalmıştı. Acaba ne giysem karar veremedim. Hemen dolabımın karşısına geçtim İrem ve annemi çağırdım. Uzun bir aradan sonra siyah bej rengi bir elbise giymeye karar verdim. Saçlarıma hafif bir maşa yaptım biraz renklendirdim biraz da makyaj yaptım artık hazırdım. Aşağı inip Berkay'ı beklemeye başladım. O sırada İrem'le sohbet ediyorduk. Kapı çaldı koşarak açtım. Ohaa karşımdaki Berkay mıydı!? Yok artık beni yeniden şaşırttı.
"Evet prenses hazır mısın? " Pardon Berkaycım anlamadım..!?? (Tabi ki burayı içimden söyledim)
"Ha-hazırım Berkay"
" Hadi o zaman gidelim. Ama üzerine rahat birşey giysen iyi olacak. "
" Niye? "
"Sen giy gel hadi ben bekliyorum soru sorma. "
"Tamam o zman bekle hemen geliyorum. " diyip odama çıktım ve şort bluz kombini yapıp aşağı indim.
Etrafımda dönerek "Ee nasıl olmuşum"
"Harikasın Su-sudee" diyerek elini uzattı. Ben ise odunluğumdan taviz vermeyerek koluna girdim!! Eli boşta kaldı ama hiç bozuntuya vermedi yani bravo. : -)
Annemgille vedalaşıp yürümeye başladık. Arabayı biraz uzak bir yere park etmiş. Yanına gidince kapıyı açtı ve oturmam için beklemeye başladı. Hemen içeri girdim ve onunda binmesini bekledim."Nereye gidiyoruz. "
"Çocukluğumuza.. " cevap vermedim sadece gülmekle yetindim. Sıkıcı bir yolculuk oluyordu. İkimizde konuşmuyorduk. Bende radyoyu açtım.
"Cd falan var mı? "
"Önündeki torpido da olacakdı" diyerek başıyla torpidoyu gösterdi. Hemen açıp baktım. Daha çok yabancı vardı. Pek ybancı sevmem o yüzden azcık daha karıştırdım ve mAnga buldum. Hemen taktım cdyi ve listeye baktım. 'Yine yeni yeniden' bulup son ses açtım. Bana bakıp güldüğünü farkettim ve hemen keskin ama aynı zamanda yumuşak bir bakış attım. Önüne döndü şarkıya eşlik etmeye başladık. Şarkı söylerken devamlı bana bakıyordu. Çok tatlıydı. Aradan 10 dakika geçti ve sesini kısıp "Geldiik prenses" dedi. Baktığım da heryer ışıl ışıldı. Lunaparka gelmiştik. Ama ben çok severim burayı.. Araba durur durmaz gelip kapımı açtı hemen elimden tutup içeri girdik. Bu sefer bozmak istemedim ve elimi çekmedim. Ama kendisi elimi bırakıp önüme geçti.
"Bak şimdi prenses bu gece çok farklı olacak. İstediğin şeye istediğin kadar binebilirsin. Burası daha sürprizimin yarısı. İlerleyen saatlerde göreceksin devamını. Hmm şimdi hangisiyle başlamak istersin. "
"Berkay ciddi misin sen!? " (Allah'ım neden bu kadar odunuum)
"Evet hangisiyle başlayalım. "
"Farketmez bana. "
"İyi o zman beni takip et. " diyip tekrar elimi tuttu ve korku tüneline getirdi beni. Ben buna binemem giremem içeri korkarım yaa.
"Hadi ne duruyosun. Korkuyo musun yoksa? "
"Yok be ne korkacam" diyerek bindim. Ama tabi korkuyodum. Kapalı yerleri ve karanlığı sevmem ben fobim var benim.
Nedenini anlatıyım: Şimdi ben 10 yaşındayken yazın tatile gitmiştik. Bir gece odamdan kaçıp deniz kenarına gitmiştim. Kendi kendime düşünürken biri gelip eliyle ağzımı kapadı ve sonrası karanlık. Kendime geldiğimde çok küçük bir yerde olduğumu fark ettim ve ağlamaya, bağırmaya başladım. İçeri bir adam girdi bu babamdı!! Beni susturup benle konuşmaya başladı özür diledi ama ben onu umursamadım sonunda beni bırakmasını istedim ve o da hiç itiraz etmeden beni bıraktı. Koşarak eve gittim ve ağlamaya başladım annem yanıma geldi ama ben bişey anlatmadım. O günden beri karanlıktan ve kapalı yerlerden korkarım. Çünkü sonunda tekrar babam karşıma çıkacak diye. Babam dan da daha fazla nefret etmeye başladm o günden sonra insan kendi kızını nasıl kaçırabilir kii! Neyse unuttum artık onu bu anın tadını çıkarmalıyım.
Tünelden çıktığımız da korkuyla başımı kaldırdım. Berkay tekrar elimi tuttu ve lunapark da baya bi vakit geçirdik sonra arbaya binip sahilde bir yere geldik. Bir masa duruyordu üstü çok güzel dizayn edilmişdi heryer renk renk di. Yerlerde mumlar falan vardı. hemen oturup yemeğe başladık. Ben hayvan gibi yerken Berkay konuşmaya başladı.
"Sana bişey itiraf etmek istiyorum. Ben şimdiye kadar kimseye karşı böyle hissetmemiştim. Yani sevdiğim çok oldu ama hep içime attım. Belki düşünüyosundur bu çocuk boşta kalırmı diye haklısın belki biraz yakışıklıyım kendime haksızlık etmek istemem ama olmadı işte.. Sen nasıl bişeysin böyle. Beni değiştirdin sen. Neyse uzatmaya gerek yok. Seni seviyorum kızım ben. Biliyosun bunu. Şimdi sana cevap hakkı düşüyor. Ne diyosun! "
"Berkay sen çok tatlı ve yakışıklı birisin. Benim şimdiye kadar çok sevgilim oldu. Ama hiç birine farklı birşey hissetmedim. Şimdi de öyle. Yani seni seviyorum diyemeyeceğim ama senden etkilendim. Herşey etkilenmeyle de olmaz yani kusura bakma ama cevabım.. "
"Tamam anladım ben seni. Haklısın sende. Neyse yemeğe devam edelim hadi" Morali bozulmuştu belliydi.
"Şaka yaptııım. " diyerek kocaman gülümsedim. Berkay tam o sırada su içiyordu ve boğazına kaçtı sanırım öksürmeye başladı. Ben bağıra bağıra gülmeye devam ederken Berkay ayağa kalktı ve ciddi ciddi üstüme gelmeye başladı. Ben korktum ve hemen ayağa kalkıp koşmaya başladm. O da arkamdan yürüyerek geliyordu. Sonra ayağm takıldı ve yere düştüm. Berkay'ın yüzündeki gülümsemeyi gördüm kendini zor tutuyordu gülmemek için. Sonra elini bana uzattı ve hemen elini tutup kalktım beni kendine çekti ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Sonra kendimi çekip
" Ben açım Berkaaaay. ""Şimdi yemeğin sırası değil. Hadi gidiyoruz." Diyerek elimi tuttu ve arabaya binip bir bara geldik. Ama bara girmedik direkt çatıya çıktık. Çatıda iki tane minder vardı. Hemen oturduk. Yıldızları izledik beraber bişeyler içtik. Berkay devamlı benim elimi tutup bana sarılıyordu. Benim çok hoşuma gitmişti bu. Daha doyamadan tekrar çıktık ordan arbaya binmedik bu sefer yürüyerek gidiyorduk gittiğimiz yere o sırada şansa bak yağmur yağmaya başladı. Berkay hemen bir yere gidip saklanmaya başladı. Ama ben ellerimi açıp havaya bakmaya başladım ıslanıyordum çok mutluydum. Hemen berkayın kolundan tutup dışarı çıkardım beraber ıslandık. Sonra el ele giderken Berkay'a eve gitmek istediğimi söyledim. Çok üşüdüm ve hapşurmaya başladım. Berkay kafasıyla onaylayıp bir taksi çevirdi. Ama bizim evin adresini söylememişti. Sanırım onun evine gidiyorduk. Geldiğimizde taksiciye parayı verdi taksiden indik.
Evi dışardan çok güzeldi. 3 katlı bahçesi kocaman bir evdi. İçeri girdiğimizde ev ev değil mübarek saray. Kapısının dekorasyonu çok güzel. Bildiğim kapılardan farklı. Yuvarlak mavi desenli bir kapıydı. İçeride televizyon karşısında iki kişi vardı. Berkay elimden tuttu ve beraber televizyonun önüne geçtik. Üsüm başım sırılsıklamdı. Of rezil oldumm.
"Anne, baba bu sevgilim Sude. Sude bunlarda annem Havva babam Adem. "
"Merhaba efendim tanıştığıma memnun oldum. " diyerek elimi uzattım. Sevecen bir şekilde güldüler bana sonra berkay yanımızdan ayrılıp elinde kıyafetlerle geldi. Biz çok güzel sohbet ederken
"Şunları giy Sude. "İmalı bir şekilde "Tamam Berkay. Labavo nerde acaba" dedim. Yukarı çıkıp bana yerini gösterdi. Çabucak giyinip çıktım. Bana evini gezdirdi. 'Sonra istersen burda kalabilirsin' dedi bana ama ben kalkmak istemedim ve beni eve götürmesini istedim. Onaylayıp ailesiyle de vedalaşıp evden çıktık. Yolda devamlı gülüyordu. Ve eve geldiğimizde onu öpüp arabadan iniyordum ki kolumdan tuttu ve beni öpmeye başladı. Sonra arabadan inip eve girdim. Annem ve İrem bana devamlı soru soruyorlardı. Herşeyi anlattım onlara. Sonra odama çıkıp bir duş alıp olanları düşünürken kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
**
-Berkay-
Bugün gittiğimiz yerlerin hepsine Sude'nin bayıldığını biliyordum. Tüm bilgileri İrem'den öğrenmiştim. Çok mutlu olmuştu biliyorum. Ailemle de tanıştılar. Artık onu asla bırakmayacağım. Benim ilkim ve sonum olacak..