23

44 5 15
                                    

Sen yokken ne gece ne de gündüz,
ne ay var ne tek bir yıldız.

Keyifli okumalar.

"Su."

Enis'in yaklaşan sesi merdivenlerden inip bana doğru geliyor olduğunu bana bildirirken ellerimi yüzümden çekmemeye devam ettim. Sinirliydim. Kendime sinirliydim. Enis'e sinirliydim.

"Bana bakar mısın? Anlatmama fırsat verecek misin?"

Cevap vermeyerek ellerime değen gözyaşlarımı sildim. Anlatmasını istemiyordum. Onu duymak, görmek bile istemiyordum. Bana yaklaşıp karşımda durunca yanından geçerek merdivenlere yöneldim.

"Şuan yaptığın hareket çocukça. Dinlemeden gidecek misin gerçekten?"

"Çocukça. Küçükten sonra yeni lakabım bu mu? Söylesene Enis yaptığım hareketlerin, hissettiklerimin çocukça ya da küçük kelimeleri dışında bir karşılığı var mı senin için?" sinirden gülerken saçlarımı bir çırpıda toparlayıp geriye attım.

"Su eğer-" merdivenlerden yukarı çıkarken önüme geçerek durmamı sağladı.

"Eğer şimdi dinlemiyorsan bir daha anlatmakla uğraşmayacağım." Sesindeki alaycı ton kalbime büyük bir baskı uygularken cevap vermek için kafamı kaldırdım.

"Artık uğraşmana gerek yok. Keşke daha önce uzaklaşsaydım senden."

"Uzaklaşmak mı?" diyerek güldü. Beni ciddiye almaması sinirimi daha çok bozuyordu. Onun için değersiz olduğumu öğrenmenin üstüne bir de üste çıkan tavırları can acıtıcıydı.

"Evet uzaklaşmak. Sen-" onunla göz temasında olmaktan rahatsız olarak aşağı indim yeniden.

Benimle dalga geçiyordu.

"Sen nasıl sevgili yaptığın hâlde hâlâ daha benimle mesajlaşabildin?!"

"Konuşma fırsatı verecek misin Su?" kafamı iki yana sallayarak etrafta dolaşmayı sürdürdüm.

"Enis?"

Merdivenlerin başından Enis'in ismini seslenen kıza cevirdim bakışlarımı. Enis ise hâlâ bana bakıyordu. Bu kızın kim olduğu şuan umurumda bile değildi. Neden burada olduğu da.

"Küçük ve çocukça olduğunu düşündüğümü falan mı sanıyorsun Su?! Öyle sanıyorsan iyi dinle."

"Seni dinlemek istemiyorum." Gitmek için adımlamışken bu kez kolumu tutup beni engelledi.

Onu dinlemek istiyordum. Anlatmasını bunların yalan ve Ogün'ün uydurduğu bir saçmalık olduğunu söylemesini istiyordum. O an böyle söylemesinin bir sebebi olmasını diliyordum. Enis'in benimle konuşurken sevgilisinin olması... bilemiyordum.

"Seni ilk gördüğümde mesajlaştığım kız hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Yaşıtım sanıyordum seni. Kendini böyle tanıtan sendin, gayet de zekice. Her neyse-"

"Sevgilim?!"

Bakışlarımı bu defa seslenen kıza çevirmedim.

Sevgilisi?

Sevgilisi vardı.

Enis'in de bana karşı hisleri olduğunu düşünürken Enis başka bir kızla sevgiliydi. Bakışlarımı bu defa seslenen kıza çevirmedim. Doğrudan Enis'e bakıyordum. Gözlerinin en ücra köşelerine bakarak içimden geçenleri ona anlatmayı deniyordum. Onun yanında daha fazla ağlamak istemesem de yanaklarıma dökülen yaşları engelleyemiyordum.

Kırgınlığımı gözlerimden görebiliyor muydu? Çünkü ben onun gözlerindeki pişmanlık duygusunu göremiyordum. Belki de bana değer vermeyen birisini fazla önemsiyordum.

Onu omuzlarından sertçe ittirerek yanından geçtim. Kıza bir kere daha bakmadan üst kata oradan da sınıfa ilerledim. Çantamı alıp eve gitmeliydim.

Enis Kaya'dan nefret ediyordum.

*

Eve geldiğimde kendimi rahat bırakarak ağladım. Ağladım ağladım. Gözlerim kıpkırmızı olana kadar Enis'e hissettiklerim için bir aptal olduğumu düşünerek belki de bir saat boyunca ağladım.

Olanları idrak edip duşa girip kendime gelmeye çalıştım. Daha iyi miydim? Bilmiyordum ama gözyaşlarımın bir köşeye çekildiğini onun yerine soğukkanlılığımın ağır bastığını fark edebiliyordum.

Saçlarımı tarayarak aynadan şişen gözlerime baktım bir süre. Saçlarımı kurutup odama geldim.

İlk olarak telefonumun rehberine girdim. Enis'in numarasını ve sohbetimizi silerken içimde bir yerler acısa da yüzüm ifadesizdi.

Uğraşmazdı da olur da zahmet edip yazmaya falan kalkarsa diye onu yormamak adına numarasını da engelledim.

İşte her şey tam şu anda, başladığı gibi bitmişti.

Kendimi tanıyordum. Yatana kadar belki yine ağlayacaktım, bunun nasıl olduğunu anlayamayacaktım ve uyandığımda, asıl her şey o zaman bitecekti.

Kafamda ve kalbimde bitmeliydi Enis Kaya. Bunun için belki birkaç güne belki de bir haftaya ihtiyacım olacaktı.

Sonra'ysa Enis Kaya sadece bir lise aşkı olarak aklımda bir köşede rafa kalkacaktı.

*

Ben deniz olsam da
sen Ankara'sın...

OD | Textingimsi |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin