Pazartesi...
Dün gece Melis bizde kalmıştı ve heyecanıma ortak olmuştu.
Makyaj yapmamıştım çünkü geç kalkmış sayılırdım.
Melis malı yüzünden.
Niye sen alarmı kapatıyorsun ki?
Oyalanmadan formalarımı giyindim ve diğer günlerin aksine saçımı açtım. Genelde at kuyruğu falan yapıyordum.
Evden çıktığımda heyecandan ayaklarım birbirine dolanıyordu.
Enis'in dün geceki mesajlarını tekrar tekrar okuyarak parka doğru ilerledim.
Enis: Heyecanlandım.
Enis: Umarım geç kalmam.
Normalde hızlı gitmem gerekse de olabilecek tüm ihtimallere kendimi hazırlıyordum.
Sonuçta Enis Kaya'ydı bu.
Parka ilerlerken mesaj attım.
Siz: Son on beş dakika ha? :)
Enis: Saçların ne renk? Tipin nasıl nasıl tanıycam seni?
Siz: SÜPRÜZZ.
Telefonu kilitleyip cebime sıkıştırdım.
Parka gelmek üzereydim.
Yutkunarak her şeyin iyi olmasını umdum.
*
"Enis?" boynuna atlayan kıza bakmayı sürdürdüm ağacın ardında. Daha on dakikamız vardı buluşma vaktine.Bu kız da nereden çıkmıştı.
Şuan parka gelmiş bir ağacın arkasında saklanıyordum. Tam dediğim saatte karşısına çıkmak istiyordum çünkü.
Park beklediğim kadar da tenha değildi aslında. Birkaç kız ve bir erkek grubu vardı.
Ağacın arkasından çıkıp onların yanındaki bankın önünde dikilmeye başladım. Böylece onları rahatlıkla duyabilirdim.
"Nazlı ne işin var burada?"
Karşımdaki kız onun eski sevgililerinden birisiyse benden hoşlanmazdı muhtemelen.
Çünkü o sarışın,ela gözlüydü buradan gördüğüm kadarıyla.
Bense kahve saç ve koyu kahve göz rengine sahiptim.
"Okula giderken gördüm geleyim dedim."
Karşısına çıkmalı mıydım peki?
Tam vazgeçmiştim ki telefonuma mesaj geldi.
En azından sessizdeydi.
Enis: Geç mi kalacaksın?
"Kiminle yazışıyorsun sen sabah sabah?"
Sanane dememek için kendimi zor tutarken Enis "Seni ilgilendirmez. Birisiyle buluşacağım. Git."dedi. Bu kadar açık sözlü olması beni korkutmalı mıydı?
Enis: Bankların oraya geçiyorum.
Bankların önünde dikiliyordum resmen. Bana yanlışlıkla çarptığında yutkundum sessizce.
Gözlerim onun gözleriyle buluşunca göz ucuyla beni süzüp "Öyle ortada dikilme küçük."dedi.
"Küçük?"diyerek alayla güldüm.
"Evet. Beğenemedin mi?"
Bana bakmaksızın merakla etrafı süzüyorken omuz silktim.
"Seninle uğraşamam. Hadi okuluna git." dedikleri kalbimi acıtırken gözlerimi kaçırıp yutkundum.
Ellerimi cebime koyup okula ilerledim hızla.
Göz yaşlarım akmak için beni zorlarken derin bir nefes alıp tuttum kendimi.
Kızlar tuvaletine girdim hızla boş kabine ilerleyip göz yaşlarımı salıverdim.
O sırada telefonumun mesajlar kısmına girdim bir şey yazacak mı diye.
Ki artık umrumda bile değildi. Ya da umurumda olmamasını istiyordum.
Enis: Dakik değilsin anlaşılan.
Enis: Gel artık. Meraklandım iyice.
Siz: Enis. Gelmeyeceğim. Hadi okuluna git sen.
Göz yaşlarım yazarken beni zorlasa da en azından bana dediğini mesaj olarak atmıştım.
Tuvaletten çıkıp koridorun penceresine ilerledim.
Buradan park gözüküyordu.
Enis: Ne diyorsun sen? Çocuk oyuncağı mı bu?
Pencereden tepkilerini izliyordum sinirle saçlarından elini geçirdi.
Eli mesaj atmak üzere hareketlenirken telefonumu çıkarttım.
Enis: Gelmeme sebebin ne?
Siz: Ben küçüğüm Enis. Sana göre değilim.
Siz: Hoşça kal.
Onu engelleyip telefonu cebime koyup ders başlama zili eşliğinde alt kata,sınıfıma ilerledim.
Enis ile her şey başlamadan bitmişti kendimi garip hissediyordum. Yalnızca garip...
BÖLÜM SONU.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OD | Textingimsi |
Teen FictionSu sadece birkaç umursandığı mesaj görmek için Enis'ten bir iltifatta bulunmasını istedi, sağ olsun Enis Kaya da onu kırmadı. Enis:********* 05*********: Bu sayı ne be? Enis:Iban numaram. (Görüldü) Su karakterimizin saf duygularına Enis Kaya'nın...