18

60 6 14
                                    

Enis: aç kapıyı

Su: gir içeri gönlüm bekiyor

Enis: götüm dondu Su. Artık kapıyı açar mısın?

Su: Ne kapısı alkol bey.

Enis: Okulun kapısı. Nöbetçisin ve kulaklıkla müzik dinliyorsun ya.

Sonunda anladığımda şaşırarak ayağa kalktım ve kapıyı açtım.

"Pardon ya. Şaka yapıyorsun sandım." diyerek o okula girince kapıyı kapattım.

Kaloriferler bile henüz ısınıyordu ve bu soğukta ben de montla oturuyordum. Yani Enis cidden donmuştu.

Yüzündeki siyah atkıyı indirdiğinde burnunun ve yanaklarının kızarmış olduğunu gördüm.

"Yanakların kızarmış. Derse girmeden sıcak bir şeyler iç istersen."

"Isınırım birazdan. Nabersin?"

"Sınavlar yaklaşıyor. Gerginim biraz."

"Boş ver."

"Hadi geç kaldın dersine git." Kafasını sallayarak yanımdan uzaklaştı. Ben de  sandalyeme geri dönüp kulaklıklarımı çantama koydum.

Hoca gelirse müzik dinlediğim için kapıyı açamadım hocam pardon falan mı diyecektim?

Telefonumu cebime atıp sandalye oturdum. Yanımdaki kalorifere kolumu uzattım. Uyuklamak istiyordum. Nöbetçi olduğum için normalden yarım saat önce gelmiştim ve hâla çok uykum vardı.

Hem herkes derse girmişti. Biraz uyuklamak fena olmazdı.

"Su. Uyan."

Çalan zil sesiyle gözlerimi aralayıp karşımdaki Enis'e baktım.

"Dinlendin mi?"

Boynundaki nöbetçi yazan askıya bakarak kendi boynumu kontrol ettim. Benim askımı almıştı.

Duvardaki saate baktığımda yirmi dakikadır uyuduğumu fark ettim. Üstelik çalan zil ders ziliydi. Teneffüste de burada uyumuştum yani.

"Sen ne zaman geldin?" diye sordum ayağa kalkarken.

"Zil çalınca seninle uğraşmak için yanına geleyim dedim. Uyuduğunu görünce de görevini bir süreliğine üstlendim."

"Teşekkür ederim."

"Yenge."

Enis'in göz kırpışını izlemeye devam ettim. Çok tatlı gözüküyordu.

"Bu yengem niye yenge diyince bakmıyor?" Enis'in omzuna kolunu koyan Tuna'ya gülümsedim.

"Bana mı soruyorsun Su'ya sor."

"Bana niye soruyorsun. Git yengene sor." diyerek omuz silktim.

"Yengem sen değil misin?" Sorduğu soruyla kaşlarımı kaldırarak Tuna'ya ve Enis'e baktım.

"Öyle miyim?" Enis'e sorarcasına bir bakış attığımda Tuna'nın elini omzundan indirerek bana doğru yaklaştı.

"Öyle misin?" diyen Enis nöbetçi kartımı boynuma asıp geri çekildi.

"Ben kaçıyorum. Hoca sorarsa dayak yediği için revirde derim." Tuna merdivenlere koşarken Enis ona el hareketi çekince güldüm.

"Henüz teklif almadım." diyerek az önceki sorusuna cevap verdim.

Bir şey söylemeden sandalyeme oturdu.

"Öğretmenler zili çaldı hadi git Enis."

"Gideriz ya."

"Sendeki rahatlıktan istiyorum." diyerek bahçede kimse kalmadığı için okulun kapısını kapattım.

"Benimle basketbol oynarsan giderim."

"Bizim avuç emojisi diye bir şeyimiz vardı hatırlar mısın?" karşısında dikilmeyi sürdürdüm.

Voleybolda iyi olsam da basketbolda pek iyi değildim. Arada sırada keyfi olarak oynardım.

Enis ise okulun basketbol takımında olarak beni maça davet ediyordu.

"Ben de başka birisiyle hazırlanırım maçlara."

"Kolay gelsin." diyerek onu geçiştirdim.

"Gidiyorum. Beni özlersen mesaj atarsın."

"Ya da seni sinir etmek istersem." diyerek peşinden el salladım.

N'abersiniz gençler.

Öpüyorum sizike💖

Bayke💖

OD | Textingimsi |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin