12

90 12 15
                                    

Öğle molasındaydık. Günüm kelimenin tam anlamıyla kırgınlığın hat safhada olmasıyla geçiyordu.

Ön sıramdaki Melis ağzımdan laf alamayan Doruk'u yanımdan kaldırıp yanıma oturmuştu.

"O konunun olmadığını biliyorum güzelim ama bu kadar takmanı gerektirecek bir tip değil." omuz silktim çocukça. Beni teselli etmeye devam eden Melis'i dinlemek istiyordum.

Onu umursamamak ve bir an önce unutmak...

"Ben ondan hoşlanıyorken onun bu kadar kötü davranması. Üzüldüm anlıyorsun değil mi Melis?" bana sarılarak "Tabii ki de anlıyorum. Ama sen de beni anla. Senin adına üzülüyorum ve o gereksiz için de bu kadar kendini üzmeni istemiyorum."gözlerim dolduğunda derin bir nefes aldım.

"Onu engelledim. Bana küçük dedi Melis. Duyuyor musun? Bana-"

"Burada işte." sınıfa hızla giren Enis'in en yakın arkadaşı Burak ile gözlerim irileşirken benim tarafımı gösteren elini yanlış anladığımı umuyordum.

Onun hemen ardından içeriye giren Enis ile dolan gözlerimi kapatıp arkamı döndüm. Ne için gelmişti şimdi bunlar?

Kolumda hissettiğim ele ve sahibine baktım.

Gözlerindeki siniri gördüğümde bakışlarımı kaçırıp elimi sertçe çektim.

"Ne oluyor lan burada?" Kantinden gelen Doruk elindeki tostları masaya bırakıp Enis ile aramıza girdi.

"Benimle gelecek! Çekil şuradan." Doruk'u omzundan ittirdiğinde dişlerimi sıkıp "Hiçbir yere gelmiyorum. Arkadaşlarıma dokunamazsın ayrıca."

"Seni dinleyeceğimi sanıyorsan beni tanıyamamışsın küçük. Burak." Burak dedikten sonra kafasıyla Doruk'u işaret etmişti. Burak Doruk'a yaklaşınca onu engelledim.

"Bana bak Enis. Benim kardeşimi öyle götüremezsin." Melis'in çığlığını duyan Burak yüzünü buruştururken gözümden düşen damlaları gizlemek istercesine gözlerimi ovaladım.

"Haklısın. İnsanlık bu kıza yaramıyor"

Ben ne yaptığını anlamazken tabii ki de bir anda kendimi onun sırtında bulmayı beklemiyordum. Peşimdeki Melis'i Burak etkeni engellerken iyi ki sabah etek yerine pantalon giydiğimi düşündüm yoksa bir de onunla uğraşacaktım.

Ne diyorum ben ya? Beni aşağılayan çocuğun zoruyla bodrum katına iniyorduk ve cidden bunları mı düşünüyorsun Su?

Ayrıca bu beni nereden bulmuştu? Tabii Enis zeki bir çocuktu sabah söylediği cümleyi ona mesaj olarak attığımı hatırlayıp eksik parçalarla yapbozu tamamlamış olabilirdi.

Ama benim için tüm okulu gezip beni bulması heyecanlanmamı sağlarken sinirimi bastırmaya yetmiyordu. Muhtemelem böyle bulmuştu beni çünkü saçlarının yüzüne yapıştığını basket maçındaymış gibi terledigini fark ettim.

"Bırak beni!"

Gelmiş olacağız ki beni sonunda yere indirmişti. Karanlık bodrum katında çığlığım yankılanırken bana doğru yavaş adımlar atmaya başladı. Ondan uzaklaşmak için geriye doğru adımlıyorken durdu ve sinirle gözlerini yumarak konuştu.

"Kimsin kızım sen? Bir anda hayatıma giriyorsun ve bir anda çıkıyorsun!"sakin bir şekilde gelen sesi sonlara doğru yükselirken gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Sahi kimdim ben?

Enis Kaya'dan hoşlanan diğer kızlardan ne farkım vardı benim?

Cevabını bilmediğim bir soruyu bana sormamalıydı çünkü verecek bir yanıtım yoktu ki bu daha da sinirlenmeme yol açmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Asıl sen kimsin Enis Kaya! Senden hoşlanan bir kızı aşağılayak kadar mı karaktersizdin sen!" sesim yüksek çıkarken derin bir nefes alıp gözlerini açtı ve yumruk yaptığı elini yanımdaki duvara geçirdi.

Ağzımdan kaçan tiz bir çığlığı umursamadan onu ittirerek yanından geçmeye çalıştım.

"Kendini bir şey sanmak istiyorsun küçük. Ama bu fırsatı sana vermeyeceğim." yutkundum ne saçmalıyordu bu?

"Senden fırsat isteyen yok artık. Anladın mı?" kısık sesime küfretmek isterken ona karşı nefret beslememi gerektirecek cümle döküldü dudaklarından.

"Senden hoşlanmayacağım anladın mı?!! Şimdi buradan def ol!" Tükürürcesine söylediği sözler kalbimi acıtırken gözlerimden akan yaşları umursamadan onun gibi bağırdım.

"Senden nefret ediyorum Enis Kaya!" diyerek merdivenlerden koşarak çıktım.

Sınıfa hızla ilerlerken koridorda karşılaştığım Burak'ın küçümseyen tavırlarıyla duraksadım.

"Hayırdır? Bir şey mi diyecektin?"diye sorduğumda sırıttı.

Enis'e olan sinirimi bu çocuktan çıkarabilirdim belki de.

"Evet ne kadar mal olduğundan bahsetmeye ne dersin?"

"Tamam sonra da senin Melis'ten hoşlandığından bahsedelim istersen." diye tısladığımda alaycı ifadesi silinmişti.

"Öyle bir şey yok!" sert çıkışması beni 'aynen aynen'diye cevap vermeye itse de sırıtarak dökülen göz yaşlarımla "Hoşlanmak kötü bir şey değil. Ama kimden hoşlandığına bağlı. Ben bir karaktersizden hoşlanıyorum ama sen... Melis senin gibi bir mala layık değil ama özünde düzgün bir şeye benziyorsan senin için konuşurum Melis ile." yanından geçerken beni kolumdan çekip durdurdu.

Ona garip bakışlar attığımı anlarken kolumu çektim.

"Enis için seninle konuşmam bir şey değiştirmez bunu biliyorum ama onun için çok üzme kendini. Enis bu." bana dostça sarılırken ona güvendiğimi fark edip bir süre göz yaşlarımı akıttım. Sarılmasına karşılık verip "Teşekkür ederim."diyerek sınıfa girdim.

Doruk ile Melis'in tartıştığını gördüğümde kaşlarım çatıldı.

"Neden hiçbir bok yerine koyulmuyorum? Neden birisinden hoşlandığını bilmiyorum? Neden sizi korumama izin vermiyorsunuz?" saçlarından sinirle elini geçiren Doruk'a yaklaşıp "Özür dilerim. Ama önemli bir şey değilmiş zaten gördük sizinle."dedim.

"Bundan sonra en ufak bir şeyinizden bile haberim olacak. Bitti."Melis de yanımıza geldiğinde üçlü sarılma seansı yaptık.

Enis'in tepkisi sizce nasıl?

Su ondan uzak kalmaya çalışırken neler olacak?

Yb ne zaman gelsin?💕

OD | Textingimsi |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin