şenlik

59 4 2
                                    

"Minee. Hadi kalk artık ya"

"Kızım bi git başımdan"

"Kalk yoksa su dökerim"

Blöf yapıyor olmalıydı. Yine de konu Selin olunca emin olamadım ve nefesimi uflayarak dışarı verirken gözlerimi araladım. Selin boy aynamın karşısında durmuş sahip olduğum tek pembe renkli bluzun üzerinde nasıl durduğuna bakıyordu. Şenlik hazırlığına sabah erkenden başlayabilmemiz için sabah erkenden geleceğini söylemişti. Tekrar uyumamak için kendimle savaşırken

"Şenliğin başlamasına daha saatler var farkında mısın?" -kısa bir an telefonumun ekranına bakarak-

"Tam olarak sekiz saat on beş dakika" dedim.

"Hatırlattığın iyi oldu. Daha kıyafet provası yapıcaz. Hadi şimdi kahvaltıya" dedi ve uyandığımdan emin olunca da aşağı kahvaltıya indi. Ben de lavaboya girdikten sonra ince spor bir ceket giyip aşağı indim. Mutfağa girdiğimde selin ve annem derin bir sohbet içerisindeydiler. Galiba konu ünlülerdi. Ya da ayakkabılar? Pandalar bile olabilir, henüz uyku mahmurluğumu üzerimden atabilmiş değildim. Masaya geçerken selin kendinin ünlü krepleriyle doldurduğu tabağı önüme bıraktı. İçine farklı olarak ne koyuyor bilmiyorum ama hiç bu lezzette krepleri başka bir yerde tattığımı hatırlamıyordum. Tabağım bir kaç dakika içerisinde tertemizdi. Tam gözümü annemin tabağına dikmiştim ki selin kolumdan tutarak beni kıyafet provası için yukarı çekiştirmeye başladı. Mecbur peşinden sürüklendim. Selin orada olduğunu yeni farkettiğim küçük sarı valizini açıp kıyafetler çıkarmaya başladı.

"İnanmıyorum valizle mi geldin?" dedim.

"Çok kararsızım işte anla." dedikten sonra yatağın üzerine bir kaç kombin dizerek

"Sence seksi rock yıldızı mı sevimli kız arkadaş mı?" diye sordu. Bir yanda siyah deri pantolon üzerine beyaz bir t shirt dururken diger tarafta pembe bluzum ve mor mini bir çan etek vardı. Biraz düşündükten sonra

"Galiba benim daha iyi bir fikrim var" diyerek ona mor eteği siyah bir atletimi valizindeki deri ceketi denemesini önerdim. Kıyafetleri bir çırpıda üstüne geçirip aynanın karşısına geçti.

"Evet evet evet.. buna bayıldım yine de diğerlerini de deneyelim" diyip bütün kıyafetleri tek tek üşenmeden denedikten sonra bu ilk kombinde karar kıldı. Daha sonra deri pantolonu giymem için beni ikna etti. Üzerine de kırmızı örgü ve oldukça bol bir kazak giydim. Kazak çok gevşek örülmüştü. Bu yüzden yer yer deliklerden tenim görünüyordu. Bir de tabii ki martens botlarım. Onlar vazgeçilmezimdi ve selin de kendi martens larını giyecekti. İkimizde müthiş tatlı olmuştuk. Provamız bittiğinde saat ikiydi. Şenliğe beş gibi falan gitmeyi düşünüyorduk. O yüzden kalan vakitte duş alıp manikür pedikür falanla uğraştık. Ayaklarımız hiç görünmeyecek olmasına rağmen onlara da bakım yapıp oje sürdük. Bu görüntüyle ilgili değildi. Bu kendini mükemmel hissetmekle ilgiliydi ve biraz özgüven takviyesi sağlıyordu.

Kıyafetlerimizi giyip makyajlarımızı yapmayı bitirdiğimizde nihayet vakit gelmişti. Bizi alacak olan Ömer i beklerken Selin parfümümü alıp ikimizin üzerine de tonla sıktı. Elimle havayı yellerken

"Kızım ne gerek vardı bu kadar parfüme? Başım döndü" dedim. Selin gamzesini iyice belirginleştirecek şekilde gülümserken

"Hm.. böylece tatlı çocukları bayıltıp kaçırabiliriz" dedi.

"Bence ikisi birden olmaz. Onları kaçırıcağımız kesin. Belki bazıları kaçamadan bayılır."

"Bir dakika. Sana söylemedim değil mi? Ömer gelirken Ereni de alıcak"

Eveline (türkçe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin