Aman amann <3
Uzun zaman oldu değil mi? Aylardır kendimi bu bölüme hazırlamaya çalışıyorum. Karakterlerden çok uzaklaşmışım. Acının Yeri'ne final yazacağım derken Kahve Kulübesi'ni yazarken buldum kendimi.
Ama geldik, size umut getirdim.
Umut Atıfoğlu ve Begüm Dora'nın tek özel bölümü olacak, keyifle okuyun ve yorum yapmayı unutmayın :*
▪️
Bana bir iyilik yap.
Umut'un hesabında dolanıyordum. Üç yıl önce attığı tweetti bu. Bu cümlesinden sonra ona yazmaya karar vermiştim. Hayatımda aldığım en güzel kararlarımdan biriydi.
Telefonu kapatıp masaya bıraktım. Umut duştaydı. Onun varlığını, nefes aldığını bilmek benim için tarifsiz bir histi. Umut ve bir önce yaptığımız o balon gezisinden iki ay sonra evlenmiştik. Abim hazırlıklı olsa bile babam oldukça şaşırmıştı. Yine de her şey yolundaydı.
"Hayatım?" Salonun kapısına baktım. Umut elindeki havluyla saçını kuruluyordu.
"Sıhhatler olsun canım." dedim gülümseyerek.
"Teşekkür ederim, geliyorum şimdi. Tatlımızı yiyelim." Başımı sallayıp arkasından mutfağa gittim. Güzel giden bir şey daha vardı; Umut geçen yıl tam altı kilo almıştı. Notlarımıza devam ediyor, her hafta farklı bir puzzle bitiriyorduk.
Ve patates kızartması yemeye devam ediyorduk.
"Ben hemen şerbeti döküyorum." dedim. Fırından çıkardığım künefeye şerbet dökerken Umut ikimiz için süt koydu. Künefe ile süt içmeyi seviyordum ve zamanla o da sevmeye başlamıştı.
"Afiyet olsun." dedim. Birlikte tatlımızı yerken peynirin tatlıyı kesmemize engel olduğu yerde birbirimize yardım ediyorduk.
Çok mutluydum, onunla her anımda.
"Abin ne zaman evleniyor?" diye sorduğunda omzumu silktim. Dört ay önce Yeter ile nişanlanmıştı ama düğünle ilgili bir gelişme yoktu.
"Bilmiyorum, konuşmadık. Harıl harıl ders çalışıyor ikisi de." Güldü. Ona yandan bir bakış attım.
"Onur ve eğitim aşkı."
"Sana da oku dedim ama istemedin." dedim, bir çatal daha alıp yemeyi bıraktı. Tatlıyı önüme çektim.
"Bir işime yaramaz bu saatten sonra. Sınava hazırlık, iki bilemedin dört yıl okulu bitirmeye çalışmak... Zor." Bir şey demedim. Saygı duyuyordum. Kafası meşgul olması için ders çalışmak güzel bir seçenekti ama fazlasıyla kitap ve haber okuyorduk.
"Geç saatte yemek yemeyi bırakmalıyız." dedim arkama yaslanarak. Elini göbeğime uzattı ve gülümseyerek okşadı.
"Bence artık bebeği ertelemeyi bırakmalıyız."
"Umut!" dedim adını vurgulayarak. "Hazır değilim."
"Evlenmeden önce izin versem zaten yapacaktık bunu. Şimdi niye nazlanıyorsun."
Sırıttım. "O seni elde etmek içindi." dedim. Bana düz bir bakış attı.
"Ben anlamam, takvim midir nedir kontrol et. En verimli olduğun gece deneyeceğiz." Gözlerimi irice açtım. Konuyu dağıtmak için kalktım ve bardakları makineye koydum.
"Ne yapalım bu akşam?" diye sordum. Ayağa kalktı, çıkmadan önce bana ciddiyetle baktı. Aynı şekilde bakışına karşılık verdim.
"Bebek." dedi ve mutfaktan çıktı. Peşinden salona gittim. Işığı kapatıp lambaderi açtığımda koltuğa uzandığını gördüm. Yanına giderek üzerine çıktım. Başımı göğsüne yasladığımda kalp atışları beni karşıladı.
"Kalbin çok güzel atıyor." diye fısıldadım.
"Durmasından korktuğun için bebek istemiyorsun." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Umut saçmalama. Evlendik biz, bunu hiçbir zaman düşünmedim."
"O zaman neden korkuyorsun?"
"Bu kadınsal bir his, korkuyorum işte. Doğumdan falan." dedim. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Tavanı izliyordu.
"Eğer tedaviye cevapsız kalsaydım normal şartlarda bir yıl içinde ölmem gerekiyor." Ağırlığımı vermemeye çalışıp doğruldum, yüzlerimizi aynı hizaya getirdiğimde gözlerini yüzüme indirdi.
"Umut lütfen, hastalığın ilerlemiyor. Gayet iyi gidiyoruz. Hem daha bir sürü planımız var." Uzanıp dudaklarını öptüm. İkimizde de süt kokusu vardı.
"Tekrar balona bineceğiz." dedi, başımı salladım. Yanağını okşarken onu izlemeye devam ettim.
"Notlarımıza göre izlememiz gereken 22 film daha var." dedim.
"On yedi kitap." dedi, gülümsedim. Koltuğun hemen arkasındaki duvarda ikimizin puzzle fotoğrafı vardı. Bin parçaydı ve fotoğrafta kameraya bakarak el ele tutuşuyorduk. Bitirmemiz iki günümüzü almıştı. En hızlı bitirdiğimiz puzzle oydu.
"Bebek yapalım." dediğinde sesli bir şekilde güldüm ve doğrularak tişörtümü çıkardım. Yine hayır diyeceğimi düşündüğü için şaşkın bakışlarla bedenime baktı.
"Kabul, deneyelim bakalım." dedim ve eşofmanının önünü çözmeye başladım.
"Dur, burada mı?" diye sordu, bir şey demeden eşofmanını indirdim.
"Sana bebek için bir şans veriyorum hayatım." dedim sırıtarak. Bir yandan ben de kendi şortumu çıkarıyordum.
"Çok ani oldu, yatakta yapsaydık." Şaşkın yüzüne yumuşak bir öpücük bıraktım.
"Bence konuşacağına iyi değerlendir." diye fısıldadım. Yüzü normale döndü ve aniden üzerime çıktı. Bebeği bu kadar istediğini bilmiyordum.
Umut'un yaşayacağına inancım tamdı. Her anında yanında olacaktım ve planladığımız her şeyi yapacaktık.
Belki bebeğimizle birlikte.
▪️
Bitti
Umut'un yaşamasını, bebeklerinin olup olmayacağını hayal gücünüze bırakıyorum. Bence bebekleri olduğunda adını ne koyacaklarını da tahmin edersiniz.
Kız veya erkek; sizce isimlerini ne koyarlardı?
Halaskar'ın başka konusu olmadığı için farklı bölümler yazmak aynı şeyleri tekrar ettirmek olurdu. Bu yüzden tadında bırakalım ve onlara mutlu bir hayat dileyelim.
Umudunuzu kaybetmeyin, görüşmek üzere. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALASKAR
Teen Fiction"Bana bir iyilik yap." Bu cümle, iki kişinin umudu oldu. 23.08.2019 ♂️ 28.02.2021 © Hikayenin tüm hakları saklıdır. ©