Dünya yüzünde görülen bütün güzelliklerin neşenin sultanı olan ve daima gülümser duran Aphrodite; Eros adındaki kanatlı güzel bir çocuğun da anası idi.
Annesi gibi Eros da dünyaya hayat, neşe saçardı ve her türlü çoğalmaların nazımı idi. ilkbaharın kokulu nefesi olan Zephyros ile kanatlarını açarak, gül mevsiminde her yere giderdi.
Onun geçtiği yollara bakılınca , renk renk çiçeklerin açıldığı görülürdü. Aphrodite gibi Eros da, Tanrıların ve insanların kalplerinde aşkın ilahi ateşini yakardı, onların mutluluklarını veya bahtsızlıklarını hazırlardı.
Bütün gönüllere buyruğu geçirir, onları başka bir alemde yaşatırdı. O isterse pis kulübesinde oturan bir dilenciyi kalbinden vurarak bir kral haline kor, yahut bir kralın kalbini sevgiye karşı kapayarak, onu hiçbir şeyi olmayan bir fakir yapardı.
Dağlarda dolaşan vahşi hayvanlar bile onun ilahi buyruğunu tanırlar, ona boyun eğerlerdi. Çoğu zaman korkunç aslanlar, azgın kaplanlar, onun şarına koşulurlardı.
Onun sayesinde insanlar dostluğun zevklerini, arkadaşlığın neşelerini ve lütuflarını tadarlardı. Hakiki ve yüksek aşkların yanı başında bulunan büyük ıstırapların ateşine yanmakta da ayrı manevi bir zevk bulunur.
Eros'un elinde her zaman oklar yahut tutuşmuş kızgın bir meşale bulunurdu. Nedense o, daima teşebbüslere gözyaşları karıştırmaktan, saadete zehir dökmekten zevk alırdı.
Psykhe'nin hikayesini bilenler bu hakikatı daha iyi anlarlar. insan ruhu neşesini de ıstırabını da hep " Eros (Aşk) a borçludur. İnsan ne kadar çok severse o kadar çok ıstırap çeker, acı duyar. Acı duymadan sevmek olamaz.
PSKYHE "RUH" İLE EROS "AŞK"
Psykhe, bir kralın üç kızının en güzeli idi. Gerçekten o kadar güzeldi, o kadar gönül alıcı idi ki, onu görenler, Aphrodite'yi görmüş sanırlar ve ona tapınırlardı.
Gönüller sultanı Aphrodite, fani bir kıza gösterilen bu aşırı derecedeki sevgiyi kıskandı ve bir gün rakibinden öç almak istedi. Oğlunu çağırarak dedi ki:
- " Eros " oğlum, yapılacak bazı şeylerim var, bana yardımdan kaçınmayacağına eminim, utanmak bilmeyen bazı erkekler benim ilahi güzelliğimle, fani bir kızın güzelliğini mukayese ediyorlar. Haydi çocuğum, git; güzellikte bana eşit saydıkları o kızın kalbini yarala, onu dünyanın en çirkin bir erkeğine metres yap;
Annesinin buyruğu üzerine Eros, Tanrılar dağından yere indi. Psykhe'yi buldu.
İzzetinefsi yüksek olan ve güzelliği ile övünerek kimseye gönül vermeyen bu eşsiz güzelin kalbini oku ile yaralamak ve onu biçimsiz bir erkeğe aşık etmek arzusunda idi; fakat kızın kalbini nişan alarak okunu atmak üzere iken, onun güzelliğine hayran oldu, onu başkasına aşık etmek isterken kendisi onun candan aşığı oldu.
Psykhe'yi sihirli bir saraya götürdü. Bu saray uyuyan bir ormanın kalbinde kurulmuş, muhteşem, fakat ıssız bir saraydı. Kanatlı güzel delikanlı, kendini göstermeden bu saraya giriyor ve sevgilisiyle buluşuyor, hatırası unutulmaz hoş zamanlar yaşıyordu.
Sihirli sarayda sevgilisinin arzu ettiği her şey bulunuyordu. Fakat Psykhe, kendisini çıldırasıya seven bu esrarlı aşığın tatlı yüzünü aydınlıkta bir türlü göremiyordu.
Çünkü o hep gece geliyordu. Bununla beraber bir gece Aphrodite'nin oğlundan, elleriyle, okşamalarıyla çok latif, çok güzel bulduğu yüzünü göstermesini rica etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİTOLOJİYE DAİR HER ŞEY
RandomSizlere mitolojiyle ilgili öğrenebileceğiniz her şeyi kendim tasarladığım soy ağaçlarıyla birlikte anlayabileceğiniz açık bir anlatımla anlatmak istiyorum. Hepsinin doğru olduğunu savunuyorum ama illa ki içinden küçük prüzler çıkacaktır.