Hestia, Yunanca "Ocak" demektir. Mitolojide Hestia, aile ocağını temsil eden bir Tanrıçadır. Daha doğrusu her evin her ailenin ocağında veya tapınakların mihrabında yanan ateşin Tanrıçasıdır.
Hestia, diğer Tanrılar gibi halkın muhayyilesinden doğmadığından onun hakkındaki mitler hemen hemen yok gibidir.
Hesiodos'a göre, - ( Çünkü Homeros'tan evvel bu Tanrıça bilinmiyordu) -
Hestia, Kronos ile Rhea'nın kızı ve Zeus'un kız kardeşidir. İlk doğan, bir Tanrıça olmak itibarı ile Tanrıların da, insanların da, en çok saygısını o kazanmıştır. Teşrifatta , bütün Tanrılardan evvel o gelirdi.
Zeus, Hera, Hades, Poseidon bunların hepsinin ablası olduğundan çok sayılır ve sevilirdi. Fakat o, bu sevgi ve saygıdan şımarmazdı.
Hiçbir hadiseye, hiçbir şeye karışmaz, diğer Tanrıları sinirlendiren olaylar karşısında hareketsiz kalırdı.
Zaten büyük filozof Platon, "Tanrılar sarayında yalnız Hestia hareketsiz kalır" derdi. Artemis ve Athena gibi o da kocaya varmadı.
Deniz Tanrısı Poseidon ile Apollon, ona aşık oldular. Onunla evlenmek istediler, fakat temiz bir bakire olarak kalmak isteyen Hestia, bu teklifleri daima reddetti.
Bir gün Poseidon ile Apollon onun peşine düştüler, onu sıkıştırıyorlardı. Hestia, kardeşi Zeus'un yanına koştu, kendisini kurtarmasını rica etti ve onun himayesine sığındı.
Baş Tanrı Zeus'un başına, elini koyarak ebediyen bakire kalacağına and içti ve bu andını tuttu, hiç kimseye gönlünü kaptırmadı, hiç kimse ile evlenmedi.
Hestia'ya Romalılar, Vesta derler ve Vesta namına bir mabed kurdukları zaman onun korunmasına, evlenmemiş bakire kalmış kızları ayırırlardı.
Ölünceye kadar bakire kalmaya and içen Vesta rahibeleri, yeminlerini tutmazlarsa diri diri toprağa gömülmek cezasına mahkum olurlardı.
İnsanlara ev yapmalarını öğreten, aile hayatına ait huzur ve sükunu, mutluluğu sağlayan Ocak Tanrıçası Hestia idi.
Ailenin kutsallığını ve istikrarını temsil eden Hestia, Site'nin esas Tanrıçası sayılmaya başlandı.
Çünkü Site de bir büyük aile demekti , doğrusu site'lerin her biri ailenin çoğalmış bir ocağı, "Umumi bir evi" sayıldığından, oralarda Hestia namına daima yanan ve hiç sönmeyen bir ateş bulunurdu.
Orası umumi hayatın bir iman merkezi sayılırdı. Eski zamanlarda site'nin kralının, ocağı sonraları "Pritana Ocağı" haline çevrilmiş oldu.
Burası fakirlerin sığındıkları yer, misafirlerle yabancıların kabul olundukları, ağırlandıkları bir mekan oldu.
Daire biçiminde olan bu binanın ortasında Hestia mihrabı bulunur, sitenin ateşi, hiç sönmeksizin orada yanar dururdu.
Harp zamanlarında, asker sevkiyatında bu ateşten alınır, götürülür ve muhacirler yeni oturdukları şehre, Yurt Tanrısının bu mukaddes ocağından ateş alırlardı .
Site'nin mukaddes ocağında alev saçan bu kutsal ateş, bütün Yunanistan'a, sonraları bütün yeryüzüne yayıldı.
Bu kutsal ateşin merkezi Delphi'de idi. Aiskhylos'un anlattığı vechile;
doğuda, batıda, yeryüzünün iki ucunda Zeus'un uçurup saldığı iki kartal gelmiş, Delphi' de birbirine kavuşmuşlardı.
Gerçekten Delphi'de Hestia'ya mahsus büyük ve muhteşem bir mihrap vardı, bu mihrap Yunanistan'ın hatta bütün dünyanın "Umumi Ocağı" sayılırdı.
Hestia'nın heykelleri pek azdır. Argoslu Glaukos'un Olympia şehri için yaptığı heykel meşhurdur.
Paros'ta onun heykellerinin en tanınmışı vardı. Tanrıça bazen ayakta tasvir edilir. Fakat daima o hareketsiz bir halde imiş gibi bulunur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİTOLOJİYE DAİR HER ŞEY
De TodoSizlere mitolojiyle ilgili öğrenebileceğiniz her şeyi kendim tasarladığım soy ağaçlarıyla birlikte anlayabileceğiniz açık bir anlatımla anlatmak istiyorum. Hepsinin doğru olduğunu savunuyorum ama illa ki içinden küçük prüzler çıkacaktır.