HERO İLE LEANDROS
Çok eski zamanlarda, bugün bizim ( Çanakkale Boğazı) dediğimiz " Hellespontos" un, Avrupa kıyısında, Sestos adını taşıyan bir şehir bulunuyordu.
Bu şehir surları arasında Aphrodite namına yapılmış büyük ve ünlü bir tapınak yükseliyordu. Bu tapınakta görevi bulunan bir bakire vardı.
Adı Hero olan bu kızın güzelliği Sestos şehrinin sınırını aşmış, bütün Hellespontos dolaylarına yayılmıştı. Aphrodite, mabedinin kumrularına bakan Hero'yu görenler onu, Güzellik Tanrıçasının kendisi sanırlar, güzelliği karşısında önünde eğilirler, kendilerinden geçerlerdi.
Her sene, soğuk günler gidip de, ilkbaharın çiçekli günleri gel ince tabiatı süsleyen, güzelleştiren tanrıça namına bayramlar yapılırdı.
İşte bu ilkbahar bayramlarında " Sestos"a civar şehirlerden , kasabalardan akın akın insanlar gelirdi.
Bunlar arasında , seven ve sevilen mutlu kimseler bulunduğu gibi, aşktan nasibini almamış, gönlü kırılmış birçok ümitsiz aşıklar da gelirler, ayinlere iştirak ederler, Aphrodite mabedinde ağlarlar, kalplerinin pasını silmesi ve aşkla onları diriltmesi için, gönüllere hükmeden, tanrıçaya yalvarırlardı.
İşte böyle bir bayram günü boğazın öbür kıyısında oturan Leandros adında güzel bir delikanlı Sestos'a gelmiş ve Aphrodite mabedinde yapılan ayinde bulunmuştu.
Abydos'lu olan Leandros; 18 yaşını yeni doldurmuş bir gençti, alnına mersin ağacının yapraklarından bir çelenk koymuştu, bir elinde bir kumru yuvası, ötekinde etrafa güzel kokular yayan bir vazo bulunuyordu.
Mabedin kapısından girdi, utangaç olduğundan, kalabalıkta etrafına bakamıyor, gözleri önünde mihraba doğru ilerliyordu.
Armağanlarını mihraba koyunca, mabedin kumrularına bakan güzel rahibe ile, yani, Hero ile karşılaştı . Ve bir an bakıştılar. Delikanlı şaşırdı , bu güzellik karşısında kendinden geçti .
Aphrodite'yi, onun kendisini görüyormuş gibi oldu. Sonra geri çekildi, düştüğü heyecandan, uğradığı şaşkınlıktan kendini kurtarmak için mabedin kalın sütunlarından birinin arkasına gizlendi.
Muhteşem ayin başlayınca, kendinde kuvvet ve cesaret buldu, gözleri yine rahibeye doğru kayıyor, onun uzun boyu, güzel endamı, hoş yürüyüşü; yüzünün parlaklığı, tatlı tebessümü görenleri büyülüyordu.
Büründüğü tülü, sanki Eros ile Zephyros; teni, göz kamaştıracak derecede şeffaf olan mütenasip bacaklarını seyretmek için kavga ediyorlarmış gibi kaldırdıkları, etekliklerini sağa sola hareket ettirince Leandros'un aklı başından gidiyordu.
Acaba onun beyaz eline dokunabilirler miydi?
Yahut, Hero, bir defa olsun güzel gözlerini kendisine çevirebilir miydi?
Fakat o bir rahibe, kendisi ise toy ve utangaç bir delikanlı idi, fakat aşk nelere kadir değildir ki?
Bazen bir dilenciyi bir kral kadar gururlandırır, bazen en korkak bir insanı kahraman yapar. Bununla beraber Abydos'lu delikanlı, korkak değildi, çünkü sevmeye başlamıştı , bütün varlığı ile seviyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİTOLOJİYE DAİR HER ŞEY
RandomSizlere mitolojiyle ilgili öğrenebileceğiniz her şeyi kendim tasarladığım soy ağaçlarıyla birlikte anlayabileceğiniz açık bir anlatımla anlatmak istiyorum. Hepsinin doğru olduğunu savunuyorum ama illa ki içinden küçük prüzler çıkacaktır.