[ 23 ]

1.4K 234 266
                                    

Yeni bir gün daha! Kötü şeylerin değişmediği ve üstüne yeni  güzel şeylerin eklenmediği yeni bir gün... 

Yine içinden çıkamadığım bir sürü duygusal karmaşıklık...

Yavaş yavaş tükendiğimi hissediyordum. Yavaş yavaş bittiğimi... En acısı da bir çözüm bulamamak, bir şeyleri yoluna koyamamaktı. Ne yapacağımı bilemememdi. Sadece yaşıyordum. Sonunda ne olacağını bilmeden, ne beklediğimi bilmeden bekliyordum. 

Yine onu rüyamda gördüğüm bir geceydi. Bu aralar rüyalarım kötü değildi. Onun canını yaktığımı ya da bana kızdığını görmüyordum. Güzel şeyler yaşarken görüyordum bizi. Bir kahve içerken ya da kitap okurken... Yan yatağımda uyurken görüyordum onu. En acısı da o rüyadan uyandıktan sonra saatlerce boş yatağını izlemek oluyordu. 

İçinde bulunduğumuz asla açıklanamayan durum yüzünden fotoğrafları da yoktu. İzlemek istediğim o videolarda... Hepsi benim yüzümden içeride tozlanıyordu. Elimde sadece o tokası vardı. Şimdi daha iyi anlıyordum. O tokanın bendeki etkisini... Ona her baktığımda neden yılan desenli gördüğümü... O zamanlarda sana ait olan tek şey elimdeki bir tokaydı. Her şeyin birbirinin bu kadar aynı olması ne kadar acıydı.

Ona, kendimden daha çok üzülüyordum. Ruhumun sahip olduğu ilk bene... Ne acıydı! Yaşadıkları sanıyorum ki benden çok daha zordu. En azından ben şanslıydım. Beni her zaman destekleyen, her zaman yanımda olan kardeşlerim vardı. İyi olmam için her şeyi yapan kardeşlerim... Ama o benim gibi değildi. Onun hissettiği yalnızlığı şu an bile kalbimde hissedebiliyordum. Yalnızlığı, ruhuna işleyecek kadar büyük olmalıydı. Arada beni garipleştiren şeyler hala senin izlerin miydi? Sen mi içimden hükmetmeye çalışıyordun bana? 

Aynadaki ıslak yüzüme bakmaya devam ederek bunları düşündüğümde derin bir nefes verdim. Asla sonuna varamadığım, bir cevap bulamadığım düşüncelerimdi. Yüzümü kurulayıp banyodan çıktığımda ev her zamanki gibi sessizdi. Honja... Seon Ah gibi değildi. O ne kadar gürültülüyse, bu da bir o kadar sessizdi. Üstelik onu istemediğimi anladığı günden beri çok daha fazlaydı. 

Etrafa bakınarak mutfağa girdiğimde masanın üzerinde hazır olan kahvaltıya bakıp derin bir nefes verdim. Asla pes etmeden, her gün yemememe, onu azarlamama rağmen hazırlıyordu. Yine aynısı oldu. Masaya bile yaklaşmadan kahvemi hazırlamaya başaldığımda arkamda duymuştum ayak seslerini. Onu görmesem... Seon Ah ile ortak olan o yüzünü görmesem her şey benim için daha kolay olacaktı.

"Sizin için kahvaltı hazırlamıştım." Dedi sakin bir sesle. Yeniden "siz" olmuştum.

"Yemeyeceğim." Ona yüzümü dönmeden kahvemi hazırlamaya devam ettiğimde bana yardım etmek istercesine sokulmuştu yanıma. O değildin, neden onun gibi kokuyordun? Dolan gözlerimi çevirdiğimde onun sıcak suyu koymasına izin verdim. Tezgahtan uzaklaştığında elindeki zarfı bana uzattığını görmemle sonunda başım ona çevirmiştim.

"Jin, maaşımı bırakmış ancak ben bunun hepsini alamam." 

"Neden?" Tek kaşım kalkmıştı.

"Bir süredir zaten size yük oluyorum. Burada yaşıyorum, her şeyinizi kullanıyorum. Bu yüzden maaş almak istemiyorum. Siz zaten karşılığını bana fazlasıyla ödüyorsunuz." Derin bir nefes verip gözlerimi devirerek dolaptan bardağımı indirdim.

"Alt tarafı sadece uyuyorsun. Yemeği, temizliği ve diğer tüm işleri yapmaya devam ediyorsun. Bunların bir karşılığı olmalı." 

Ama sizin benim için yaptıklarınız onların yanında bir hiç."

"İzin ver de buna biz karar verelim." Bardağı alıp mutfaktan çıkmak için arkamı döndüğümde boş olan elimi tutmuştu. Sadece serçe ve yüzük parmağımdan... Başımı indirip elimize baktığımda kurumuş dudaklarımı ıslattım. 

KRAL | MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin