Tarih kendini tekrar eder mi? Hem de en iyi şekilde. Bir anda yaşadığınız şeylerin aynısını yaşarken bulursunuz kendinizi. Ya da bir dejavu hissiyle... Sanki bu anı daha önce yaşamıştım dersiniz içinizden. Ya bunu ya da çok benzerini... Belki de önceki hayatınızdan kalan ruhunuzun anımsadığı bir anıdır sadece.
Benimkiler bir hatıradan daha fazlaydı beni için. Bir rüyadan daha fazlaydı. Dün gibiydi her şey. Ve o her şeyin yeniden aynı sonla bitmesine izin vermeyecektim. Bu sefer... Bu sefer bana verilen o kaderin sonunu değiştirecektim. Bu sefer onu ve kendimi acıya hapsetmeyecektim. Bu sefer onu kurtarmayı başaracaktım.
"Yoongi! Yoongi... Bir şeyler yapmamız lazım! Yoongi kendine gel!" Görüntü ve sesler derin karanlıktan çıkıp bana ulaştığında her şey netleşmişti. Zihnim görmek ve duymak istemediğim her şeyi sıfırlamış gibi beni kilitlediğinde kendime gelmemi sağlayan şey Jin'in güçlü tokadıydı.
O sırada etrafımdaki kargaşayı fark etmiştim. Yükselen sesleri, hep bir ağızdan konuşanları, ne yapacağını bilmeden sadece baka kalanları... Zihnimin bana oynadığı bir oyun değildi. Bir düş değildi. O gerçekten... Gerçekten kapımızın önünde kanlar içindeydi.
Seon Ah'ı son gördüğüm halindeydi.
"Daha fazla bastır!" Kan görmeye dayanamayan Hoseok tüm soğukkanlılığıyla Taehyung'un ince hırkasını Honja'nın karşına bastırıyordu. Bir yandan da Honja'nın bilincini açmaya çalışan Namjoon'a yardım ediyordu.
Bizi ayakta tutmak için seçilen doğru kişilerdi.
"Ne yapacağız? Hyung... bir şeyler yapalım! Ne olacaksa olsun ambulansı arayalım!" Taehyung şiddetle bağırdığında diğer kapılardan gelen açılma sesleriyle daha fazla irkilmiştim.
"Hastaneye götüreceğiz. Çekilin."
"Hyung, ambulans..."
"Geç gelir. Biz götüreceğiz." Çocukların yanına çöküp birden onu kucağıma aldığımda asla kendinde değildi. Başı yere doğru düşerken koşar adımlarla asansöre yönelmiştim. Çocuklar peşimden geldiğinde Jimin ve Jungkook merdivenlerden inmişti. Hoseok hala yanımda açık yarasına basarken gözümü o güzel yüzünden alamıyordum.
Kanlar ve morluklar içindeydi. Bunu sana kim yapmıştı?
Bu dünyada canını kim yakmıştı Kraliçem?
"Daha fazla bastır Hoseok! Kanamayı durdur!" Hoseok ağlayarak elindeki kıpkırmızı olmuş, önceki rengini unuttuğum hırkayı bastırdığında açılan kapıyla dışarı yöneldim.
Çocuklar çoktan arabayı girişe çektiğinde minibüsün arka koltuğuna oturdum ve başı dizime gelecek şekilde onu uzandırdık. Araba büyük bir hızla yola koyulduğunda herkes kanlı elleriyle şok içindeydi. Herkesin içinden her şeyi sorguladığına emindim ama kimse bunu seslendiremiyordu.
"Bu sefer değil. Bu sefer ölmene izin vermeyeceğim. Bu sefer seni kurtaracağım Kraliçem! Seni kurtaracağım." Gözyaşlarımı onun yüzüne akıtırken saçlarını okşayarak söylüyordum bütün bunları. Bu sefer başaracaktım!
"Seon Ah! Seon Ah! Gözlerini aç ve bana bak... Seon Ah!"
"Hyung..." Yere çökmüş Taehyung onun elini kavradığında ikimizin de gözünde aynı şeyin canlandığına emindim.
Başımıza neler geleceğini düşünmeden, kariyerimize ne olacağını bile sorgulamadan durmuştuk o hastanenin önünde. Yeniden kucağımda, kanlar içindeyken koşarak girmiştim hastaneye. Yardım isteyerek ve herkese yalvararak...
Doktorlar onu kucağımdan almak istediğinde vermek istemeyecek kadar korkak ve endişeliydim. Onu son görüşüm bu muydu sorularını zihnimde canlandıracak kadar korkaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRAL | MYG
Fiksi PenggemarMadem bu Krallıkta yerim yok, kendi Krallığımı kuracağım. Kurduğum bu gizli Krallığın Hayalet Kral'ı olacağım. Ve sen Seon Ah... Seni bulup, içeri girmenin yasak olduğu bu Krallığımın tek Kraliçesi yapacağım. "BİR DE BU HİKAYEYİ BENDEN DİNLEYİN. SI...