İyi okumalar.
Umarım bir gün gökyüzüne düşerim. Dünya, gökyüzünün beni yutabileceği kadar eğilse, gökyüzü dışında bir yerde var olmuş olduğum gerçeği sonsuza kadar silinse.
Yaşamaya devam etmek bana sadece nasıl rezil bir mahluk olduğumu hatırlatıyor.
Dünyada bir fazlalığım.
----------------------------------------------------------------
Bunu yapamam.
Akaashi boş boş telefonuna baktı. Alarmu yüzüne haykırıyordu.
6:25 AM
Akaashi homurdandı. Uyanmak belki de yaşamanın en kötü yanıydı. Direk yaşıyor olmaktan bile kötüydü.
Sadece daha uzun süre uyuyabilmek istiyorum. Sonsuza kadar uyumak kulağa güzel geliyor.
Kapatma tuşu Akaashi'ye yabancı değildi. İkili beraber baya uzun zaman geçirmişti. Sabahın erken saatlerinde Akaashi ona daha fazlası için yalvarırken yatakta boğuşurlardı. Her zaman daha fazla. Müzik sesi kesilene kadar telefonunu bastırdı.
6:27 AM
Başka bir yüksek ses telefonundan yükseldi. Ne yazık ki Akaashi'nin suçluluk duygusu ve telefon alarmları hep birlikte çalışıyordu, sanki ruhunun iki farklı parçasıydılar ve uyku ve Akaashi de sonunda ayrılmaya mahkum iki sevgiliydiler. Akaashi'nin sabahları uyanması, tabii uyursa, her zaman zordu ve her zaman en az dört tane alarm kurardı. Sadece fazla değil, alarmları özellikle birbirine çok yakın aralıklarla kuruyordu ve suçluluk, Akaashi'nin sevgilisi uykuyu kovalarken kalkmaktan başka şansı kalmıyordu.
Akaashi alarm kapanana kadar rastgele telefonuna vurdu.
6:29 AM
Akaashi sessizce yüzünü yastığına bastırıp ağlamaya başladı. Sesi bazı insanların acı bir gerçeği duyduğunda veya çocukluk travmasını hatırladığında çıkardıkları o sahte ağlama-gülme sesine benziyordu; fok balığı gibi, doğaya aykırı bir ses. Akaashi örtüsünü bir kabuk gibi etrafına sardı ve kendisini dış dünyadan korumaya çalıştı. Kolunu hızla içeri çekmeden önce son defa uzandı ve sıradaki alarmı kapattı.
6:31 AM
Akaashi şimdi sinirliydi. Örtüsünü yatağa fırlattı, doğrulup oturdu ve dört alarmı da kapattı.
Siktir. Sadece, siktir. Neden?
Akaashi bir dakika kadar orada oturup etrafındaki dünyanın mantıklı olmasını bekledi. Endişe dışında bir şey hissetmiyordu. Her ne kadar görece iyi bir gece geçirmiş olsa da o günlerden biri olduğunu şimdiden söyleyebiliyordu. Akaashi duvara yaslandı, yatmaya cesaret edemiyordu ama kalkmaya da hazır değildi ve düşünürken gözlerini kapattı. Bu gün iyiye gidemezdi. Dersler ve işle dolu yoğun bir gün olacaktı. Tekrar uyuyabilmesi veya yalnız kalabilmesi için önünde en az on iki saat vardı. Bu gün yapması gereken başka şeyler de vardı, değil mi? Kafasını duvarlara vurmak istiyordu.
Neydi? Kulağa biraz çekici gelen bir şey vardı. Neredeyse can attığı bir şey.
Akaashi beynini zorladı, hatırlama umuduyla kafasını duvara vurdu ama aklına gelen tek şey bu günün ne kadar kötü ve uzun olacağıydı. Dersi yine ekerse çok fazla olup olmayacağını düşündü. Geçen hafta neredeyse bütün derslere girmişti. Bu günkü dersler öyle çok önemli değildi. Aslında bu günkü derslere gitmese de olurdu ama Akaashi'nin suçluluk hissi ağır bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Sky and Guilt are the Only Feelings I Have Left
FanficBu hikaye tamamen oopsthisisqueertoo'ya aittir, ben sadece çevirisini yapıyorum. Akaashi her şeyin sonuna geldi. Hiçbir şey hissetmiyor. İnsanlığı çabucak parçalandı. Artık huzurlu ölümden başka bir şey istemiyor. Üniversitenin dördüncü yılında int...