Bölüm: 19

31 2 9
                                    

İyi okumalar.

İlk kırılan Bokuto oldu.

Denedi. Gerçekten denedi. Ama sabırlı olmakta hiçbir zaman iyi değildi. Oturup beklemekte de. Ve şimdi ikisini de yapmak zorundaydı ve delirmesine az kalmıştı. Eğer en kısa zamanda bir şey yapmazsa 2000'lerdeki Britney Spears gibi sinir krizleri geçirirdi.

Keiji'de bir problem vardı. Hâlâ derslere gidiyordu. Yani, genelde. Normalden daha sık gidiyordu ki bu bile tuhaftı ama onda bir problem olduğunu kanıtlamazdı. Ayrıca hâlâ mesajlara cevap veriyordu. Normalde yaptığı kadar sık değildi ama geçen sefer kendisini dünyaya kapattığı gibi de uzaklaşmıyordu.

Bokuto neler olduğunu kesinlikle çözemiyordu. Her şey harika gidiyordu. En azından o iyi gittiğini düşünüyordu. Keiji ailesinin evine gitmeden önce onunla ve Kuroo'yla tatile gitmişti. İkisinden de gayet hoşlanıyor gibiydi. Gülümsemiş ve gülmüş ve onlara karşı fiziksel olarak sevecen davranmıştı. Açık ve hiç olmadığı kadar mutlu gözüküyordu. Bokuto onu beraber yolculuğa çıkmadan önce hiç bu kadar mutlu görmemiş olabilirdi. Döndükten sonra başta pek iyi gözükmüyordu ama Kuroo'yla çıkmayı kabul etmişti ve sonrasında hep birlikte harika bir tatile çıkmışlardı. Bokuto o günlere dönebilmeyi her şeyden çok istiyordu. Bütün gün erkek arkadaşlarının yüzleri acıyana kadar gülümsemelerini izleyebilirdi.

Ama bir şeyler yanlıştı. Ne olduğunu bilmiyordu ama hissedebiliyordu.

Keiji'nin yine depresif dönemine girmeye başladığını ve kimseyi endişelendirmek istemediğini düşündü. Kimsenin bilmesini istemiyor olabilirdi. Ama, Bokuto üstünde daha çok düşündükçe mantıklı olmadığını fark etti. Herkes zaten Keiji'nin dönemsel depresyonlara girdiğini biliyordu. Geçen yaz Oikawa araya girene kadar herkes çok endişelenmişti. Her şeyi geçtim, Bokuto dönemlerini biliyordu ve ne olursa olsun yanında olmaya kararlıydı. En azından Keiji'nin de bunu bildiğini umuyordu.

Ama Keiji bu konuda hiçbir şey söylemedi. Hatta genel olarak bir şey söylemedi.

O zaman Keiji belki de Kuroo'nun bilmesini istemiyordu. Onlar daha yeni çıkmaya başlamıştı ve belki de Keiji henüz böyle şeyleri Kuroo'yla paylaşabilecek kadar rahat hissetmiyordu. Kuroo henüz Keiji'nin Bokuto'yla zar zor paylaştığı şeyleri bilmiyordu. Kuroo bir ay boyunca Keiji'nin kendisini kapattığını biliyordu. Zeki biriydi, büyük ihtimalle sebebini tahmin edebiliyordu ama bilmiyordu, bilmiyordu ve Keiji hayatta kendi isteğiyle böyle bir şeyi öylece paylaşmazdı. Hatta Keiji böyle konular açıldığında Kuroo'yu görmezden geliyor gibiydi. Kuroo sormuş bile olsa sorunun cevabı onun için fazla zorsa Keiji ya gözlerini kaçırıyor ya da Bokuto'ya bakıyordu.

Keiji'yle yattığı sırada fark etmemiş gibi davransa da Kuroo sonrasında Bokuto'ya bacağındaki yara izini sormuştu. Daha sonra yalnız kaldıklarında Kuroo laf arasında sormuştu ve Kuroo'nun hiç hoşuna gitmese de Bokuto kanka sözüyle konuyu kapatmıştı. Baya mızıldanmıştı. Fazla mızıldanmıştı.

Bokuto güzel bir ilişkileri olmasını istese de Kuroo'ya karşı istemsizce Keiji için birazcık korumacı olabiliyordu. Kuroo'ya güveniyordu. Kuroo en yakın arkadaşı, eskiden sevgilisi ve şimdi yine sevgilisiydi. Yine de hâlâ Keiji'yi korumalıymış gibi hissediyordu.

Keiji'yi bütün dünyadan korumak istiyordu.

O yüzden şu an ona birkaç çiçek seçmiş ve bir buket hazırlıyordu. Keiji'ye çiçekler ve yemek götürecek ve kendisini Keiji'yi görmeye zorlayacaktı. Bu plan konusunda biraz kötü hissediyordu. Keiji net bir şekilde istemiyor olsa da kendisini ona zorluyordu. İçinde bir parça durumun böyle olmamasını umuyordu. Keiji'nin fazla meşgul olmasını ve pek boş vaktinin olmamasını umuyordu. Ama bu da doğru gelmiyordu. Bokuto daha önce birçok defa onu ödev yaparken izlemişti ve Keiji pek de umursamıyor gibiydi.

The Sky and Guilt are the Only Feelings I Have LeftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin