Gece saçlı kız elindeki kupadaki sıcak çikolatayı dökmemeye özen göstererek cam kenarına gitti.
Yılın ilk karı yağıyordu lapa lapa .
Yakında Noel başlayacaktı.
Kız sıcak çikolatasından bir yudum alıp dışarıyı izlemeye devam etti .
Telefonu çaldığında elindeki kupayı sehpanın üstüne bırakıp aramayı cevapladı.
"Alo Alya? Bi sorun mu var?"
"Hayır , hadi dışarı gel. Fırının önündeyim. Vakit geçiririz."
"A ben şey tamam! Hemen geliyorum."
"Tamam görüşürüz."Aramayı sonlandırdı ve askılıktaki pembe montunu üstüne geçirdi.
Siyah botlarını da ayağına geçirirken
annesine seslendi.
"Anne! Ben dışarı çıkıyorum. Arkadaşlarım beni bekliyor . Çok geç olmadan dönerim."
"Dikkatli ol Marinette."
"Tabiki anne !"
Koşar adımlarla merdivenleri indi ve kapıyı araladı. Kendini dışarı attı.
Karın etrafa yaydığı sessizlik ona huzur getirmişti.
Bir süre gözlerini kapatıp bu kasvetli dünyadan uzaklaşmak istemişti ki Alya onu bu güzel rüyadan uyandırdı.
"Hadi biraz eğlenelim."
"Huh?"
"Kızım! Yine nerelere daldın?"
"Ah ben şey ...boşver."
Alya kıkırdayıp arkadaşının koluna girdi.
Birlikte Paris meydanındaki büyük ,dalları rengarenk süslenmiş çam ağacının yanına ilerlediler.
Marinette çam ağacının altına bırakılmış hediyeleri inceledi bir süre.
Bakışlarını Alya'nın telefonunun çalması ile önce telefona sonra da Alya'ya çevirdi.
"Ben şimdi konuşup geliyorum."
"Peki."
Alya telefon ile konuşurken Marinette de Paris'in sessiz sokaklarını izliyordu.
Birden çatıların arasında bir karaltı gördü.
Evet bu oydu. Peki yine ne işler peşindeydi. Şimdi de ayı mı izlemek istiyordu? Belki de karanlıkta saklanan yıldızları bulmaya çalışıyordu.
Marinette onun yanına gitmek istiyordu ama Alya'ya söylemeden gitmek doğru olur muydu bilmiyordu.
Ama sonuçta Kara kedi bir süper kötü ve her neyin peşindeyse onu durdurmalıydı.
Bir bina aralığına girip dönüştü . Çatıya çıkıp etrafına bakındı. Onu az önce burda gördüğüne emindi ama şimdi onu göremiyordu.
Tam bırakıp Alya'nın yanına gidecekken yine onu gördü.
Bir Montparnasse kulesi'nin tepesinde oturmuş ayaklarını aşağıya sarkıtmıştı. Bir şeyler mırıldanıyordu sanki.Yanına gidip sessizce beklemeye başladı.
Kara kedi'nin ses tonundan anlaşılıyordu kızgın olduğu.
Korkuyordu bir nevi yanına oturmaya. Ayakta dikiliyor elleri ile oynuyordu. Bir yandan yalvarırım beni farketmesin diyor bir yandan da farkedilmek için sessizce bekliyordu.
Kara kedi başında dikilen kızı farkedince kafasını kıza çevirdi . Dolan gözlerini saklamaya çalışarak sildi.
"S-sen ne zamandır buradasın?"
"Şey bilmem ."
Kara kedi bir süre kızı süzdü. Yüzündeki tedirginliği farketti. Yüzünü tekrar sessiz Paris sokaklarına çevirdi.
Kız bir kaç adım yaklaştı.
"Oturabilir miyim?"
Kara kedi yanındaki boş zemine eliyle hafifçe vurup oturabileceğini söyledi.
Kız gösterilen yere oturdu.
"Neden bu kadar kızgın olduğunu sorabilir miyim?"
"Neden sana söyleyeyim. Umursamazsın bile ..."
"Eee bence umursayıp umursamayacağıma ben karar vereyim ha ?"
Kara kedi derin bir iç çekti.
"Sadece noelden nefret ediyorum."
"Neden ? Noel'i herkes seve-"
"Sevmiyorum işte! İnsanlar mutluyken ben bu günü nasıl geçirmeliyim onu bile bilmiyorum! Herkes ailesi ile bu günün tadını çıkarıyorken ben baba sıfatlı o insanla kavga ediyorum . Ve şimdi benden seni öldürmemi istiyor! Nasıl yapacağım ben bunu? Nasıl yapacağım?! Nasıl!"
"Oh ben şey..." Kızın lafı çocuğun yanağından süzülen göz yaşını görmesi ile kesildi.
Biraz çekingen bir şekilde önce göz yaşını sildi. Sonra çocuğa sımsıkı sarıldı.
"Ben kötü olmak istemedim , yemin ederim . Ama iyi biri nasıl olunur bilmiyorum Uğur böceği."
"Merak etme Kara kedi , sana öğreteceğim. Tamam mı?"
Kara kedi kafasını hızlıca salladı aşağı yukarı. Ağlamaktan yorulmuş gibiydi.
Bir süre sarılmış vaziyette durdular. Sonra Uğur böceği onun uyumuş olduğunu gördü.
Kara kedi'nin kafasını kucağına koydu.Altın sarısı saçlarını okşamaya başladı.
"Sana öğreteceğim...kedicik "Ne diyeyim şimdi.
Neyse .
Nasıl olmuş bölüm?
Peki siz nasılsınız?💕
Lanet olsun sanırım dün mucize günüymüş Disney'de ve ben okula gittim.😣
Ben sevmek sizi.🍀🍀
Görüşürüzz🐞😼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~UMBRELLA~(✔️)
RomanceŞemsiyelerinin altına saklanırlardı. Çünkü gece onların aşkını saklayacak kadar karanlık değildi. Bir Japon efsanesine göre yağmurlu bir günde bir erkek bir kıza şemsiye uzatırsa kaderleri sonsuza kadar bağlanırdı. Peki ya bir kız bir erkeğe şemsiye...