"Efsun..." gerçekten... oha amına koyayım ya!
"S-sizin burada ne işiniz var? Sen... savcı bozuntusu senin şimdiye ölmüş olman gerekiyordu!"
Meyus kaşlarını çatmıştı. "ben ne alaka ya?" demişti.
"Efsun? Bütün... Bütün bunları sen mi yaptın? Yani... Ne alaka ya?"
Efsun delirmiş gibi gülmüş ve bir kaç adımda yanıma gelmişti.
"Ne mi alaka? BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUN?" demiş ve bu sefer de saçlarını çekiştirmeye başlamıştı.
"Çocuktuk!" demiştim inkar edercesine. Bu yüzden beni suçlamıyordu değil mi? "Ayrıca annem ve babam-"
Dudağının sol tarafı seyirmiş ve üstüme yürürken tekrarlamıştı "Annem ve babam, annem ve babam, annem ve babam... Ne kadar kolay söylüyorsun... Onlar benim de anne ve babamdı!"
Kaşlarımı çatmış ve inkar etmiştim.
"SAÇMALIYORSUN!" Demiştim sinirle. Meyus beni sakinleştirmek için elini belime koymuş ve beni geri çekmişti.
Efsun ise akmış makyajıyla saçlarını çekiştirip kahkaha atıyordu. "Yalanlar, yalanlar, yalanlar... En büyük yalan neydi hayatındaki buzlar kraliçesi? Hadi doğruyu söyle. Belki de hiç suçun yoktu değil mi? Hadi ama ne büyük saçmalık!" tekrar o iğrenç kahkahasını atmıştı.
"Kabul et Lavin! İlk defa ölümüne korktun katilden dimi! İlk defa ölümüne korktun bir şeyden! Hayatının zirvesindeyken yok olmaktan korktun!"
"Ben hiçbir şeyden korkmam. Kozlarımı da açık oynarım Efsun. Senin gibi önemsiz biri için asla bu kadar plan yapmazdım."Burnunu çekmiş ve elinin tersiyle gözlerinin altını silip bana yaklaşmıştı. Eliyle saçlarımı okşarken üzülmüş gibi konuşmuştu "Hayatımda önemsiz biri olduğunu kim söyledi sevgili kardeşim? Dedemiz beni değil de seni seçtiğinde benim için en önemli insan sen oldun bu hayattaki..." saçlarımı okşadığı eli daha sıkıca saçlarımı kavrarken devam etmişti. "Biliyor musun çok düşündüm... Dedem neden seni seçti diye? Sonra budum. Sen duygusuzdun Lavin. O ise bir moruk. Sürekli z7rlayan bir kızı istemezdi tabii ki. O da seni seçti. Adını özn3le koydu, tüm nefretini kustu adına. Sonra beni aldı kucağına efsun dedi... Senin adın efsun dedi... Sihirli olacaksın dedi. Büyüyünce senin hayatını mahvetmem gerektiğini söyledi. Dedemiz ne kadar da şefkat dolu değil mi?"
Artık eli okşamıyor sadece saçlarımı çekiyordu. Meyus her ne kadar müdahale etmek istese de ona izin vermiyordum.
"Sonra ne oldu biliyor musun kardeşim? Büyüdük. Sen koskoca şirketleri yöneten Lavin Atısoy oldun. Ben ise varlığından kimsenin haberi olmayan kütüphane görevlisi Efsun oldum. Bir soy adım bile olmadı gururla söyleyebileceğim. Biliyor musun bu planı hazırlarken içimden, tamam bunlar çok güzel ama bana kim yardım eder ki? Herkes bu kızı seviyor olmalı, diye geçirdim. Ama şimdi ise sana acıyorum. O özürlü çocuk ve ortak bozuntun dışında herkes kabul etti... Şirketteki çalışanların, sağ kolun, kuzenin... Deden. Herkes Lavin. Sana acıdım. Yaklaşık 400 kişi seni bitirmek için bir oldu resmen. Bir insan nasıl kendinden bu kadar nefret ettirebilirdi ki?"
Kafa derim acıdan sızlarken ikimiz de yerdeydik. Efsun ayakta duramamış ve haliyle beni de yanına çekmişti. Ağlıyordu. Öyle bir Ağlıyordu ki emin olun ona acısaydım haline üzülürdüm bile. Ama ondan ölesiye nefret ediyordum.
"sonra ne oldu bilmiyorum" demişti sakinlerken. "Ne oldu cidden bilmiyorum ve sen uyanmaya başladın. Artık delirmiyordun. Etrafındaki olaylar seni delirtmiyordu. Ve bir şeyleri anlıyor gibiydin-" sözüne devam edecekken arkamızdan ayak sesleri geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARIN LANETİ: LAVİN
Teen FictionKarın laneti olan bir kız... + "Saçları ve gözleri bir kömür kadar siyah, dudakları pespembe, cildi bir kar kadar beyaz-" "Kalbi ise gözlerinden farksız simsiyah bir mil çekilmiş gibi."