9

9 3 1
                                    

"Çok iyi... " demişti yavaş yavaş kapanan gözlerine karşılık sesi kısılırken." Babam aşık oldum derken hasta olmaktan bahsetmiyormuş... " kaşlarım çatılırken bir yandan da uyuyan Asu'yu örtüp yanından kalkıyordum. Yataktan kalktıktan sonra topuklu ayakkabılarımı tekrar ayağıma geçirmiş ve saçlarımı düzeltip oturma odasına geçmiştim.

"Asu uyudu... Ben çıkıyo-"
"Meyus sizden çok bahsetmişti."
"Pardon?" dediği şey ilgimi çektiği için ayağa kalkan Cihan Bey'e karşılık bir kaç adım atmış, ardından kolallarımı birleştirmiştim.
"Sürekli, Lavin diye bir kadın var onunla konuşurken ne diyeceğimi unutuyorum, sanki beynimin içini donduruyormuş gibi hissediyorum, diyordu. Ayrıca, ben sanırım aşık oldum, da diyordu. Haklı."
"Ne konuda!?"
"Sizin gibi güzel ve zeki bir kadına aşık olmak konusunda."
"A-aşk?"
"Evet aşk."

Sanki televizyon konuşmamızı bölmek istercesine konuyu değiştirmişti. Çıkan magazin haberi tüm konuyu dağıtmıştı.

"Ünlü iş adamı Özgen Sarıkan'ın amerikadaki kızı Elen Sarıkan bir kaç günde olduğu gibi kameralarımıza yakalandı. Bu gün muhabirlerimizin sorununa karşılık yanındaki beyin sevgilisi olduğunu öğrendik..."

Çıkan Meyus Bey ve Elen'in sarmaş dolaş gece klubünden çıkarkenki fotığraflarına bakmıştım.

"Tabii ya... Aşk..." demiştim çıkmak için arkamı dönerken. Döndüğüm anda kapıda televizyona ve bana odaklanmış bir Meyus Bey görmüştüm.

"Sizin burda ne işiniz var? Bir daha benimle alakalı herhangi bir şey yapmayın ya da-"
"Ben sadece Asu'yu aldım... Meyus Bey."

*flashback*
Çalan kapıyla beraber içeri giren bir kaç çiçek kargocusuna bakmıştı. Anında odam 10 tane çiçek kargocusuyla dolarken kaşlarım çatılmıştı.

"Kim gönderdi bunları?"
"Ben!" diye bağırmıştı elinde bir lotus buketiyle Meyus Bey "Bependiniz mi?"

Derin bür nefes almıştım.
"Beğenmek mi? Siz iyi misiniz? Burası bir şirket ve ben de patronum, sizin yaptığınız şey ise... Her neyse lütfen çiçekleri alın ve gidin."
"Ama-"

Bana uzattığı lotus buketini alıp yere attıktan sonra masama geri oturmuştum.
"Git."
"Eğer gidersem beni bir daha asla göremezsin."
"Gerçekten mi? O zaman kesinlikle git... Meyus... Bey."

*flashbackfin*

"Siz bana ve benim kızıma da karışamazsınız Lavin Hanım."

Derin bir nefes almıştım.

"Tamam... Haklısınız, evet karışamam tamam mı? Rahatladınız mı? Şimdi siktir olup gidiyorum."

Hızlı adımlarla yanından çekip gitmiştim. Asansöre bindiğimde içerinin boş olmadığını gördüm.

"Siz..." demiştim. Bu şirketteki maskeli adamdı. Adam 3. Katta inmiş, inerken de bana bir kağıt uzatmıştı. Bu 10 gün içindeki ilk kağıttı. Nutkum tutulurken titreyen ellerimle not kağıdını almıştım. Asansörün kapısı kapanmış ardından kendi katıma çıkmıştım. Odama girdikten sonra kağıdı açmış ve okumaya başlamıştım.

"Her şey bir ölümle keskin bir şekilde başladı
Şimdi ise keskin bir ölümle daha bitecek kızım
Acı ve hüzün kalbine saplanmadan
Lanetin başladığı yere git kızım"

Elim telefona giderken Elen'in numarasını tuşlamıştım. Ama kapalıydı.

"B-ben yapabilirim... Her şey... Tamam efsun'dan bahsediyor, şimdi keskin bir ölüm, Lanetin başladığı yer... Dedemin evi, acı ve hüzün... ACI VE HÜZÜN... MEYUS!!!"

KARIN LANETİ: LAVİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin