6. Bölüm - Yastık Savaşı

4.4K 165 6
                                    

Bütün gece uyuyamadım. Bir sağa bir sola döndüm. Pikeli, pikesiz, yüzüstü, sırtüstü, hatta yastıksız bile uyumayı denedim ama olmadı işte. Bir türlü uyuyamadım.

Ben aklımdan yüzlerce düşünce geçirirken sabahı etmiştim bile. Güneşin ilk ışıkları her zamanki gibi benim odama gelip, bana günaydın demek istemişti. 

En sonunda yataktan çıkabildim. Şu an tek istediğim Erim’i görmekti. Dün o kadar garipti ki. Sanki o bileğimi tuttuğunda karnım karıncalanmıştı. Sanki o bileğimi tutunca her şey yoluna girmiş, bir an nerede olduğumu bile unutmuştum. Aruz mavisi gözleri, benimkilere karışmış, tek bir beden olmuştuk sanki. 

Ne diyorum ben ya? Neden böyle saçma sapan şeyler düşünüyorsun Duru? Geç dolabın başına ne giyeceğini düşün sen. Böyle şeylere kafanı yorma.

Kendi iç sesimi dinleyip günlük rutinlerimden biri olan dolabın başına geçip kara kara düşünme işlemini gerçekleştirdikten sonra içime bikinilerimi, üzerine de transparan beyaz bir elbise giydim.

Merdivenleri birer ikişer atlayarak aşağıya indim. Bahçeden tabak, çatal sesleri geliyordu. Kesin kahvaltı yapıyorlardı. Ben Erim’i görme umuduyla dışarıya çıktım. 

“Günaydın!” dedim neşeli bir sesle ama masaya bir göz gezdirince oturanların arasında Erim olmadığını gördüm. Annem, babam, Belda ve Caner vardı sadece. 

“Sabah sabah ne bu mutluluk?” diye sordu babam ama benim yüzüm düşmüştü bile. Başka bir manzara hayal etmiştim. “Dün geceki randevuları çok iyi geçti herhalde,” diye dürttü annem babamı.

Gülümsedim. Miray için çok güzel geçmişti tabi. Benim için önemli olan kısım eve geldikten sonra olanlardı; “Erim nerede?” diye sordum.

“Miray ile yumurta almaya gitmişlerdi. Yumurta bitmişte,” dedi Belda. Ben başımla onayladığım sırada bahçe kapısının açılma sesini duydum. Fazla heyecanlı görünmeden ama yinede hızlı adımlarla bahçe kapısına doğru ilerledim. 

Ellerinde torbayla Miray ve Erim buraya doğru geliyorlardı. Miray beni görünce el salladı. “Günaydın,” dedi bana. Erim bu sırada bahçe kapısını kapatıyordu. Benim olduğum tarafa dönünce göz göze geldik. Gözlerini kaçırdı.
Miray ve Erim eve doğru ilerlerken yanımdan geçtiler. Erim tam yanımdan geçerken gözlerinin içine baksam da bana doğru dönmedi bile.

Onları takip edip içeriye girdim. “Size bir menemen yapacağım, parmaklarınızı yalayacaksınız!” dedi Miray.

“Madem kahvaltıyı sen hazırlıyorsun ben odama çıkıyorum,” dedi Erim. Merdivenleri tek tek çıkarken arkasından baktım.

“Yardım edeyim mi?” diye sordum Miray’a.

“Hiç gerek yok, sen keyfine bak”

Şeytan diyor git Erim’in odasına konuş şu dengesizle. Ama bir yanımda saçmalama Duru, odana git diyor. Hanım hanımcık otur diyor. Ben odama doğru çıkarken ayaklarım beni Erim’in odasına götürüyordu. Ayaklarım bile şeytana uyuyor, en olmadık zamanda en olmadık şeyleri yapıyordu.

Erim’in kapısının önüne gelince durdum. Kapısı aralıklıydı. Aralıktan göz gezdirdim. Odasında neredeyse benim odamdakiyle aynı büyüklükte bir pencere vardı. Erim pencereden aşağıya bakıyordu. Başını eğmişti.

Kapısını biraz daha açtım. Kapının sesiyle Erim arkasını döndü ve beni gördü. Ben elim ayağıma dolanmış bir şekilde yerimde dururken Erim gözlerini bir saniye bile kaçırmadan bana bakıyordu.

En sonunda odaya bir adım daha attım; “Konuşabilir miyiz?” diye sordum.

“Olur,” dedi Erim kısık bir sesle. Kapısını kapatıp ona doğru yürüdüm.

Her Şeye RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin