5. Bölüm - Düzensiz Kalp Ritimleri

4.4K 178 6
                                    

Miray, akşamki yemekten başka bir şeyi konuşmuyordu. Bütün gün boyunca akşamı kafasında planlamıştı. Miray’ın odasında oturuyor, onu dinliyordum. Odasında kırmızı renk ağırlıklıydı. Demek gerçekten kırmızı en sevdiği renkmiş. Ben Miray’ın yatağının üzerine oturmuş onu dinlerken o bir sağa bir sola yürüyor bir yandan da konuşuyordu.

“Çağdaş’ta, Toprak’ta yaşıtlar seninle. Ama Çağdaş hazırlık okuduğu için birinci sınıf olacak bu yıl, aynı sınıftaydık öyle tanıştık zaten. Ama Toprak ikinci sınıfa geçti. Bak sakın unutma Çağdaş ondan hoşlandığımı bilmiyor belli etmek yok. Çağdaş’la daha önce hiç yemeğe çıkmadık bu yüzden-“

“Her şeyin mükemmel olmasını istiyorsun,” diye sözünü tamamladım. Aynı cümleleri onuncu tekrarlayışıydı. 

Miray ellerini çırptı. O kadar heyecanlıydı ki. Yerinde duramamıştı bütün gün zaten. Sonra dolabından iki tane elbise çıkarttı. Askıdaki elbiseleri bana gösterdi. “Hangisi?” diye sordu.

İkisini de inceledikten sonra soldaki mor elbiseyi göstererek “Bu,” dedim. Miray, elbiseyi aynada üzerine tutup kendisine baktı ve sonra küçük bir çığlık attı. 

“Ben çok heyecanlıyım Duru, daha fazla bekleyemeyeceğim! Hemen giyinsek mi?”

“Olur”

İkimizde giyindikten sonra Miray bir saat makyaj yapamadı. Kalemini çekip çekip sildi. Ben saçlarımı maşalarken Miray sonunda makyajını bitirip saçına geçebilmişti. İkimizde giyinip, süslendikten sonra aşağıya indik. 
Belda ve annem hemen başımıza geldiler ve bize bakmaya başladılar. Aralarında bir süre konuşup tuhaf sesler çıkarttılar.

“Prenses gibi olmuşsunuz,” dedi Belda.

“Maşallah kızlarımıza. Harikasınız,” dedi annem.

Bizim Miray’la bol bol bakıştığımız bir anne onay töreninden sonra Miray gecenin üzerinden bir kez daha geçti ve sonra saatine baktı. “Sekize beş var,” dedi.

Bizi sekizde alacaklardı. Miray bu saati zor etmişti. Bir beş dakika daha bekleyebilir miydi hiç bilemiyorum. Annemler salonda bir şeyler konuşurken Miray kapının önüne nöbete gitti.

Bende bir bardak su almaya mutfağa gittiğimde Erim ile karşılaştım. Erim, mutfak tezgahına yaslanmış bir şeyler atıştırıyordu. Beni görünce tabağını tezgaha koydu.

“Çok güzel olmuşsun,” dedi.

Öyle mi? Güzel mi olmuşum? Bu sözleri ondan duyunca mutlu oldum nedense. Erim güzel olmuşsun diyorsa kesin güzel olmuşumdur.

“Teşekkürler,” dedim.

O anda kapı çalınca Miray küçük bir çığlık daha attı. Sonra odada kararlaştırdığımız (daha doğrusu kararlaştırdığı) gibi kapıyı açmadan on saniye bekledi. Sonra kapıyı açıp Çağdaş’la konuşmaya başladılar. Ben de kapıya gittim. Çağdaş’ın arkasında Toprak vardı.

Toprağın üzerinde beyaz-mavi bir gömlek vardı. Beni görünce gülümsedi “Merhaba Duru,” dedi. 

“Merhaba,” dedim. Çağdaş ve Miray ayak üstü biraz daha konuştuktan sonra Miray Çağdaş’ın koluna girdi ve arabaya yürümeye başladılar. Miray’ın arkasından bende yürüdüm. Toprak kolunu uzattı. Ben de onun koluna girdim. 

Bizde Toprak’la beraber Miray ve Çağdaş’ın arkasından yürümeye başladık. Adımlarımız ritmik ve uyumluydu. Bahçe kapısından çıkacakken arkama baktım. Evin kapısı hala açıktı. Erim ile göz göze geldik. Buruk bir şekilde gülümsedim.

Her Şeye RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin