23. Bölüm - Beklenen Karar

2.1K 111 2
                                    

Kapılar açılınca herkes akın akın içeri girmeye başladı. Kapıda, epey fosforlu giysiler giymiş kızlar biletlerimize fosforlu kalemle çizik atıyor elimize de 'FF' damgası basıyorlardı.

Biz damgalanıp içeri girdiğimizde bambaşka bir havayla karşılaştık. Müzikler, oyunlar ve rengarenk boyanmış bir zemin önümüze uzanıyordu.

Herkes oradan oraya koşturmaya başlamıştı bile. Miray girer girmez ilk olarak ikimize de söylediği saç bantlarını aldı.

Üzerinde papatyalar olan saç bandını takmak yerine bileğime doladım. Miray hemen bizi şişelere top atarak onları devirdiğin ve üç şişe devirirsen oyuncak kazandığın oyunlardan birine götürdü.

Tezgahın arkasındaki adam bize bir kovanın içinde beş top verdi ve; "Üçünü devirirseniz kenardaki anahtarlıklardan, dördünü devirirseniz orta kısımdaki oyuncaklardan, beşini devirirseniz tepeye asılmış peluşlardan birini alırsınız," diye açıkladı kısaca.

Miray adam daha sözünü bitirmeden Çağdaş'ı dürtmeye başlayınca Çağdaş kendine iki kova aldı. Toprak hemen bana dönüp "Sende oynamak ister misin?" diye sordu.

"Boş ver şimdi gerek yok," dedi.

"Aramızdaki bu soğukluk ne zaman geçecek Duru? Yeter ama," dedi.

"Oynamak istemiyorum," diye tersledim.

"Peki ben oynarım," dedi ve bir kova aldı.

Biz fısır fısır konuşurken Erim karşıdan bizi izliyordu. Kim bilir şuan ne konuştuğumuzu düşünüyordu. Gerçekten oynamasını ben söylemedim, zorla oynuyor! Diye bağırmak istedim Erim'e.

Toprak şişelerin hepsini devirince Çağdaş şaşkınlıkla "Oğlum bana da yardım etseydin ya," dedi. Toprak güldü ve tezgahın arkasındaki adam tepedeki büyük ayıcıklardan birini alıp Toprağa verdi.

Toprak, ayıcığı alır almaz bana uzattı. O masum bakışlarıyla bana bakarken kendimi hiç olmadığım kadar suçlu hissettim. Belki gereğinden fazla kötü davranıyordum. Toprağa ama ne yapayım, gerçekten elimde değil.

"Hatırım için al," dedi Toprak ayıcığı elime tutuştururken.

Ben ayıcığı alıp ilerlemeye başladığımda Toprakta peşimden gelip elimi tuttu. Erim bize dönük olduğu için gözleri hemen ellerimize kaydı. Bir hışımla arkasına dönüp elleri cebinde ilerledi.

Elimi Toprak'tan çekip iki elimle ayıcığı tuttum. Tamam her şey iyi hoşta Toprak bazen çok zorluyor. Tutmak istemiyorum elini, zorla mı?

"Elini tutmamda mı yasak?" dedi Toprak sertçe.

"İstemiyorum şu an"

"Ne demek istemiyorum ya?"

"Toprak sen iyi misin? Şu sesinin tonuna dikkat et biraz"

"Sende saçma sapan nedenlerle kendini benden uzaklaştırma"

"Bağırma bana!"

Ben adımlarımı hızlandırıp Topraktan uzaklaşırken Toprak'ta hızlı hızlı yürüyüp bana yetişti ve yanımdan yürümeye devam etti. Paranoyak platonik ya.

Miray ve Çağdaş diğer oyunları oynarken onların yanında dolaştık ve Çağdaş'ın her seferinde oyuncak kazanma çabalarını izledik. Daha sonra Miray'ın zoruyla hepimiz korku tüneline bindik ve biraz festival alış verişinden sonra yemeğimizi yedik.

Bütün bunlar olurken Toprak bir saniye bile yanımdan ayrılmamıştı. Dedim ya artık gerçekten paranoya yapmaya başladı. Kendimi göz hapsinde gibi hissediyorum.

Her Şeye RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin