26. Bölüm - Krep Vakası Devam Ediyor

1.9K 105 0
                                    

"Konuşalım," dedim Miray'a. Gayet normal görünmeye çalışsam da hem korkmuş hem heyecanlanmıştım. Neden heyecanlandığımı bilemiyorum ama kalbim kesinlikle normal ritminde atmıyordu.

Miray bana başıyla merdivenleri gösterdi ve o önden ben arkadan Miray'ın odasına çıktık. Miray kapıyı kapatınca arkasına döndü.

Eliyle yatağını gösterdi; "Otursana," dedi.

Lila ve bebek mavisi karışımı yatak örtüsüne baktım. Şu an oturmak istemiyordum. Oturursak uzun uzun konuşmamız gerekirdi. Hemen konuşalım bitsin işte.

"Gerek yok," dedim şortumun cebiyle oynarken.

"Tamam o zaman. Direkt konuya gireyim," dedi. "Biliyorum böyle sorunca çok garip ama Erim ile aranızda bir şey mi var? Daha öncede sorduğumu farkındayım ama sanki bu aralar gün gibi ortada."

"Ne gibi bir şey?" diye sordum sanki bu çok imkansız bir durummuş gibi.

"Bende bilmiyorum ki. Bir şey işte," dedi Miray.

"Yoo... Yok yani. Öyle... Senin dediğin gibi bir şey. Yani sen nasıl bir şey diyorsun bilmiyorum tabi... Ama şey yok işte... Bir şey"

Miray'ın kafası karışmış olacak ki bana boş gözlerle bakıyordu. E aferin ama Duru sana olayı iyice rezil et tamam mı? Bir kerede doğru düzgün yalan söyle ya.

"Duru," dedi Miray bile elini benim bileğime geçirerek. "Bana söyleyebilirsin," dedi.

Alya'ya söyleyemediğim şeyi sana nasıl söyleyebilirim ki? Erim'e daha yeni söylemişim. Erim'i bırak daha birkaç gün öncesine kadar ben bile kabul edemiyordum. Şimdi bir de Miray'la mı itiraf seansı yapacağız?

"Olsaydı söylerdim," dedim gözlerimi kaçırarak.

Miray benden bir şey çıkmayacağını anlamıştı. Beni ikinci deneyişiydi. Bir iç çekerek başını salladı. "Peki," dedi. "Öyle olsun"

Tam o sırada kapı açıldı ve içeri Erim girdi. Telepatik yöntemlerle aklımı okudu, zorda kaldığımı anladı herhalde. Nasılda yetişti hemen.

"Miray annem sana sesleniyor iki saattir. Duymuyor musun?" dedi.

"Aa hayır duymamışım," diye cevapladı Miray.

O bir koşu aşağı indiğinde Erim benim endişeli yüz ifademi görüp yanıma geldi. Elini yanağıma götürüp gözlerime baktı. "Ne oldu?" diye sordu sessizce.

"Miray beni sorguladı," diye cevap verdim.

Erim kaşlarını çattı; "Ne hakkında?"

"Senin hakkında!" dedim. "Aranızda bir şey mi var diye soruyordu"

Erimle odadan çıkıp merdivenlerin başında dikildik. "Sen ne dedin?" diye sordu fısıltıyla.

"Hiçbir şey yok dedim tabiî ki," dedim.

Erim başını yukarı-aşağı salladı. "Hadi aşağı inelim," dedi. Birlikte aşağı indiğimizde bahçeden Belda'nın sesini duyabiliyorduk. Miray ile Çağdaş hakkında konuşuyordu. "Ciddi bir şey varsa söyle kızım," diyordu bilmiş bir tavırla.

Öğlen yemeğimizi televizyonun karşısında yaptık. Ekran başına kilitlenip epey bir süre yerimizden kalkmadık. İzlediğimiz dizi bitince bir süre daha kanalları yokladık.

Sonra ise Miray bize katıldı ve bir kutu oyunu çıkartıp hep beraber oynadık. İkinci turumuzda annemlerde bize katılmak isteyince bütün ev halkı salonda oturup oyun oynadık.

Akşama kadar başka bir şey yapmadık. Caner bir süre sonra sıkılıp bizi izlemekle yetindi ama biz bir türlü oyuna doyamamıştık. Altıncı turumuzun sonunda bu günlük bu kadar oyunun yeteceğine karar vererek ortalığı toplayıp akşam yemeğini yedik.

Her Şeye RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin