Bölüm 2

794 49 40
                                    

Merhabaaaa!👋🏻

Yeni bölüm! Evet! Çok şaşılası değil mi?🤔

Sanırım şu ara duygusal olarak boşluktayım. Yazarak doldurmaya çalışıyorum.

İlgiye de ihtiyacım var😔

Hadi başlayalım.

Keyifli okumalar.

*

Salı günü saat sekiz buçuk sularında çalan zilimle beraber uzandığım kanepede vücudumu dikleştirdim. Misafir beklemiyordum. Bu çalan zil tamamen beklenmedikti.

Hışımla yerimden kalkıp kapıya yöneldim. 

Evim zaten öyle aman aman büyük de değildi, tam bir öğrenci eviydi aslına bakarsanız. Birkaç adımda kapıya ulaşmıştım.

Kapıyı açar açmaz ise karşımdaki enteresan görüntüyle duraksadım.

"Selaaaaammm! Hadi bana yemek yap güzel komşum!"

Taehyung, elinde tuttuğu saksı içindeki çiçekle birlikte paldır küldür evime girivermişti.

Ne olduğunu bile anlayamamıştım. Saniyeler içinde salona girip, elindeki saksıyı masaya koyup, kendini kanepeye bırakmıştı.

"Taehyung-shi!" deyiverdim, gözlerim kocaman açılmıştı.

"MaRi, tatlım, çok acıktım, doyur beni!"

Sabrımı mı sınıyordu şu an? Ne yapıyordu anlamıyordum ki!?

"Saçmalama Taehyung-shi, dün bir bugün iki... Bu ne acele? Tamam dün bir söz verdim ama bu hemen bugün yapacağım anlamına gelmiyor. Konuşalım, gün belirleyelim. Böyle istediğin zaman pat diye gelemezsin."

Taehyung dudaklarını büzmüş başını hafifçe sağa eğmişti. Sonra bir anda kaşlarını alnının ortasında havaya dikerek bakışlarını gözlerime sabitledi. "Bak işte yine sinirlisin. Sen hep sinirlisin. Bu sinir stres sağlığına zararlı canım. O yüzden sana yasemin getirdim." dedi. Masa üzerindeki saksıyı gösteriyordu.

"Yasemin stresle mücadelede bir numaradır. Ruh hali değişimlerinin önüne geçer, uykunu düzenler. Üstelik bağışıklık sistemini güçlendirir." diyordu bilmiş bilmiş... "Bir de... Aramızda kalsın, libidoyu yükseltir."

Tanrım, kıs kıs gülmüyor muydu? Sinir ediyordu beni.

"Taehyung-shi! Kalk, evine git! Akşam akşam asabımı bozma!"

Masadaki saksıyı avuçları içine almış, yüzüme yaklaştırmıştı. "Kokla, kokla, sinirin yatışsın."

Saksıyı yüzüme dayadığında kendi kendine söylenmeye devam ediyordu. "Bu sinire bu saksı da yeterli olmaz ki? Seni yasemin tarlasının tam ortasına bırakmak gerek."

"Çek şu saksıyı burnumun dibinden. Öf tamam! Ne istiyorsun? Ne yapayım?" Sesimin öfkeli çıkmasına engel olamıyordum. Cidden akşam akşam gelmiş, keyfimi kaçırmıştı.

O yemeği yemeden de gitmeyecekti, belliydi. 

"Dolapta ne var?" diye sordu. "Hazırda ne varsa ondan yapalım. Bak ne kadar da düşünceliyim. Market işi çıkarmıyorum sana."

'Sağol canım ya, gözlerimi yaşartıyorsun' diyordum, ama içimden. O ise sevimli hareketlerle beni yumuşatmaya çalışıyordu. 

Çatık kaşlarımla bir süre sevimli hareketlerini izledikten sonra başımı sağa sola sallayarak bıkkın bir nefes verdim.

Yan Daire, No.7Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin