Bölüm 17

246 29 62
                                    

Merhabaaa! 👋🏻

Yeni bölüme hoş geldiniz.

Bu kez bölüm erken geldi  🤭

Hadi beni tebrik edin😁

Etmeyenlere darıldım gücendim.😔  Hıh!

Hadi başlayalım o halde.

Zevkle okumalar

*

MaRi'yi zor ikna etmiştim bu akşamki yemek için. Haklı olarak ailemin karşısına çıkmaktan çekiniyordu sevgilim.

'Kim ailesi tarafından istenmeyen gelin' olarak etiketlenmişti bir kere...  Doğal olarak onların karşısına çıkmak istemiyordu.

"Ama sevgilim, eğer babam bizi çağırdıysa bunun altında bir şey vardır. Çok eminim ki bize bu akşam güç gösterisi yapacak, göz dağı verecek. Ama binde bir ihtimal dahi olsa aksi de olabilir. O yüzden gidelim aşkım. Babamın karşısında güçlü durup kendimizi ezdirmeyelim!"

Binlerce dil dökmüştüm MaRi'ye. Başta; "bak işte, sen de diyorsun, bizi bir böcek gibi ayağının altında ezmek için çağırıyor. Gitmeyelim Taehyung. Ben bunu kaldıramam." diyordu ama konuşmam işe yaramıştı. 

Sevgilimin elinden tutmuş anne-baba ve abimin yaşadığı lüks villanın kapısında bekliyorduk. 

Aslında babamın bana karşı kızgınlığı biraz da buradan geliyordu. Abim hala aile evimizde ebeveynlerimizle yaşarken ben kendi evim olması için ısrar etmiş, ailemin her türlü olumsuz düşüncesine rağmen, sonunda da evin şımarık, küçük oğlu olduğumdan istediğimi koparıp almıştım. 

O gün bugündür de babamın kıskacından kurtulamıyordum. Mutlaka hayatımın bir döneminde ortaya çıkıyordu.

MaRi'nin tuttuğum elini biraz daha sıktım ve gözlerinin içine baktım. Ondan olumlu bir baş sallama hareketi aldığımda da kapı ziline bastım. 

Saniyeler sonunda kapıyı açan 'evimizin beyni' Ajumma idi. 

Ajumma yıllardır aileme hizmet ediyor, A'dan Z'ye evin bütün işleriyle ilgilenip organize ediyordu. Çocukluğumun baş kahramanlarından biriydi o. Bütün oyunlarıma eşlik eder, haylazlıklarıma göz yumardı. 

Ajumma ile ilişkimiz her zaman çok iyi olmuştu. Evden ayrıldığıma belki de en çok üzülen o olmuştu diyebilirdim.

"Oy benim minik patatesim gelmiş sonunda! Neredesin sen bakayım hayırsız?" Ajumma yine her zamanki gibi karşılamıştı beni. Hala daha bana "minik patatesim" diye hitap ediyordu. Sevgilimin yanındayken bu çok utanç vericiydi. 

"Ajumma! Ne miniği, ne patatesi?" Gözlerimle MaRi'yi işaret ediyordum Ajummaya.  Susmalı ve beni sevgilimin önünde küçük düşürmekten vazgeçmeliydi.  "Eşşek kadar adam oldum. Bak sevgilimi getirdim. Sen hala ne diyorsun?" 

Umursuzca omuz silkmişti Ajumma. Tek eliyle yüzümü avuçladı ve MaRi'ye döndü. "Ama tıpkı patatese benzemiyor mu?" 

Kıkırdayıp başını aşağı yukarı sallayan sevgilimin omzundan kolunu aşırdı ve samimice onu kucakladı. "Bu arada hoş geldin kızım. Bana sen de Ajumma diyebilirsin. Şimdi şu hayırsızlara adımı sorsan söyleyemezler bile, unutmuşlardır ajumma demekten."

Yan Daire, No.7Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin