[Bölüm Şarkısı 'Toxic']
Bir canavarın hisleri yoktur.
Belki çok büyütüyordum, abartıyordum. Belki olayları akışına bırakıp hayatın bana sunduğu iyi kötü herşeyi kabul edersem işler kendiliğinden rayına girecekti. Belki ona bir şans vermeliydim. Evet normal değildi Yılmaz. Ama ben de normal değildim. Belki de her kusurunu görmezden gelip parasının, zenginliğinin kıymetini bilmeliydim.
'Tıpkı özsaygısı olmayan, para kölesi kadınlar gibi, basit bir kadın gibi...'
Bundan sonraki yaşantımda lüks içinde günümü gün edebilirdim. Bir yanım böyle söylüyordu.
'Sen insansın Nil. Seni evindeki eşyalarla bir tutup 'bana aitsin' demesine müsaade edemezsin' diyen inadım, kadınlık gururum herşeyi zorlaştırıyordu. Özgürlük isteyen tarafımın her an artan baskısı da cabası.
Yavaş yavaş çöküyordum, tüm bu yaşananların ve düşüncelerin enkâzı altında can çekişiyordum. Kabulleniş, boyun eğme, itaat... Artık her ne deniyorsa gün gün yorulan bedenim pes ediyor, boynumu büküyordu.
Öğle zamanı 12'yi gösteriyordu saat. Kahvaltı yapma zorunluluğunda olduğumdan Yılmaz ile birlikte aşağı inmiş kahvaltı yapıp gidişinden sonra odama kapatmıştım kendimi. Geçen saatlerin ardından odamın kapısının duyulmayacak kadar sessiz çalınışı Melis'ten başkasına ait olamayacak kadar çekingendi.
"Gel Melis." diye seslenip yatakta oturur pozisyona geldim. Melis içeri girip ardından kapıyı kapatırken, birbirine girmiş dağınık saçlarımı düzelttim yorgunca. Bana doğru birkaç adım atarken üzerindeki endişe bulutlarını sezmemek mümkün değidi.
" Günaydın Nil hanım. Nasılsınız?"
Kafamı olumlu anlamda sallayıp, elimle yanıma oturmasını işaret ettim. Bir yandan yanıma adımlarken bir yandan gözleri yorganın bedenimde kapatamadığı yerlerde dolaşıyordu. Yüzümü, saçlarımı, boynumu, ellerimi tek tek analiz edip, tekrar tekrar üzerinden geçti.
" İyi misiniz? Bir yeriniz... acıyor mu?"
Tereddüt içinde kurduğu cümle ile anlamıştım neden vücudumu kontrol ettiğini. Yılmaz'ın bana şiddet uyguladığını yada tartıştığımızı düşünmüştü sanırım. Bu yüzden morluk var mı diye bakınmıştı her yerime. Uygulamıştı zaten ancak bunu Melis'in bilmesine gerek yoktu.
Yılmaz bana o kadar korkunç düzeyde zarar vermemişti hiç. Aklıma bile getirmek istemediğim şeyleri tokat, tekme, o kadar ilerisini yapmamıştı. Sinirlenince gözü döner, kolumu bileğimi sıkar, saçımı çekerdi. Morluklar genelde yatakta kendinden geçtiğinde oluşanlardı. Diğerleri tartışmalarımızın izleriydi. Elim kanasa endişelenip korkan Yılmaz, aynı zamanda kendisi bunları nasıl yapabiliyordu anlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞ KAPANI (+18)
Teen FictionAşk sanılan bir saplantı, takıntı. Bir kaçış ile bir yakalayışın kovalamacası. Su ile ateşin dansı. Siyah ile beyazın karmaşası...yaralı kırlangıç ile zehirli yılanın hikâyesi... **** 'Çünkü küller içinde güller açmaz' BY/ goddnessaphrodite Kitabın...