4. Bölüm: Saplantı

14.1K 389 194
                                    

Not: Bu bölümde hassas içerikli sahne bulunmaktadır

[Bölüm Şarkısı 'Him and I']

Küller içinde güller açmaz.

Bazen gerçekten zeki bazen ise su katılmamış bir aptal olduğumu düşünüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bazen gerçekten zeki bazen ise su katılmamış bir aptal olduğumu düşünüyordum. Yılmaz'ın her normal birey gibi belirli ve ünlü mekânlardan birinde tatil planı hazırlamış olabileceğini iki saniyelik de olsa sandığıma şuan inanamıyordum.

Ne sanıyordum ki evlendikten sonra başına taş düşmüş gibi birdenbire değişeceğini mi? Dört tarafı beton duvarlı kutudan çıkıp yine dört duvar arasına girmiştim. Tek iyi yön, diğer eve kıyasla buradaki kapının önünde daha az koruma olmasıydı.

Hem yol da uzak değildi. Bu bizzat içinde bulunduğum kâbus gibi hayattan kurtulmak için ideal yer ve zaman demekti. Boşanmayı bir şekilde halledebileceğimi umuyordum. Önceliğim Yılmaz'dan uzak, beni bulamayacağı herhangi bir yere gitmekti.

Henüz birşey belli değildi. Yüzüme gözüme bulaştırmak istemiyordum bu işi. Gideceksem tek seferde yapacaktım o yüzden herşey kusursuz olmalıydı.

Uyuklamadan önce il sınırı tabelasını görmüştüm en son. Tatil dediği an normal olarak insan sayısının fazla olduğu herhangi biryere gideceğiz sanmıştım. Nereden bilebilirdim ki kimsesiz ıssız, dağ başından farksız bir yere geleceğimizi. 1,5 saat süren yolculuk benim açımdan hüsranla sonuçlanmıştı.

Neden uçakla gitmediğimizi anlamış değildim ama Yılmaz'ın bir bildiği olduğuna emindim. Sıcak su havuzu haricinde bu evin diğer evden farklı hiçbir özelliği yoktu. Üstüne üstlük dışarısı inanılmaz derecede soğuktu.

"Acıktım ben."

Koltukta Yılmaz'ın ısrarı ve zoruyla kolunun altına girmiş, göğsüne iyice sinmiş film izliyorduk. Evin içi dışarıya tezat fazlaca sıcaktı. Yanan şömine ve Yılmaz'ın kaçacakmışım gibi sarmaladığı kolu vücut ısımı arttırmıştı. Bir de üzerimdeki üç kat giysi kalabalığının yardımı vardı tabi. Yılmaz benim aksime tişört giymişti. Üzerimdeki kıyafetlerden utanmasam, hâlâ üşüyorum diyecektim ben. Kumandayı eline alıp filmi durdurdu. Elimi tutup, avcumun içini dudaklarına bastırdı.

"Ben de öyle."

Mutfağa gitmek için kalktığımda eliyle bileğimden kavrayıp kendine çekerek kucağına düşmemi sağladı. Gözleri dudaklarıma düşerken belimi kavrayıp kendine iyice yanaştırdı. Bir saniyeliğine göğüslerimi inceledi. Dudaklarını dudaklarıma sarıp tek eliyle ensemden baskı yaptı. Bu hareketle öpüşmemizi derinleştirmiş, belimdeki ellerini baldırlarıma doğru süründürmüştü. Sakin, yavaş hareketleri hiç ona göre değildi. Onu bildim bileli, sert ve haşin tavırlar sergilerdi. Omuzlarından kaba denilecek şekilde itip dudaklarından zorlukla ayrıldığımda tekrar öpmek için uzanmıştı.

DÜŞ KAPANI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin