Yüzünde tatmin olmuş bir ifadeyle önünde not aldığı kâğıda baktı. Evet, yarın ki ihale için tam olarak bu teklifi vereceklerdi. Üç gündür gecesini gündüzünü buna vermişti ve sonunda bulmuştu. Derin bir nefes aldı. Evet, ilk sınavı geçecekti. Çetin'in ona güvenmesi için yarınki ihaleyi almak çok önemliydi. Ve alacaklardı da. Yarından sonra her şeyin daha farklı olacağını düşünüyordu.
İlk gününü sayarsa bugün burada dördüncü günüydü ve ilk günü saymazsa, Çetin ile bir kez bile karşılaşmamıştı. Biraz sonra yarınki ihale için bir toplantı olacaktı ve Leyla toplantıdan önce onunla görüşmesi gerektiğini düşünüyordu. İhalede verecekleri rakamı kimsenin bilmesinin istemiyordu. Zorlukla oturduğu yerden kalktı. İçinden hiçbir şekilde onunla konuşmak dahi geçmiyordu ama alması gereken bir intikam vardı bu intikamı alabilmek için ne gerekiyorsa onu yapmaktan başka şansı yoktu.
Bugün üzerine pembe etek ve ceket giymişti. Ceketinin içinde kısa kol beyaz bir gömlek vardı. Saçlarını ise ensesinde topuz yapmıştı. Biraz daha sevimli gözükmesi gerekti. İlk gün fazlasıyla soğuk ve kötü davranmıştı ve bunun karşılığı olarak da Çetin ile bir daha karşılaşamamıştı.
Hiçbir şey düşünmemeye çalışarak koridorda ilerledi. Duygularını belli etmemesi gerekti. Biraz daha sevimli olması gerekti. Adama onu öldürecek gibi bakmaması gerekti. Bunu her ne kadar çok istese de...
Kapının önüne geldiğinde yüzüne zoraki bir gülümseme kondurarak kapıyı bir kez çaldı ve içeri girdi. Çetin'in masası dosyalarla doluydu. Yüzünde fazlasıyla yorgun bir ifade vardı. Üstelik kravatı yoktu. Gömleğinin ilk düğmeleri açıktı. Fazlasıyla dağınık duruyordu. Sanki geceyi burada geçirmiş gibiydi.
"Rahatsız ettim sanırım isterseniz daha sonra gelebilirim," dedi zoraki bir kibarlıkla.
"Hayır, ben..." dedi ve gözlerini kapatıp açtı. Alnını kırıştırmıştı. "Benim için biraz zor bir hafta."
"Anlıyorum," dedi ama anlamıyordu. Hatta onun ve ailesinin daha fazla zorlukla karşılaşması için delicesine bir istek duyuyordu içinden. Üstelik onun hayatını daha da dibe sokmak için elinden gelen ne varsa yapacaktı.
"Toplantı saati geldi mi?" diye kolundaki saate baktı.
"Hayır, daha on dakika var..." dedikten sonra isteksizce onun masasına doğru yaklaştı. Adımları geri geri giderken zorlukla masasının önüne kadar varabildi. Elindeki kağıdı masasının üzerine koydu.
"Bu ne?"
"Sizce?" diye laf sokmaktan kendini alıkoyamadı.
"Toplantıda neden göstermedin?"
"Çünkü sizin ve benim dışımda kimsenin bilmesini istemiyorum."
"Kimse?"
"Evet, kimse. Bu ihale önemli bir ihale... Sizin kulvarınız da olan şirketler için büyük bir yatırım. Sizin için ise bir kurtuluş ihtimali. Eğer bu ihaleyi alırsanız yenileri için bir referansınız olacak ve işte o zaman içine düştüğünüz bu bataklıktan kurtulma şansınız olacak."
Düşünceli bir ifadeyle ona baktı. Hatta bakışları biraz daha inceler bir hal aldı. Bu durumdan rahatsız olmamaya çalıştı. Bu adamın ona güvenmesi gerekti. İçindeki nefret ve öfkeyi göstererek hiçbir şey kazanamazdı. Bu yüzden biraz da olsa tatlı bir kadın olması gerekti.
"Bilemiyorum..."
Kaşlarının çatılmasına engel olamadı. Bu adam aptal mıydı? Onu kurtaracak şey önünde dururken neyi bilemiyordu?
"Daha iyi bir fikriniz var mı?"
Bir süre inatlaşır gibi baktılar birbirlerine.
"Hayır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonbahar
General FictionCanından bir parça kaybetmişti. Bu kayıp ruhundan ve kalbinden de çok şey götürmüştü. Leyla bir daha asla eskisi gibi olamayacağını biliyordu. Artık her şey için çok geçti. Büyük bir acı ile hayatının altı üstüne gelmişti. Sıra karşı taraftaydı. Ona...