Büyük büyük annem, çok sık hasta olurdu, sonunda birkaç gün komada kaldıktan sonra hayatını kaybetti. Büyük büyük babam, hayatının tek aşkı, 50 yıldan fazla süredir birlikte olduğu eşini kaybedince inanılmaz derecede yıkılmıştı. Çok uzun bir süredir evlilerdi ve sanki birbirlerinin en derin düşüncelerini bile biliyorlardı.
Doktor, büyük büyük annemin öldüğünü açıkladıktan sonra, büyük büyük babam, onun ölmediği konusunda ısrar ediyordu. Görevliler onu, eşinin bedeninden uzaklaştırmak zorunda kaldılar, böylece defin işlemlerine başlayabileceklerdi.
O zamanlarda evlerinin arka bahçesinde defin için alanları vardı ve naaşın vücut sıvıları boşaltılmazdı. Uygun bir tabut hazırlandı ve naaşı, ebediyen yatacağı yere götürdüler. Tüm bu olay süresince büyük büyük babam olanlara şiddetle karşı çıktı, sakinleştirip yatırmak zorunda kaldılar. Eşi ise gömüldü.
O gece, eşinin histerik bir halde tabutu tırmalayarak dışarı çıkmaya çalışırkenki korkunç bir görüntüsünü görerek uyandı. Hemen doktora telefon etti ve eşinin mezardan çıkarılması için yalvardı. Doktor bu isteği reddetti ama büyük büyük babam bir hafta boyunca hep bu rüyayı gördü ve her seferinde çılgına dönmüş bir şekilde mezarın açılması için yalvardı.
Sonunda doktor pes etti ve yerel yetkililerle birlikte mezarı açtılar. Tabut levye ile açıldı, herkes dehşet ve hayret içindeydi. Büyük büyük annemin tırnakları geriye doğru eğilmişti ve tabutun iç kısmı kanlı tırnak izleriyle doluydu!