Selim Tezcan

335 20 9
                                    

"Buraya müvekkilimi çıkarmak için geldim. Gerekli tüm işlemler yapıldı. Zaten elinizde hiç bir delil yok. İsimsiz bir ihbar üzerine müvekkilim Selim Bey'i bir haftadır tutuyorsunuz."

Avukat müvekkilini baştan ayağa süzdü. Yüzündeki morluklar gözden kaçmayacak şekilde barizdi. Bir hafta içinde solmuş izlerin yanında taze yaralar patlak vermişti. Avukat soğukkanlılığından ödün vermeden konuşmaya devam etti.

"Ayrıca suçsuz yere Selim Bey'i darp etmekten de sizi dava edeceğimize şüpheniz olmasın."

Tarık engelleyemediği şaşkınlığının yüzünde belirmesine engel olamadı. Ya bu adam onunla kafa buluyordu ya da bu bir oyundu.

"Ne isimsiz ihbarından bahsediyorsunuz siz? Selim Tezcan bir hafta önce karakola geldi ve suçlarını itiraf etti. Sonra da ne olduysa ifadesini imzalamadı ve o günden beri ağzını bile açmadı!"

Tarık şaşkınlıkla harmanlanmış öfkesiyle avukata girişmemek için kendini zor tutuyordu.

"Tarık Bey.."

"Komiser Tarık!"

Avukat boğazını temizleyip cümleye tekrar girdi.

"Komiser Tarık bunun yalan olduğunu hepimiz biliyoruz. Çıkarınızın ne olduğunu ya da bununla ilgili olup olmadığınızı bilmiyorum ama ben Selim Tezcan'ı buradan çıkarmakla sorumluyum ve siz beni alıkoyuyorsunuz. Eğer bir kanıtınız yoksa müvekkilimin kelepçesini çıkartın."

Avukatta Tarık'ın sınırlarını zorladığının farkındaydı ama mesleğini en iyi şekilde icra etmek için eğitilmişti. Soğukkanlılıksa mesleğinin yapıtaşlarından biriydi.

"Kanıt mı?! Karakolun her yeri kameralarla dolu. İllaki kanıt diyorsanız buyrun o zaman."

Komiser Tarık işin içinden alnının akıyla çıkmanın keyfiyle kameraları incelemek için telefon görüşmesi yaptı ama aldığı yanıtsa "Bir haftadır kameralarda sorun olduğu ve hiç bir kayıt bulunmadığıydı."

Şaşırmadı,sadece bariz bir komplonun içinde olduğunun farkına vardı.Çözemediği şeyse Selim Tezcan'ın o gün gelip yaptıklarını itiraf etmesiydi.

"E memur bey, sizi beni işimden alıkoymaktan dava etmemem için geçerli kanıtınızı görebilir miyim?"

Komiser Tarık çileden çıkmış bir vaziyette Selim Tezcan'ın kelepçesini çözmekle yetindi ve geçmeleri için yer verdi.

"Bu iş burada bitmedi."
....

Selim Tezcan o itirafı ne diye yaptığını çok iyi biliyordu.Günah çıkarmak istemişti. Bıkmıştı, ve bunun sebebinin bunca şeye rağmen katılaşamamış, hissizleşememiş olmasından kaynaklandığını da biliyordu.

Eğer o gün tuvalete girdiğinde bir polis memuru eline o kağıdı iliştirmemiş olsaydı müebbet yiyeceğini de biliyordu. Aslında kafasına bir kurşun sıkarak ölmek daha kolaydı ama o kefaret  istiyordu. Yaptıklarının kefaretini hayattayken yavaş yavaş ödemeyi hakkettiğini biliyordu. Ama bunu bile çok görmüştü Serdar Cevizci.

Onu hiç beklemediği yerden vurmuştu. Ama Serdar'ın boşa tehdit savurmayacağını iyi bilirdi Selim. Her zaman olduğu gibi yine istediğini yaptırmıştı. Ama artık kalabalığın içinde sessizliği yankılanacaktı Selim'in .Çok yakında kendi biletini kesecekti.

Ses VerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin