Tezcan son olan olaydan sonra epey yol katetti. Daha soğukkanlı olmayı öğrenemedi belki ama, emirleri anında yerine getirmeye koşullandı. Düşünmedi hiçbir zaman. Dövdü, öldürdü ve daha bir çok şey yaptı.
Selim aklından anı demeye yüzünün tutmadığı bu şeyleri geçirirken oturduğu banktan kalkarak ayın denize tuval muamelesi yapıp resmolduğu simsiyah suya baktı.
Tıpkı kendi zihnine benziyordu bu manzara. Gecenin kararttığı deniz zihniydi, kalbiydi, elleriydi o kara tuvale yansıyan ayın gölgesi ise şuanki sorgulama aşamasıydı. Düşmüştü bir kere aklına. Belki de gördükleri köreltmişti onu. Sıkılmıştı işin aslı.
Yetmeliydi bu kadar, sona ermeliydi. Rutine binen şeyler zihnini köreltmişti. Her şeye kafa sallamak sınırlarını zorlamıştı. Kendini denizin soğuk sularına bırakıp son bulmasını istiyordu her şeyin. Ama can tatlıydı. Hani derler ya ölmek kolay asıl zor olan yaşamak diye, ha işte o teorem nereye gideceğini bilenler için işlemiyordu.
Tezcan bu kadar cinayetin üstüne bir de kendi canına kıymayı ekleyince elbette cennete gidebileceğini düşünmüyordu. Göründüğü kadar sığ değildi Tezcan. Evrenin dünyayla sınırlı olmadığını, kötülüğün, korkunun, acının sadece dünyaya ait olmadığını bilecek kadar akıllıydı.
Daha dünyadan bu kadar korkan bir insan nasıl olurdu da ölmeye kolay diyebilirdi ki. Selim suya daha dikkatli baktı. Düşüp ölse ne olurdu? Biter miydi her şey? Yoksa daha da karanlığa mı batardı?
Biliyordu Selim batacağını. Hem hiç sonu olmayan bir karanlıkta çürüyeceğini de farketti bir anda. Hemen geri çekildi kıyıdan. Yapamazdı yapmayacaktı. Kurtulmak için çabalayabilirdi.
Ona verilen süre tükenmeden yeni anılar yaratabilirdi. Belki de mutlu olabilirdi."Umut garibanın ekmeğidir." diye düşündü Selim. Ama ömrü hayatında imkansız dediği onca şey olmuştu ki, bunun olması da o kadar ütopik gelmiyordu ona. Hayatında ilk defa çabalamayı seçti Selim. Kaçaçaktı, saklanacaktı. Ama en önemliside ; o yaşamayı seçecekti. Ama eğer cesaretli olarak doğmadıysan hep korkak kalıyorsun işte.
Bir kaç güne kalmadan korkaklığının esiri olmuştu Tezcan. Ölümden korktu , kaçtı ondan. Serdar'dan korktu ondan da kaçtı. Ama kaçan kovalanıyor .Ölüm de , Serdar da bırakmadı peşini, Cevizci iki gün geçmeden buldu izini, sıktı kafasına.
Güçsüz doğmuşsan doğarken ölmüşsün demekti . Tek fark günahlarının günahsızlığı sollamasıydı zaten. Bir Selim ölür bir diğeri doğar. Tezcan gözlerini kaparken en azından denediğini düşünmüştü. En azından körelmemişti hissleri. Ama ölmüştü işte. Bundan sonra hiç bir şeyin önemi yoktu onun için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ses Ver
ActionBitti Bir mafya fedaisinin kendisini ve yaptıklarını sorgulayışı. ___________ Arkadan usulca sokulan bir ten, bir nefes, bir ses. "Susmaya devam mı Selim?" Cevap belli cevap tek. "Elbette." 5 Nisan 2015