5
Kim Taehyung ile arabada yaptığımız sohbetin üzerinden üç gün geçmiş, ben konuştuklarımızı sindirmiş ve kafamda oturtmuştum bir yere lakin Hoseok peşimde dolanıyor, onunla neler konuştuğumu anlatmamı istiyordu. Sürekli olarak "Umarım kalbini kırmamışsındır" ya da "Adamı üzmemişsindir." diye söylenmeye devam ediyordu, Kim Taehyung'un gözünde nasıl biriydim ki onun kalbini kıracak ya da üzecektim?
Yoongi hyungun sanat malzemeleri ve ikinci el kitap sattığı kahverengi ve kremin yoğun kullanıldığı dükkanına girerken Hoseok hâlâ söylenmeye devam ediyordu. Masanın üzerindeki üst üste dizilmiş kitapları raflara yerleştirmeye çabalayan Yoongi hyung bizi gördüğünde gülümsedi, aç olup olmadığımızı sorarken işine devam etti. "Ben açım ama kendim hazırlayabilirim, sandviç ister misin Jeongguk?" diye sordu Hoseok, bana da bir tane hazırlamasını söylediğimde rafların arasında kayboldu. "Okul nasıl gidiyor?" diye sordu Yoongi hyung, üzerinde olduğu beş basamaklı merdivenden inmemesi için kitapları tek tek ona uzatmaya başladım. "İyi gidiyor sanırım, insanların bakışları üzerimde olmasa daha rahat edeceğim." Yeni bir kitabı almak için bakışlarını bana çevirdi, Hoseok'un olanları ona anlattığını tahmin ediyordum, o Yoongi hyungtan hiçbir şey saklamazdı.
Merdivenin en üst basamağına oturarak ona uzattığım kitabı kucağında tutarken "Hoseok'u ilk eve aldığımda insanlar bana onu büyütmemem gerektiğini söylediler. Onlar büyülü, geliştikçe kendine bağlayacak ve seni hapsedecek." Yoongi hyung bunu söylerken güldü, "Jieun'ın sürekli olarak insanlardan senin büyüdüğünde Seokjin ile arasına gireceğini, onu kandıracağını söyleyenler oldu." diye devam etti Yoongi hyung, bedenimi masaya yaslayarak ona bakmaya devam ettim. "Siz yenisin Jeongguk, insanlar her zaman yeni şeylerden korkar ve onları kendinden uzak tutmak için bahaneler üretir. Baksana büyüdünüz ve üniversite çağına geldiniz. Hoseok'u sahiplendiğimde on sekizlerinde bir çocuktum. İlişkimize bak, her şey insanların düşündükleri gibi ilerlemez. Bunlara kafa yormak yerine kendi hayatını nasıl yöneteceğine bak." İç geçirerek ona bakmaya devam ederken Yoongi hyung ile derinlemesine yaptığımız ilk sohbet olabilirdi bu, Jieun'ın her zaman kötü ya da akıl karıştırıcı sözlere maruz kaldığını biliyordum ama duymak canımı acıtmıştı. "Sana bir şey sormak istiyorum." dedi Yoongi hyung, gözlerini benim gözlerime dikmiş hâldeydi ve dikkatli bir şekilde izliyordu.
"Sokaklarda ne yaşadın?"
Derin bir nefes alıp verirken bu sorunun bir gün hiç beklemediğim kişiden geleceğini biliyordum, ne Jieun ne de Seokjin bir kez olsun bana bu soruyu sormamışlardı. Belki çekinmişler, belki de unutmam için konusunu açmamanın daha iyi olduğuna karar vermişlerdi. "Jeongguk, yaşadıklarının sadece sözlerden ibaret olduğunu düşünmüyorum. Daha ağır, seni dibe çeken şeylerdi onlar. Bana anlatabilirsin. Hoseok'u sahiplenmeden önce yaşadığım hayatı bilseydin, oldukça şaşırırdın." Bir şey demedim, eski günler onları tıktığım kutunun kapağını zorlayarak dışarı çıkmak için çabalasalar da izin vermeyecektim. "Bir şeyleri içinden atmak seni rahatlatır, ne zaman konuşmak istersen buradayım." dedi, kapı açıldı. Bedenimi kapıya doğru çevirdiğimde pembe saçlı, üzerinde kot tulum olan biri girdi içeri. Yoongi hyung merdivenlerden inmek için hareketlenirken "Selam, Jimin." dedi, elindeki kitabı bana uzattı ve ona doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy in the bubble' taekook
Fanfictionkim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir kitapçıda kendi mangalarının incelerken gördü.