🐾
Kızgınlığa girmekten, onun getirdiği hislerden, beni aciz düşürüşünden hoşlanmamıştım.
Kendimi geliştirmek için çabaladığım hayatıma beklemediğim bir darbe indirmiş, inşa ettiğim tüm o gücü yerle bir hale getirmişti. Şehvet duygusunun verdiği o his ile kendimi teslim etmeme neden olmuştu. Kim Taehyung'a yenilmiş olmaktan pişman değildim. Ona karşı savunmasız olmaya da sözüm yoktu lakin onun sevgisi için yalvaracak hislere bürünmek benim kendi karakterime o kadar ters geliyordu ki, ilk günlerin sonuna geldiğimde kendime karşı düşüncelerim değişmişti.
İnşa etmeye çabaladığım o gücü yersiz bir güvenden kaynaklı olduğunu görmek beni bitirmişti. Ben de herkes gibiydim. Tüm karşı çıktığım o davranışların hepsini ruhumda, yüreğimde barındırıyordum. İnsanlardan ya da kendi türümden farklı olduğumu düşünmemin tek sebebi bir insana yenilmemiş olmaktı. Kim Taehyung'a yenilmiş, benliğimin o sarsılmaz olduğunu düşündüğüm gücünü yok etmiştim.
Evimin balkonunda oturmuş kızgınlık günlerimden kalan hayal meyal hatırladıklarımla analiz yaparken kendimi tanımakta zorlanıyordum. Kim Taehyung'u yüz yüze gördüğüm ilk günlerdeki cesaretim, karşı koyuşum nereye kaybolmuştu? Kim Taehyung'a gösteremiyor olmam, başka insanlara karşı aynı dik duruş ile duramayacağım anlamına da gelmiyordu ki! Ben Kim Jeongguk'tum. Kim Seokjin'in doğrularıyla büyümüş, kendini yetiştirmiş, insanlara kendi türü hakkında konuşurken bir kez geri adım atmamış o kişiydim ama şu an, o Jeongguk neredeydi?
Aşk bu kadar mı değiştiriyordu insanı?
Kim Taehyung'un bana söylediği ya da söylemekten kaçındıkları için gözyaşları dökecek kadar güçsüz birine dönüştürmüştü beni kızgınlık. Bana dokunması için yalvarmış, benimle sevişmediği için ağlamış, gözlerinin benim üzerimden çekildiği her an için kendimi suçlayacak bir neden olmuştum. Güzel mi değildim? Onun için çekici değil miydim? Beni yakışıklı bulmuyor muydu? Kim Taehyung benim için yemek hazırlıyor olduğu hâlde yatağıma uzanmış, gözyaşları içinde kendimi onun için yetersiz bulduğum kusurlar saymıştım. İlk kez hissettiğim bu duygular beni beklediğimden daha fazla sarsmış, kendimi tanımakta zorlanmama neden olmuştu.
"Sevgilim."
Başımı çevirdiğimde Taehyung balkon kapısına bedenini yaslamış, gözlerini bana dikmişti. Yorgun görünüyordu. Birkaç gündür benimle ilgilenmek zorunda olmanın verdiği bir yorgunluktu belki de! "Senin için sıcak çay hazırladım, içelim mi?" diye sordu, benim için bir şeyler yapmayı asla bırakmıyordu. İyi hissetmem onun için önemliydi. Her anımda yanımda olacağına dair verdiği sözü aksatmıyordu. "Seninle bir şey konuşmak istiyorum." dedim, Taehyung'un bu konudaki düşüncelerim hakkında benimle konuşmasına ihtiyacım vardı. Onun sözlerinde beni etkileyen bir şey vardı. Ne zaman konuşmuş olsak, ona kapılıp gitmiş oluyordum. "Tamam, ben çaylarımızı buraya getireyim. Kurabiye de ister misin?" diye sordu, endişeli görünüyordu. Onu yatıştırmak için gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy in the bubble' taekook
Fanfictionkim taehyung, kedi insanlar hakkında romantik mangalar yazan bir yazardı ve kedi insan jeon jeongguk'u bir kitapçıda kendi mangalarının incelerken gördü.